Buradasınız
Onlar İçin Refah Bizler İçin Yoksulluk
Esenyurt’tan bir emekçi

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamalarla bir kez daha yönetenlerin, işçi ve emekçileri zerre kadar umursamadan yaşadıklarını gözler önüne serdi. Pandemi perdesinin altına gizlenmek istenen krizle beraber artan işsizlik ve yoksulluğu, işçilerin ve emekçilerin borç batağına sürüklenmesini görmezden geliyorlar. “Artık refahı paylaşma aşamasına geçtik” açıklamalarına devam eden Selçuk, “yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk, uluslararası dokümanlarda da ifade edildiği gibi artık Türkiye için sorun olmaktan kalktı. Biz daha ziyade refahı paylaşmayı ve bu süreçteki acil durumlarda vatandaşlarımızın yanında olmayı hedefleyen bir sosyal yardımı önemsiyoruz. Bir noktada sosyal muhtaçlarımızın yoksullarımızın sayısı artmıyor” iddialarında bulundu. Bakan bu açıklamaları yaparken Samsunlu bir işsiz baba avuçlarının içine “iş, aş” yazarak intihar etti.
Milyonlarca asgari ücretle çalışan işçinin gözü kulağı, asgari ücretin ne kadar olacağında. Ücret tespiti yapacak komisyonda yer alan Çalışma Bakanının düşüncesi böyle ise, açlık sınırı altında kalmış asgari ücrete yapılacak zammın onlar için refah bizim için açlık anlamına geleceği açıktır. Bu ne yaman çelişki kardeşler! Cumhurbaşkanı acı reçeteden bahsederek “krizin faturasını siz ödeyeceksiniz” demiş oluyor, Çalışma Bakanı emekçilerin “refahından” bahsediyor. Emekçilerin sırtından milyar dolarlar kazanan patronlar sınıfı ve onların bir parçası olan, haksızlıklarına ve hoyratlıklarına göz yuman tek adam rejimi açlık sınırı altında ücret alan emekçilerden fedakârlık istiyor!
Kardeşler, işçi sınıfının örgütsüzlüğü, mücadeleden uzak durması bugün bizim önümüze böyle bir tablo çıkartıyor. Kaynaklar, bütçeler, sözde salgın ile mücadele adı altında bütün olanaklar patronlar için kullanılıyor. Patronlara oluk oluk para akıtılırken bizim payımıza açlık, yoksulluk ve işsizlik düşüyor. Ve mücadele etmediğimiz, örgütlenmediğimiz sürece bu yaşananlar bizim kaderimiz olacak. Bu tabloyu değiştirmek bizim elimizde. Birleşip mücadele edersek kaderimizi yönetenler değil, biz belirleriz.
Bugün Bizim Yarın Çocuklarımız İçin, Tek Kurtuluş Örgütlü Mücadele!
Yaşasın İşçi Dayanışması
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...