Buradasınız
Protesto Saygısızlık mıdır Demokratik Hak mı?
Ankara’dan bir hemşire
Kardiyoloji doktoru Ekrem Karakaya’nın bir hasta yakını tarafından öldürülmesinin ardından hekimler ve sağlık çalışanları Türkiye’nin her yerinde greve gittiler. Mitingler, protestolar düzenlediler. Doktor Ekrem Karakaya’nın cenazesine giden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yuhalanması, biriken öfkenin dışa taşmasıydı. Sağlıkta şiddetin artmasına ve büyüyen sorunlara tepki duyan sağlık işçileri, siyasi iktidarın sağlık politikalarının icracısı olan sağlık bakanını yuhalamış, alkışlarla, ıslıklarla protesto etmişlerdi. Bunun üzerine yandaş medyada “Sağlık Bakanına büyük saygısızlık” başlığıyla haberler yazıldı. Sosyal medyada ise “Sağlıkçılar tepki göstermekte haklı ama Sağlık Bakanına bu şekilde saygısızlık yapamazlar” şeklinde yorumlar yapıldı. Peki, bir bakanı veya diyelim ki patronu, üst düzey bir yöneticiyi, bir kurumun temsilcisini yuhalamak gerçekten de saygısızlık mıdır? Nereden çıkıyor böyle bir düşünce?
Protestonun çok çeşitli biçimleri vardır. Alkışlamak veya sırtını dönmek de, “insana kıyanlara yuh” demek de, mitingler ve yürüyüşler yapmak da, slogan atmak da veya işçilerin üretimi durdurup haklarını istemesi de protestodur. Özetle protesto demokratik haktır! Bakanın yuhalanmasını saygısızlık olarak nitelendirenler, toplumda protesto eylemlerinin çoğalmasından ve demokratik hak arama bilincinin gelişmesinden korkanlardır. Ne yazık ki örgütsüz ve bilinçsiz emekçiler de söz konusu propagandanın etkisinde kalabiliyorlar. Çünkü bu topraklarda insanlar eskiden devleti “baba” gibi görürdü ve bu anlayış modern dönemde de ortadan kalkmış değil. Bu anlayışa göre devleti temsil edenlere, ağalara, beylere saygıda kusur edilmez, söz söylenmez. Bu anlayışa göre reaya (halk) boyun eğmeli, bir talepte bulunacaksa bunu da haşa eylemle değil ricayla, “arz ederek” yapmalıdır. Ama tarih nehri aktı, Osmanlı yıkıldı, cumhuriyet kuruldu, sanayileşmeyle birlikte işçi sınıfı büyüdü ve gelişti. Ücretlerin yükseltilmesini, iş saatlerinin düşürülmesini istemek ve bunun için mitingler yapmak, görevlerini yapmayan yöneticileri protesto etmek, kent yaşamının iyileştirilmesini talep etmek demokratik bir haktır! 1980 öncesinde işçi sınıfı muazzam eylem ve protestolar örgütledi; hem ekonomik hem de demokratik haklarını geliştirdi. Ancak hak ve demokrasi bilincinin gelişmesinden korkan patronlar sınıfı, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle tüm kazanımları yok ettiler. Hak ve demokrasi bilincinin gelişmesinin önünü kestiler; “devlet baba” düşüncesini topluma pompaladılar. Bugün eğer toplumda hak ve demokrasi bilinci zayıfsa, eğer protesto saygısızlık olarak görülüyorsa, bilelim ki bunun baş sorumlusu sermaye sınıfı ve 12 Eylül darbecileridir.
Bugünkü siyasi iktidar da kurduğu baskıcı rejimi sürdürmek için hak ve demokrasi mücadelesine karşı çıkıyor. Cezalandırarak ya da örnekte olduğu gibi medya yoluyla karalayarak demokratik hak bilincinin gelişmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Her eleştiriye, sosyal medya paylaşımlarına “hakaret var” denerek dava açılmasının nedeni budur. İstiyorlar ki hakkımızı aramayalım, başımızı eğip lütuf dilenelim, her yaptıklarını sessizce kabullenelim! Kafamıza çay attıklarında ise sevinelim! Bu yüzden bizi susturmak için hem geçmişten gelen biat kültürüne hem de baskı ve zorbalığa başvuruyorlar. Ama biz “hak verilmez alınır” diyerek demokratik haklarımıza sahip çıkacağız!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...