Buradasınız
“Radyum Kızları”
Birinci Dünya Savaşı sürerken Alman bilimciler kendiliğinden parlayan fosforlu bir boya bulmuşlardı. Geceleri ışıl ışıl parladığından, askerlerin saatlerinin kadranları bu boya ile boyanmaya başladı. Böylece cephedeki askerler karanlıkta kaldıklarında bile saatin kaç olduğunu görebiliyorlardı. Savaş bittikten sonra da bu parıltılı boyanın modası devam etti. Undark ismi verilen bu boyadaki madde radyumdu. Amerika’da ABD Radyum adlı şirket, ürettiği saatlerin kadranında bu boyayı kullanıyordu. Bu iş için 20’li yaşlarda genç kızlar işe alınıyordu. 1917-1926 yılları arasında yaklaşık 4 bin kadın bu şirkette çalışmıştı. 1927’ye gelindiğinde bu kadınlardan ellisi korkunç bir şekilde ölmüştü.
Fabrikada çalışan genç işçi kadınlar saatlerin kadranlarını daha güzel ve hızlı boyayabilmek için fırçayı dudaklarına sürüyor, hafifçe ıslatıp sivriltiyorlardı. Günde belki binlerce kez bu hareketi yaptıklarından radyoaktif bir madde olan radyumu yutuyor, ciğerlerine çekiyorlardı. Hatta eğlenmek için saçlarına, ciltlerine, tırnaklarına, dişlerine sürüyor, süs olarak kullanıyorlardı. Gece aynaya baktıklarında saçlarının ve ciltlerinin parladığını görüyorlardı. İşçi kızların sağlığı ise ABD Radyum şirketinin umurunda değildi. Kızların çeneleri erimeye, dişleri dökülmeye, kemikleri ufalıp kırılmaya başladığında kendilerini sorumlu hissetmediler. Kızlar esrarengiz bir biçimde ve korkunç acılar çekerek ölmeye başladıklarında da durum değişmedi.
Çene tümörleri yüzünden kızların yüzü göğüslerine kadar sarkar hale geliyor, ağızlarındaki korkunç yaralar iyileşmek bilmiyordu. 1924 yılında fabrikada 9 kadın yaşamını yitirdi. Basının “Radyum Kızları” ismini verdiği beş genç kız çok hastaydılar ve şirketle mücadele etmeye kararlıydılar. Saat fabrikasını dava ettiler. Davaya hastalanmış başka eski çalışanlar da katıldılar. Fabrikanın sahipleri politik ve maddi açıdan çok güçlüydüler. Şirket direniyor, davayı uzatıyordu. Dava sürerken kızların hastalıkları ağırlaşıyor, yürüyemez hale geliyorlardı. 13 kız bu sürede hayatını kaybetti. Sonunda kızlara düşük bir tazminat ödendi ama sağlıkları ve ölen arkadaşları geri gelmedi. Ölmek üzere olanların tek isteği bir daha kimsenin kadran boyamaması ve cenazelerinde çiçek olmasıydı. İşyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatının oluşturulması için Radyum Kızlarının feci şekilde can vermesi gerekmişti! Ama bu ölümler bile Undark boyasının kullanılmasına engel olmamıştı.
Dava kapandıktan sonra şirket mağdur olduğunu iddia ederek işçileri suçlayacaktı. ABD Radyum Şirketi Başkanı Clarence Lee utanmadan şunları söylemişti: “Maalesef fiziksel olarak sanayinin diğer dallarında istihdam edilemeyecek kadar uygunsuz olan çok ama çok sayıda insana iş verdik. Kötürümler ve benzer şekilde engelli kişiler işe alındı. Ne ki, bir nezaket fiili olarak nitelendirilebilecek davranışımız bize karşı döndü.” Soma’da 301 işçinin ölümüne neden olanlar da bugün meydanlarda işçilere nutuk atmıyor mu? İşçiler “hassas” olurlarsa canlarını kurtarabilirler diyerek kendi suçlarının üzerini örtmüyorlar mı?
Patronlar için işçilerin canının hiçbir kıymeti yok. Bu dün de böyleydi bugün de böyle. Patronlar işçi için harcanmış her kuruşu sokağa atılmış para olarak görüyorlar. Bu nedenle işçiler için hayati önemde olan konularda kapsamlı araştırmalar yapılmıyor. Meslek hastalıklarını önlemeye yönelik tedbirler alınmıyor. Meslek hastalığına yakalanan işçi, hastalığı tanımlanmadığı için sorunuyla baş başa kalıyor. Öldüğünde doğal yollarla öldüğü iddia ediliyor. İşte kapitalizmin vicdanı budur! Dini de imanı da vicdanı da para olan bir düzenden işçi sınıfına, insanlığa ve dünyaya ne hayır gelir?
“Radyum Kızları” yıllar önce mücadele ettiler ve kendilerinden sonraki işçilerin aynı acıları çekmesini önlediler. Ama bugün işçi sınıfı yine kapitalizmin yarattığı acılarla boğuşuyor. Acıları engellemek için kadınıyla erkeğiyle bir araya gelip ağır çalışma koşullarına, hak gasplarına ve kapitalist sömürüye karşı mücadele vermek gerekiyor.
Sendika Nedir, Kimi Savunur?
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...