Buradasınız
Robotlaşma mı Dediniz?
Yeşilkent’ten bir işçi
Robot deyince çoğumuzun aklına insansı robotlar gelir. Yani elleri, ayakları ve kafası olan, dış görünüşü de insana benzeyen aletler. Filmlerde dünyayı kurtarmaya çalışan iyi robotlar veya yok etmeye çalışan kötü robotlar vardır. Bu robotların gerçeklerini de yaptılar elbette. Genel olarak önceden programlanmış kimi işleri yapabilme mantığıyla yapılan bu robotlardan nedense bir tane yapılıyor. Dünyaca ünlü elektronik markalarının ürettiği ve tanıtımını büyük reklamlar ile yaptığı bu robotlardan bir daha ses soluk çıkmıyor. Yani şöyle bir şey duyuyor muyuz? “Fabrikada üretimde çalışacak beş milyon robot üretildi, artık madenlerde insanlar değil robotlar çalışacak. On milyon üretildi, artık dünyanın bütün çöplerini robotlar toplayacak.” Böyle bir şey duyabilir miyiz? Tabii ki duyamayız. Çünkü o fabrikalarda, madenlerde, tarlalarda maliyeti yok denecek kadar az olan robotlaşmış insanlar çalışıyor. Sabah işe gitmek için belirlenen saatte kalkan, servise binen, belirlenen saatte işbaşı yapan, belirlenen saatte mola veren ve belirlenen saatte paydos eden bizleriz. İşyerinde çalıştığımız makinenin bir parçası gibiyiz.
Akşama kadar belki de hep aynı hareketleri yaparak çalışıyoruz. Bir makinenin parçası nasıl hep aynı hareketle çalışıyorsa biz de tıpkı bu parça gibi hep aynı işi yapıyoruz. Tabi bozulduk mu eğer tamiri mümkün değilse alınıp kenara atılıyoruz. Tıpkı makinenin bir parçası gibi. Bizi iliğimize kadar sömürmek isteyen patronlar her saniyemizi, dakikamızı paraya çevirmek için kafa yoruyorlar. Çalışırken işçiler üzerinde tam bir denetimi sağlamak için hiç bir maliyetten kaçınmayan patronların son geliştirdikleri “dijital bileklik” işçileri sadece kendileri için büyük kârlar üreten robotlar olarak gördüklerini açıkça anlatıyor.
Perakende sektöründe faaliyet yürüten dünya devi Amazon şirketinin geliştirdiği bu bileklik işçilerin ne kadar mola verdiğini, çalışma tempolarını ve el kol hareketlerini kontrol ediyor. Takılan bu bilekliğe gönderilen titreşimler ile işçi uyarılıyor. Sanki bir makineye uzaktan kumanda ile komut gönderirsin o da o komutu uygular gibi. Bu uygulama ile de işçiler uzaktan kumanda ile kontrol edilmek ve bir makine gibi çalıştırılmak isteniyor. İşçilerin etten kandan canlılar oldukları, her işçinin bir çalışma kapasitesi olduğu gerçeğinin patronlar için hiçbir önemi yok.
Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Peki, patronlar sadece işyerinde geçirdiğimiz süreleri mi kontrol etmek isterler? Bunun dışında geçirdiğimiz zamanlarda bizi kendi başımıza mı bırakırlar? Tabii ki hayır. Sömürülen, her geçen gün yoksullaşan, her gün hakları ellerinden alınan işçileri kendi başlarına bırakmak olur mu? Tabii ki olmaz. Onların istediği gibi düşünen, hareket eden ve onların istediği gibi yaşayan işçiler olmamızı isterler. Yaşamını sorgulamayan, hakkını aramayan, birbirine güvenmeyen işçiler olmamızı isterler. Bunu sağlamak içinse ellerindeki bütün araçları kullanırlar. Başta medya olmak üzere yani filmler, diziler, haberler ve daha birçok görsel ve yazınsal medya aracıyla bilincimizi oluşturmaya ve denetlemeye çalışırlar. Dayanışma, yardımlaşma, haksızlıklara ses çıkarma gibi insani yönlerimizi körelterek bizleri sadece kendini düşünen, bencil, bireyci insanlara dönüştürmek isterler.
Evet kardeşler, bir sınıf olduğunun farkında olmayan, bilinçsiz ve örgütsüz işçilerin patronlar karşısında önceden programlanmış robottan bir farkları yoktur. Etten, kandan, candan varlıklar da olsak bilinçlenmeden ve bir araya gelip bizi makine gibi gören, bir robot gibi çalıştıran ve yaşamlarımızın her saniyesini kendi düzeninin devamı için gasp eden bu düzene karşı mücadele etmeden insan gibi yaşamamız mümkün olmayacak.
İşçi Dediğin Nasıl Olmalı?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...