Buradasınız
Saldırılar Bitmek Bilmiyor!
Ankara Sincan’dan bir kadın işçi
Her birimizin çalıştığı işyerinde olduğu gibi benim çalıştığım yerde de sorunlar bitmek bilmiyor. Yaklaşık 450 işçinin bulunduğu bir metal fabrikasında çalışıyorum. Patron çoğu işçinin yıllık izinde olmasını da fırsat bilerek baskıcı uygulamaları bir bir hayata geçirmeye başladı. İlk etapta sabah 10’daki 15 dakikalık çay molamızı kaldırdı ve öğle molasına ekledi. Sadece 15.30’da bir mola hakkımız kaldı, ancak bu sefer de çay dağıtımı durduruldu. Molanın kaldırılma gerekçesi olarak ise şunlar sıralandı: Mola sonraları işçilerin bant başına geç gelmesi, işe adaptasyon sorunu yaşaması, böylece de en az 5 dakikanın boşa harcanması, makinelerin kısa süreli kapanıp açılmasının makinelerin verimini düşürüyor olması! Patrona göre bizler aralıksız 4-5 saat ayakta çalışabilecek durumdayız ve makineler asla kapatılmamalı. Hem patron ne de olsa o süreyi öğle yemeği molasına eklemişti, dolayısıyla hakkımızı çalmış falan olmuyordu!
Saldırılar bununla da bitmedi. Su içtiğimiz plastik bardaklar görüntü kirliliği yaratıyor bahanesiyle kaldırıldı ve yerine metal bardaklar kondu. 450 işçiye sadece 20 tane metal bardak düşüyor ki, bu kadar az bardaktan bu kadar çok kişinin su içmesi sağlığımız açısından da çok riskli. Ama patronların bizim sağlığımızı düşünmeye ne vakitleri ne de niyetleri var. Olsaydı zaten bizlere kuyu suyu içirmezlerdi. Fabrikada birçok arkadaşımız gerek içtiğimiz sudan olsun gerekse de yemeklerden olsun birçok defa zehirlendi. Ancak bunlar hiçbir şekilde önemsenmediği için önlem almaya da gerek duymadılar, sorunun düzeltilmesini talep ettiğimizde de bizlere evden hazır içme suyu getirin denildi. Bütün bunların ardından patron, altı ayda bir yaptığı sadaka tutarındaki zamları da geri çekti. Üstelik fazla mesai paralarını almaya giden arkadaşlar ücretlerinden 25 YTL’lik bir kesintinin yapıldığını gördüler. Bunun için kendilerine herhangi bir açıklama da yapılmamıştı.
Tüm bu saldırılar peş peşe geldi ve fabrikada işçi sayısının en az olduğu dönemde, yani toplu yıllık izinlerin kullanıldığı dönemde yaşandı. Tüm bu “yeniliklerin” sonrasında üretim müdürü ayrı ayrı hem erkek işçileri hem de kadın işçileri toplayıp birtakım açıklamalar yaptı. Tabii ki asıl sorunların üzerini örterek, tüm bu sorunlara neredeyse hiç değinmeyerek yaptı açıklamalarını. Bizlere söylediği tek şey “bu aralar çok yavaşladınız, artık silkinin ve canlanın” oldu. Biz de ona molanın kaldırılmasından dolayı çok yorulduğumuzu ve öğlene kadar zor ayakta durduğumuzu söyledik. Buna da “siz ya geceleri uyumuyorsunuz ya da tembelsiniz ki çalışamıyorsunuz, ayakta duramıyorsunuz” diyerek yanıt verdi.
Ne yazık ki bir iki kişiden fazla kimseden ses çıkmayınca üretim müdürü böyle pervasızca konuşabildi. Bizler eğer en azından orada bulunan 50 kadın olarak hep birlikte sesimizi çıkarabilseydik böyle aşağılayıcı sözler edemez, davranışlar sergileyemezdi. Tüm bu olayların başından beri arkadaşlarla konuşuyoruz ve hepsi bu yaşananlardan şikâyetçi. Herkes çalışma koşularının ne derece zorlaştığından dem vurup duruyor, ama toplantıda konuşmaya gelince kimseden ses çıkmıyor. Çoğu işsiz kalmaktan korkuyor. Çünkü bir aileleri var ve para kazanmak zorundalar. Bir kısmı ise çözümü işten çıkıp başka işyerlerinde arama derdinde. Oysa bütün işyerlerinde patronlar işçi sınıfı üzerinde benzer saldırıları yürütüyor. Çözüm, bu fabrikadan çıkıp başka bir yerde işe başlamak değil. Çözüm, çalıştığımız fabrikada bu koşulların düzeltilmesi için örgütlü bir mücadele yürütmektir. Ancak işçi sınıfı örgütlülükten o kadar yalıtık tutuluyor ki 5 kişi bir araya gelip işyeri sorunlarından dahi söz edemiyor. Tek tek sesimizi çıkarmamız, kaybedilen haklarımızın geri alınmasında hiçbir etkiye sahip değil. Bizler ancak örgütlü bir şekilde mücadele edebilirsek haklarımızı kazanabilir ve insanca yaşayabiliriz. Çünkü işçi sınıfı ya örgütlüdür ve her şeydir ya da örgütsüzdür ve hiçbir şeydir!
Yaşasın işçilerin uluslararası mücadele birliği!
Bizi Deniyorlar
Esas Çitler Beynimizde
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...