Buradasınız
Sendikaya Neden Üye Olmalıyız?
Gebze’den bir metal işçisi
Size çalıştığım iki ayrı işyerinden bahsetmek istiyorum. İlki sendikasız, ikincisi sendikalı bir işyeriydi. İlk işyerimde, biz işçiler için her şey daha zordu. Meselâ çalıştığımız makinenin başından bir an bile ayrılamazdık. Tuvalete gitmek için şeften izin almak zorundaydık. Şef ne zaman “gidebilirsin” derse o zaman gidebiliyorduk. Diyelim ki bir sorunla karşılaştık. Tek başımıza gidip sorunumuzdan bahsettiğimizde, bir şeye itiraz ettiğimizde resmen cezalandırılırdık. Ya çalıştığımız yeri değiştirirlerdi ya da şeflerin sürekli göz hapsinde olduğumuz bir yere verilirdik. Bazen de şef odasına çağırıp bizi azarlardı. “Buranın sistemi böyle, ya sisteme uy ya da işine gelmiyorsa çek git,” derdi.
En büyük eziyet de çay molalarıydı. 15 dakikalık çay molasında çay içmek istiyorsan evinden bardak getirmek zorundasın, yoksa bir su bardağı bulup içmelisin. Çünkü çalışan sayısı çoktu ama tek bir çay makinesi ve az sayıda bardak vardı. Upuzun kuyrukta dakikalarca bekledikten sonra, çayın bittiğini görüp elimiz boş dönebiliyorduk makinenin başına. Yemek molasına tam zamanında çıksak şef bizi kapıda yakalar “el yıkamaya” gönderirdi, kıllık olsun diye. Ama molamız dolmadan da yemekhane kapısında dikilip, derhal işbaşı yapmamızı isterdi. Mesailer de büyük dertti. “Mesaiye kalmıyorum” diye bir şey yok. Mesai varsa kalacaksın. “Hastayım, mesaiye kalmayacağım” dediğinde alacağın cevap “kime sordun da kalmayacağım diyorsun?” olurdu.
Sonra sendikalı bir fabrikaya girdim. İlk girdiğimde, en çok 15 dakikalık çay molalarında doya doya çay içebildiğim için mutlu olmuştum. Çay molası bardak aramakla, kuyrukta beklemekle geçmiyordu artık. Sohbet etmeye bile zaman kalıyordu. Mutfak çalışanları mola saatinde çaylarımızı dolduruyordu. Biz ikinci bardağı alıp sohbete devam edebiliyorduk. Çalışma şartlarımızdan, güncel konulardan, futboldan konuşabiliyorduk. Mola hiç bitmiyordu sanki benim için. Her molaya zamanında çıkabiliyordum, kapıdan çeviren olmadan hem de. Üstelik çalışma saatlerimiz daha kısaydı. Artık 10 saat değil, 8 saat çalışıyordum.
Ama en önemlisi de şuydu: Senelik zam vakti geldiğinde, daha çok zam alacağım diye işçiler rekabete girmiyor, birbirine düşmüyordu. Tam tersine toplu sözleşme yapılıyordu ve bu işçiler arasında dayanışmayı arttıran çok önemli bir şeydi. Eski işyerimde zam dönemlerinde maalesef yalakalıklar artardı. İş temposu tuhaf bir biçimde hızlanırdı. Çok acıdır ki işçiler üç kuruş daha fazla zam alabilmek için birbirleriyle deli gibi rekabet ederlerdi. Sendikalı işyerinde ise iyi bir sözleşme için birlik oluyorduk. Sorunlarımızı çözmek için sendikaya ve temsilciye gidebiliyor, tek başımıza hareket etmiyorduk. Tüm sorunlarımız için gidebileceğimiz ve ortak davranabileceğimiz bir yer vardı.
Dostlar, işçi kardeşlerim tüm bu nedenlerle size sendikalı olmayı önemle tavsiye ediyorum. Ama sendikaya üye olmak, sendikalı işyerinde çalışmak sorunları bir anda çözmüyor. Sendikalı olduktan sonra yapılması gereken çok iş olduğunu düşünüyorum. Bu konuyu da başka bir mektupla anlatacağıma söz veriyorum. Fabrikalardaki mücadelemizde hepinize kolay gelsin diyorum.
ANI
Dünya İşçi Hareketinden
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...