Buradasınız
Sermaye Yanlısı Politikalardan Emekçi Kadına Ne Düştü?
Patronlar sınıfı işçi kadınları her zaman ucuz işgücü olarak gördü. Erkek işçilerle aynı işi yapıyor olsalar da kadınlara daha düşük ücret ödendi. İşlerin azaldığı zamanlarda ilk önce kadınlar işten çıkarıldı. Kadınların asıl işi çocuk doğurmak ve ailenin bakımını üstlenmek olarak görüldü. AKP hükümeti de iktidara geldiği günden beri tıpkı dünyadaki diğer sermaye partileri gibi hep kadın işçileri daha fazla sömürmek üzerine politikalar geliştirdi. Üstelik bu politikalarını, işçi kadınlar için en iyisini düşünüyorlarmış gibi göstererek, müjde diye sundular. Sonuçta bugün işçi kadınlar daha fazla sömürülüyor, kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddet çok daha yaygın.
15 yıldır iktidar olan AKP hükümetinin işçi düşmanı politikaları ve bu minvalde çıkardığı yasalar sonucu bugün ücretler dip seviyelere düşmüş, çalışma saatleri artmış, taşeronluk normal çalışma biçimi haline gelmiş, hükümetin kontrolündeki sendikaların dışındaki sendikaların üye sayısı erimiş, dolayısıyla patronlar sınıfının kârları katlanarak artmıştır. Bütün bu gelişmelerden kadın işçiler de paylarına düşeni almıştır.
Sermaye bir taraftan kadınları daha fazla ve daha ucuza çalıştırmanın yollarını açarken, diğer taraftan da daha çok çocuk yapmalarının önünü açıyor. Aynı zamanda çocuk, engelli ve yaşlı bakımını çeşitli “teşviklerle” kadınlara yüklüyor. Köleleştiren ve körelten ev işlerini kadının üstüne daha fazla yıkıyor.
AKP’nin ünlü torba yasalarının birinden “doğum sonrası kadın işçilere yarım gün çalışma hakkı” çıktı. Elbette bunu “müjde” diye sundular. Avantajmış gibi pazarlanan bu düzenleme gerçekte kölelik büroları olan Özel İstihdam Bürolarıyla beraber düşünüldüğünde kadın işçilerin genel olarak güvencesizliğe ve düşük ücretlere mahkûm edilmesi anlamına geliyordu. Böylece çocuk bakımının tüm yükü kadının üstüne yıkıldı. Ayrıca hayatın gerçekliğiyle de hiç uyuşmadı. Çünkü işverenler yarım gün çalışmanın getireceği sorumlulukları karşılamak istemedikleri için kadınlara bu hakkı kullandırmadılar. Düşünün, şehir dışında, organize sanayi bölgesinde çalışan bir kadın işçi yarım günün sonunda servis olmadan nasıl evine gidecek? İşte, işçi örgütlerini dışarıda bırakarak, sadece sermayenin çıkarları düşünülerek ve biraz da işçilerin gözü- nü boyamaya yönelik çıkarılan yasalar ya havada kalır ya da sadece sermayenin işini görür. Zaten gerçekte de bunun için yapılır.
Yapılan birçok düzenlemeyle kadınlar daha fazla çocuk doğurmaya teşvik edildi. Düşünelim, bir hükümet neden kadınların daha fazla çocuk doğurmasını ister? Bir sürü çocuk olsun etrafta, bol bol sevelim, neşelenelim diye mi? Elbette hayır. Çok çocuk genç nüfusun artması demektir. Nüfus çok olursa çalışacak işçi de çok olur. Ve ne kadar çok işçi olursa işgücü maliyeti de o kadar düşük olur. Yani çok çocuk demek sermaye için daha ucuz işçi demektir. Patronlar sınıfı çocuk yapmayı teşvik ederken, bunun getireceği sorunlar için çözümler ürettiler mi? Meselâ işyerlerinde ya da mahallelerde nitelikli ve ücretsiz kreşler açıldı mı? Kadınların doğum ve emzirme izinleri yeterli seviyede ve ücretli olarak uzatıldı mı? İşçi ücretleri ailenin geçimini sağlayabilecek düzeye getirildi mi? Anne-babanın bu kadar çocukla ilgilenebilmesi için işverene daha az çalışıp boş zaman yaratmasının önü açıldı mı? Çıkarılan yasalara ve işçilerin yaşam koşullarına baktığımızda bunların hiçbirinin olmadığını açıkça görüyoruz. Bu koşullarda çalışan bir kadın işçi için tek çocuğun bakımı bile yeterince zordur. Bu durumda 3-5 çocuk ısmarlamak işçilerle alay etmekten başka şey değildir ve gerekli cevabı da hak eder.
Evlenme, boşanma, kadına yönelik şiddet ve taciz gibi konularda çıkan yasa ve yönetmelikler, emekçi kadını daha fazla baskı altına almıştır. Şahit olduğumuz üzere, kadına dönük taciz, tecavüz ve şiddet artmaktadır. Kadına şiddet uygulayan hatta öldüren erkekler iyi hal, pişmanlık gibi bahanelerle ceza indirimi alıyor, adeta ödüllendiriliyor. Canını kurtarmak için kolluk güçlerine ya da mahkemelere başvuran kadınlar iş yükü olarak görülüyor. Tüm bunlara boyun eğmek zorunda mıyız? Elbette değiliz. Ama nasıl ki patronlar hükümetlerle bir olup örgütlü bir şekilde hareket ediyorlarsa; biz işçiler de sendikalarımızda, derneklerimizde örgütlenmeli, kadın erkek bir araya gelerek bu gidişata dur demek için mücadele etmeliyiz.
Bilmek İstemiyorum Sendromu!
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...