Buradasınız
Sermayenin Kâr Hırsı Deprem Dinlemiyor

Depremin ardından yaşanan yıkım ve yüreklerimizdeki acı her geçen gün daha da büyürken, patronlar sınıfının pervasız tutumu öfkemizi daha da artırıyor. Sermayenin kâr hırsı ne felaket ne taziye dinliyor. Her şeyin meta olarak görüldüğü kapitalist düzenin sahiplerinden başka türlü davranmalarını beklemek abes olurdu. Depremin ilk gününden itibaren işçilerin haklarına saldırmaya ve bu büyük felaketi de fırsata dönüştürmeye koyuldu patronlar. Pek çok işyerinden pandemi sürecinde tanık olduğumuz gibi patronların gerçek yüzünü ortaya seren haberler gelmeye başladı. İşçi ve emekçiler sınıf kardeşlerinin yaralarını sarmaya çalışırken, tüm emekçi halk acıları dindirmek uğruna seferber olmuşken patronlar, bir kez daha sermayelerini büyütmenin derdine düştüler.
Maraş merkezli ilk depremlerin üzerinden bir hafta geçmeden, işçilere tehdit mesajları ve fesih bildirimleri göndererek işbaşı çağrısı yapmaya başladılar. Örneğin Malatya’daki Mil-May Tekstil yönetimi, evleri yıkılan ve yakınlarını kaybeden işçileri tazminatsız olarak işten atmakla tehdit etti. Üstelik ortada bir felaket yokmuşçasına sanki işçiler keyfi olarak işe gelmiyormuş gibi davrandı. “İşe devam etmeyeceğiniz yönünde kararınız kesin ise” diyen fabrika yönetimi, can telaşına girmiş işçilere “iş akdinizin haklı nedenle derhal, tazminatsız olarak feshedileceğini tarafınıza bildiririz” demekten de zerre utanç duymadı. İşçiler can derdine düşmüşken, ekranlarda hayırseverlik şovu yapan patronların gerçek yüzü bu işte! İşçilerin bu insanlık dışı muameleye tepki göstermesi üzerine Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) ile görüşme yapan Mil-May yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı.
Tekstil patronları ve sanayicilerin yanı sıra diğer sektörlerde de işçilere aynı zulüm uygulandı. Özel öğretmenler sendikası yaptığı açıklamada deprem bölgesine dayanışmak için giden öğretmenlerin işten çıkarıldığını söyledi. Yine bazı özel okullar ise öğretmenleri “kurumlar zarar görmesin” diyerek çalışmaya zorladı. Mağaza Market-Sen tarafından yapılan yazılı açıklamada da deprem bölgesindeki A-101 patronlarının depremzede işçileri ücretsiz izne çıkardığı belirtildi. Tekstil fabrikalarının yöneticileri gibi A-101’in bölge sorumlularının da şehirler artçı depremlerle sarsılmaya devam ederken işçilere “mağazanızı terk etmeyin” talimatları verdiği aktarıldı. Bir işçi önderi, sermaye sınıfını işçilerin kanını emen vampirlere benzetir. Sermayedarların sergilediği tutumlar, bu işçi önderinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Sadece özel sektörde değil kamu kurumlarında da benzer tutumlar sergilendi. Örneğin PTT Genel Müdürlüğü, depremzedeler de dâhil bölgedeki işçileri 1 Martta görev başına çağırdı. Umut-Sen’in haberine göre PTT Genel Müdürü Hakan Gülten ve Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Tok imzasıyla deprem bölgesine gönderilen genelgede “hizmetlerimizin bölgede bulunan Mobil PTT işyerleri aracılığıyla yürütülmesi uygun görülmüştür” denildi. Deprem bölgesinde çalışan hemen hemen bütün kamu emekçileri, kendileri ve aileleri için yaşam koşulları sağlanmadan işbaşı yapmaya zorlanıyor, “işe gelmeyenler hakkında ağır yaptırım uygulanacaktır” gibi tehdit mesajları gönderiliyor.
kaplanser_hali_iscileri_20_02_2023.webp

Daha da ibretlik olanı ise geçtiğimiz günlerde Hatay Defne ve Samandağ merkezli 6,4 ve 5,8 büyüklüğündeki depremlerin ardından Antep’teki tekstil fabrikalarında yaşandı. Antep İşçi Postası adlı sosyal medya hesabından paylaşılan haberde depreme rağmen işçilerin zorla çalıştırıldığı aktarıldı. Antep’te bulunan Kaplanser Halı’da patronun depremin hemen ardından işçilere “bir şey olmaz, yapacak bir şey yok, çalışın” dediği belirtildi. Amirler ve işyeri yöneticileri pek çok fabrikada işçilere aynı talimatlarda bulunuyor. Tekstilde çalışan bir işçi, deprem sırasında çalıştığı fabrikanın kolonları çatlamasına rağmen patronun işçilerin canını hiçe sayarak kendilerini çalışmaya zorladığını aktarıyor. Bir başka işçi ise depremden önce de Maraş, Urfa, Antep gibi illerdeki Organize Sanayi Bölgelerinden çok sayıda işçinin işten çıkartıldığını hatırlatarak işsiz kalmak istemediğini belirtiyor. Depremden sağ çıkan işçiler, sermayenin kâr hırsı yüzünden bu kez fabrikada enkaz altında kaldılar. Maraş’ta 6 Şubat depremlerinde hasar gören bir tencere fabrikasına içerideki ürünleri çıkarmak için zorla sokulan işçiler, içerideyken meydana gelen Malatya depreminde enkaz altında kaldı. Bir işçi hayatını kaybetti, dört işçi yaralandı.
Elbette patronların bu kadar pervasızca davranmaları sebepsiz değil. Bunun bir nedeni kapitalizmin özünde bulunan ve patronlar sınıfının kâr hırsıdır. Türkiye özelinde daha da belirleyici hale gelen bir başka önemli sebep ise patronların arkalarını yasladığı tek adam rejimidir. Evet, başımıza çöreklenen ve bizi felaketlerden felaketlere savuran bu kokuşmuş düzen, patronlar sınıfı için bulunmaz nimettir. Bunun en somut örneklerinden birini yakın zamanda hep beraber yaşadık.
22 Şubatta Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameyle OHAL bölgesindeki patronlar pandemide olduğu gibi, işçileri dizginsizce sömürecek yasal olanağa kavuştu. Patronlar işçilere kısa çalışma uygulamasını dayatabilecekler. Bunun için işyerlerinin ağır ya da orta hasarlı olduğunu belgelemeleri yeterli olacak, “uygunluk tespiti” beklenmeyecek. Güya ahlak ve “iyi niyet kurallarına uymamak ve işyerinin kapanması” gibi nedenler dışında işten atmalar yasaklandı. Biz bu kararın nasıl uygulandığını pandemi döneminde Kod 29 ile yüzlerce işçinin tazminatsız olarak işten atılmasından biliyoruz. Nitekim şimdiden deprem nedeniyle işe gidemeyen işçilerin tazminatsız işten atıldığına yönelik haberler gelmeye başladı. Kararname ile deprem bölgesinde OHAL süresince işçilerin grev ve toplu sözleşme gibi en temel ve meşru hakları da yasaklandı. Hatırlanacağı üzere Erdoğan, daha önce de OHAL’i grev yasakları için kullandığını karşısındaki patronlara göğsünü gere gere anlatıyordu.
Siyasi iktidarın rantçı tutumunun ve sermayenin kâr hırsının işçilerde öfke birikimine yol açması kaçınılmazdır. Yoksulluğa, işsizliğe, düşük ücretlere, iş cinayetlerinde, depremlerde ölüme mahkûm edilen emekçiler bu yağma düzeninden elbet hesap soracaktır.
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- “Depremin Yaraları Sarılıyor” mu?
- Depremi Yaşadık, Cehennemi Yaşıyoruz!
- 6 Şubat, UİD-DER’le Tanışmam ve Sonrası
- “Bu Yaş Bu Çimeni Büyütür!”
- Gitmedik, Buradayız, Direniyoruz!
- Saraylıların İç Burukluğu!
- 1 Mayıs’ta Buluşalım Depremin Hesabını Soralım!
- Sahte Temel Atma Törenleri Neyin Acizliği?
- Kader Değil Felaket!
- Ben Hatay’dan Güneş
- Gösteriş İçin Değil Depremzedeler İçin!
- Dayanışma Ruhumuzu Boğamazsınız!
- “Kader Planı” mı?
- Sanki Savaş Bölgesine Giriş Yapmış Gibiydik!
- Boşaltılan Yurtlar ve Büyüyen Sorunlar!
- Depremin 40. Gününde İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçlerinden Anma Eylemi
- Dimdik Durun ki İyileşelim!
- Dayanışma, Yarına Dair Umudumuzu Büyüttü
- O Bebeğin Keskin Kılıç Gözleri…
Son Eklenenler
- Diyelim ki ihtiyaç duyduğumuz bir ürün ya da hizmet için peşin ödeme yaptık. Ürünü veya hizmeti alamadığımız halde ödediğimiz para bir türlü geri ödenmiyorsa ne düşünürüz? İlgili kişilerden iadeyi yapmasını isteriz, paramız iade edilmezse hukuki...
- Merhaba arkadaşlar. Yaklaşık altı aydır annemin sağlık sorunları ve sigorta hastanelerinin verdiği sözde hizmetin hayatımızı nasıl alt üst ettiğini, annemin yutkunma sorunuyla başlayan sürecimizi sizinle paylaşmak istedim.
- 2018’den bu yana Türkiye ekonomisi yokuş aşağı yuvarlanmaya devam ediyor. 2004’te dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olan Türkiye, 2018’e kadar 18’incilikten geriye düşmedi. Fakat 2018’de 19’uncu, 2022’de 23’üncü sıraya geriledi. Gerileme devam...
- Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. İş cinayetlerinin en çok meydana geldiği işkollarından biridir madencilik. Dünyada bir defada yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği çok sayıda madenci katliamı gerçekleşti. Neredeyse her gün, başta Türkiye olmak...
- Birleşik Metal-İş Sendikası 21. Olağan Genel Kurulu, 2-3 Aralıkta “Emek, Yaşam, Gelecek” şiarıyla gerçekleştirildi. Genel Kurulun gerçekleştirildiği salonda, “Gelenekten Geleceğe, Maden-İş’ten Birleşik Metal İş’e” ve “Eşit, Özgür, Şiddetsiz Bir...
- Urfa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Özak Tekstil işçilerinin direnişi ilk haftasını doldurdu. Direnişçi işçilerin 3 Aralıkta kent merkezine yapacakları yürüyüş polis tarafından engellendi. Bu durumu protesto eden işçiler hep birlikte Topçu...
- 2018’den bu yana Türkiye ekonomisi yokuş aşağı yuvarlanmaya devam ediyor. 2004’te dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olan Türkiye, 2018’e kadar 18’incilikten geriye düşmedi. Fakat 2018’de 19’uncu, 2022’de 23’üncü sıraya geriledi. Gerileme devam...
- Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu KESK, 2 Aralıkta İstanbul ve Diyarbakır’da “Emekten yana demokratik halk bütçesi istiyoruz” şiarıyla eylemler gerçekleştirdi. İstanbul’da Kartal Meydanında gerçekleştirilen mitingde konuşan KESK Eş Genel...
- Urfa Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Özak Tekstil’de işçiler, fabrikada 6 yıldır örgütlü olan Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikasından istifa edip BİRTEK-SEN’e üye oldular. Bunun üzerine fabrika yönetimi BİRTEK-SEN’den istifa etmeleri...
- DİSK, asgari ücrete ilişkin taleplerini ve mücadele programını 1 Aralıkta gerçekleştirdiği basın toplantısıyla duyurdu. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK Yönetim Kurulunun katıldığı toplantıda DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) asgari...
- Temmuz 2023 itibariyle en düşük emekli maaşının 7500 lirada kalmasıyla emekli maaşları açlık sınırının çok altına indi. 2021 Tüm Emekliler Sendikası üyesi emekliler, bu şartlarda geçinemediklerini, kiralarını, faturalarını ödeyemez hale geldiklerini...
- Fil kendini ormanın en güçlü hayvanı ilan etmiş ve yönetimi eline almış. Herkesin iyiliğini düşündüğünü ileri sürerek ormandaki bütün düzeni yeniden kurmuş. Gerçekte ise sadece kendi çıkarlarını gözeterek, ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzen kurmuş...
- İsrail yıllarca yürüttüğü yayılmacı politika ile Filistin topraklarının yüzde 85’ini işgal etmiş durumda. 7 Ekim’den bu yana yaşanan savaşta ise 15 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti. Filistin sendikaları, tüm dünya işçilerine, 1978’de...