Buradasınız
Set Işıkları ve Beyaz Perde Yalan Söylüyor: Sinema-TV İşçileri Örgütleniyor
Digiturk’ten bir medya işçisi

Sinema ve dizi setlerinde çalışan işçiler için hayat uzun mesailer, sigortasızlık, dizi/film bitince yeni bir iş bulacak mıyım soruları, kötü yemekler ve iş kazalarından oluşuyor. Ağır çalışma koşulları ve işveren tedbirsizlikleri yüzünden sayısız iş kazası ve güvencesiz yaşam koşulları yüzünden intiharlar ve kalp krizleri yaşanan bir sektör bu.
Yasalara göre haftada en çok 45 saat çalışılması gerekiyor. Ayrıca “günlük çalışma süresi her ne şekilde olursa olsun 11 saati aşamaz” hükmü de aynı yasalarda yer alıyor.
Oysa haftalık TV dizilerinin uzun bölüm süreleri yüzünden çalışma saatleri 15-18 saate dayanmış durumda. Haftada 4-5 gün süren çekimlerin sonunda 70-80 saat çalışma haftasını bulan işçiler için hayat katlanılmaz oluyor. Bir de bu duruma asgari ücret seviyesinde ücretler eklenince sıkıntılar katlanıyor.
Belli başlı film yapım firmaları var. Firmalar hiç boş kalmıyor. Diziler, sinema filmleri, reklâm ya da klipler çekiyorlar. Biri bitince diğeri. Sektördeki işçiler sürekli işsiz kalıyorlar. Yapım firmaları bir dizi için anlaşıyor, dizi bitince diğer dizide başka bir anlaşma yapıyor. Böylece aynı kişi uzun yıllar aynı firmada çalışmış olsa da kâğıt üstünde asla 6 ayı doldurmamış oluyor.
Sinema-TV setleri, oyuncular, figürasyon, ışıkçılar ve asistanları, kameramanlar ve asistanları, sesçiler, reji kadroları, kurgucular, montajcılar, sanat grubu, kostüm, makyaj, dekor, ulaşım gibi oldukça kalabalık bir emekçi grubunun sayesinde çalışıyor.
Herhangi bir dizide oynayan ünlü bir şarkıcı ya da mankene milyarlarca lira ücret ödenirken, çalışanların sigortaları bile ödenmemekte, işçiler sefalet ücretiyle baş başa bırakılmakta.
Sinema ve TV alanında çalışan işçiler oldukça örgütsüz. Birçok set işçisi işe başlarken sektörün büyüleyici etkisine kendisini öyle kaptırıyor ki, yükselirim diye yıllarca para almadan çalıştırılmaktan yönetmen veya taşeron firma yöneticilerinin sayısız hakaretlerine maruz kalmaya kadar birçok uygulamaya sessiz kalabiliyor. Ancak sinema ve TV set işçilerinin, işçi olduklarının farkına varmaları gerekiyor. İşçi olduklarının bilincine ulaştıklarında ne set ışıkları gerçekleri saklayabilecek, ne de makyajlar. Büyük yapım firmalarına ve TV tekellerine trilyonlar kazandıran sinema ve TV işçileri, kendi güçlerinin farkına vardığında koşullarını da değiştirebileceklerini görecekler. Sinema ve TV işçilerinin bilinçli kesimleri Sine-Sen sendikasında bir örgütlenme çabası içindeler. Bu örgütlenme çabasının büyümesi için işçilerin kendi taban örgütlülüklerini oluşturması gerekiyor. “Nasıl olsa sendika gelir, yapar” dememeleri gerekiyor. Çünkü sendikalar ancak işçilerin kendi örgütlülükleriyle büyütülerek patronlara karşı bir silah haline getirilebilir.
Procast İşçisi Direniyor
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...