Buradasınız
Fabrikadaki Yedi Kollu Canavarı Nasıl Yeneriz?
Dudullu’dan bir işçi
Fabrikalara yedi kollu bir canavar musallat olmuş. Bu yedi kollu canavar eskiden nasıl çeşme başlarında durup insanların susuzluktan kırılmasına neden oluyorsa şimdi de fabrika içini mesken tutmuş. Bu öyle bir canavar ki, eskiden olduğu gibi sadece suyun başını da tutmuyor. Hemen her şeyin başında o var. Yiyecek mi dersin, giyecek mi dersin, yakacak mı dersin, ulaşım mı dersin… Her ne istersen iste, her ne yaparsan yap, hep aynı canavar karşına çıkıyor.
İşçi arkadaşlardan en cesur olanları sonunda “artık yeter” diyerek bir tartışma başlattılar: “Bu canavar bizi sabahtan akşama çalıştırıyor, çalıştırıyor… Ama karnımızı doyuracak bir ücret bile vermiyor. Üstelik fazla mesailerimizi vermiyor, sigortamızı yatırmıyor ve sendika istiyoruz diye de kapı dışarı ediyor. Bu yedi kollu canavar ile mücadele etmeden haklarımızı alamayacağımızı artık bilmeliyiz.” Kimileri ise daha baştan “ne yaparsak yapalım bu canavarı yenemeyiz” deyip kenara çekildiler. Bir kısım iyi niyetli arkadaşımız da “sayın canavar bey vallahi artık mahvolduk, perişan olduk” diye alttan alıp konuşalım dedi. Kimi arkadaşlarımızsa “canavarın önce bir kolunu sonra ikinci kolunu kıralım, derken yavaş yavaş yenebiliriz” fikrini ortaya attılar. Azınlıkta olan bir kısım arkadaşsa “canavarın kafasını hedefleyip, bir anda yok edelim” görüşünü savundular.
Biz hep beraber olursak, bu canavarı çok kısa sürede yenebiliriz. Ama tek başına olduğumuzda, canavar hepimizi kolları arasında sıktıktan, posamızı çıkarttıktan sonra fabrikadan kapı dışarı ediyor. Biz kendi fabrikamızda canavarı yok etmek için tartışma başlattık ve bir plan kurduk. Sizler de kendi aranızda bir plan yaparsanız bizlere mutlaka haber verin de bu canavarı birlikte yok edelim. Bizim planımıza göre önce canavara sezdirmeden, bir grup işçi düzenli olarak bir araya gelecek. Ardından her bölümde işçileri kaynaştırmak ve sorunlarımızı konuşmak üzere iş saatlerinden sonra görüşmeler yapacağız. Hem kaynaşacağız hem de cesaret toplayacağız. Canavarın en zayıf yerini çoktan tespit ettik. Sıra canavarın bütün kollarını, gövdesini, gözünü, başını kırmaya geldi…
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...