Buradasınız
Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi

Titan denizaltısı, 18 Haziranda dolar milyarderi beş yolcusuyla Kuzey Atlantik Okyanusunda dalışa geçti. Bileti 250 bin dolar olan Titan’ın rotası okyanusun yaklaşık 4 kilometre derinliğindeki Titanik enkazıydı. Bir süre sonra sinyal kesildi, medya Titan’ın akıbetine kilitlendi. ABD, Kanada ve İngiltere’nin seferber olduğu kapsamlı bir arama kurtarma faaliyeti başladı. Denizaltıda kaç günlük oksijen kaldığına dair saat başı kamuoyu bilgilendirildi. O günlerde 800 göçmeni taşıyan bir tekne Yunanistan sahil güvenliğinin kasti müdahalesiyle batırılmış ama bu trajik olay birkaç haber dışında gündem olmamıştı. Yani 6 buçuk metrelik Titan, göçmen teknesinden büyüktü; 5 milyarder ise 800 insandan! Biz de okyanusun derinlerine dalan Titan’ın hikâyesinin derinlerine dalalım. Bakalım bu hikâye bize neler anlatacak…
Titan’ın parçalarına birkaç gün içinde ulaşıldı, birer kâşif edasıyla denizaltıya binen milyarderlerin öldüğü tescillendi. Peki, Titan neden patlamıştı? Öncelikle sadece bu yaz 20’ye yakın Titanik seferi planlayan şirketin, denizaltının güvenliğine ilişkin tüm ikazları “yersiz” bulduğunu söylemeliyiz. Biçim ve malzeme kalitesi bakımından böyle bir dalışa uygun üretilmeyen Titan’ın okyanus karanlığına daldıkça yüksek basınca dayanamayıp patladığı tespit edildi. İki temel soru soralım. Birincisi, güvenli olmayan bu seferleri şirket neden askıya alıp denizaltıyı geliştirmeyi tercih etmedi? İkincisi ise bir insan neden böyle ölümcül bir yolculuğa çıkmaya karar verir?
İkinci sorudan başlayalım. Roma egemenleri köle emeği sayesinde büyük zenginlik içinde yüzüyordu. Diğer taraftan da müthiş bir tatminsizlik, çürüme ve pislik içindeydi. Şölenlerde tıkınırcasına yiyip sonra da daha fazla yiyebilmek için kendilerini kusturduklarına dair belgeler bulunmaktadır. Bugün işçi sınıfını sömürerek saltanat süren sermayedarlar peki? Her şeye ama her şeye oturdukları yerden sahip olan bu efendilerin hayatı da hep daha fazlasını arzulamakla, tatminsizlik duygusuyla, itibar budalalığıyla, tehlikeli heyecan arayışlarıyla sürüp gidiyor. Kimi milyonlar döküp uzayı fethetmeye çıkıyor, kimi ölümü pahasına gözünü denizin kilometrelerce derinliğine dikiyor.
Dönelim birinci sorumuza. “Bakın ne kadar güveniyoruz” dercesine CEO’sunu da denizaltına bindiren şirketin bunca körleşmesinin sebebi neydi? Sermayenin doyumsuz kâr iştahı! Şirket yetkilileri mülkiyet hakkını da satın aldıkları Titanik’in enkazını deniz bakterilerinin yediğini, enkazın ömrünün kısaldığını fark edince ellerini çabuk tutmanın derdine düştüler. Gerekli kontrol ve tedbirleri uygulamadan sürekli enkaza sefer düzenliyorlardı. Ne kadar çok sefer, o kadar para!
Ancak hikâyemiz burada bitmiyor. Titan’dan Titanik’e, günümüzden 1912 yılına uzandığımızda aynı kapitalist mantığı görürüz. Gerek büyük bir facia olması gerekse de filminin etkisiyle büyük deniz kazaları dendiğinde akla ilk gelen gemidir Titanik. Döneminin tartışılmaz en büyük yolcu gemisi olan Titanik’i üreten şirket, reklam sloganını “bu gemi batmaz” olarak belirlemişti. Peki, ne oldu da Titanik henüz ilk seferinde trajik bir şekilde battı?
Bilinen sebeplerin birkaçını sıralayalım. Geminin sahibi Bruce Ismay tüm uyarılara rağmen zengin yolcuların dans edeceği salonun ana merdivenlerinin ihtişamlı olmasını istemiş, bu uğurda geminin dayanıklılığı riske atılmıştı. Gemi yolcu sayısının üzerinde kapasiteye sahip kurtarma filikası bulunduracak şekilde tasarlanmışken Ismay yine sahneye çıkmış, bu filikaların kalabalık ve çirkin bir görüntü yaratacağını söylemiş, bunun üzerine filikalar üçte iki oranında azaltılmıştı. Suya indirilme tarihinden üç hafta önce gemide yangın çıkmış ve gövde zayıflamış, ancak şirket hasarın üzerini kapatmayı tercih etmişti. Çünkü bir an önce seferlerin başlaması, geminin nice sefer yaparak büyük kârlar getirmesi arzu ediliyordu. Neticede Titanik, bir buzdağına çarpıp saatler içinde karanlık sulara gömüldü. Birinci sınıf yolcuların yüzde 60’ı filikalara alınıp kurtarılırken, geminin üçüncü sınıf yolcularıyla gemi mürettebatının yüzde 75’inden fazlası öldü. Kurtulan yoksullar, üzerlerine kapatılan kapıların kilitlerini kırabildikleri ve engellemelere rağmen filikalara atladıkları için kurtulmuşlardı.
İnsana dair her şey geride keşfedilip yorumlanmayı bekleyen bir hikâye bırakır. Okyanusların derinliklerinden çıkıp gelen bu hikâye, sermaye sahiplerinin dümenindeki kapitalizmin ne kadar akıl ve insanlık dışı olduğunu göstermiyor mu bizlere? Çarkı bozuk bu düzende sermaye karşımıza yeri gelir Bruce Ismay yeri gelir Ülker, Koç, Limak kılığında dikilir. İsimler değişse de tek duygu kâr, daha fazla kâr hırsıdır. Bu akıldışı düzenden insanlığı kurtaracak olansa ancak ondan hiçbir çıkarı olmayan işçi sınıfıdır.
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...