Buradasınız
Üç Öykü ve Bir Gerçek: Örgütsüzlük Başa Beladır
Tek Gıda-İş üyesi bir işçi

35 yaşındaydı… Üç çocuk babasıydı… Uzun yıllar çalıştığı fabrikada eylemler gelişmeye başlayınca, işçi arkadaşlarının yanında yer aldı. Bir iki hafta süren eylemler neticesinde bir grup işçiyle beraber işten atıldı. Uzun yıllardır çalıştığı fabrikada sahip olduğu ücret ve sosyal hakları böylece kaybetti. Şimdi asgari ücretle, sıfırdan işe başlayacağı yeni bir iş arıyordu. Hem çevresi hem de iş başvurusu yaptığı yerlerde insan kaynakları haklı bir davaya katılıp işten atılmış Murat’ı haklı bulmuyordu. Onlar Murat’ın yaptıklarını suçluyor, sessiz kalmasının daha yararlı olduğunu sürekli söylüyorlardı.
28 yaşındaydı… Nişanlıydı… Yakında evlenecekti. Günlerdir grev çadırında kalıyordu. Patron toplu iş sözleşmesini tanımamıştı. İstedikleri çok bir şey değildi, fakat patron krizi gerekçe göstererek hiçbir iyileştirmeye yanaşmıyordu. İlk kez greve çıkıyordu. Grev haktı. Grev uzadıkça ailesinin, yakın akrabalarının bakışı değişmeye başlamıştı. En kötüsü de nişanlısı da onu eleştirmeye başlamıştı. Çalışıp üç kuruş kazanmaya devam etmek varken neden greve çıkmışlardı. Grev, grev diyenler şimdi onu kurtaracaklar mıydı? Selma günlerdir kara kara düşünüyor, kendine bir çıkış yolu arıyordu.
55 yaşındaydı. Bir çocuğu askerde, bir kızı okulda, en büyük çocuğu ise işsizdi. Günlerce mesailere kalmış, patronların, müdürlerin dediğini iki demeden kabul etmişti. Eve, çocuklarına, ailesine para götürmek zorundaydı. Fakat her geçen gün morali daha da bozuluyordu. Günlerce kara kara düşünüyor, hayatında tutunacak bir dal bulamıyordu. İşyerinde istenilen iş arttıkça artıyordu. Ve o gün yorgun argın fazla mesaiye bırakılmış, işyerinden istediği bir miktar borç para da verilmemişti. Annesinin ameliyat edilmesi gerekiyordu. İşte tam o anda korumasız çalışan giyotin boşalmış ve pres 4 parmağını birden kesip atmıştı. Şimdi işyeri onu suçluyordu. Tazminat almak için parmaklarını bile bile makinenin altına soktuğunu söylüyorlardı. Hem parmaklarını kaybetmişti hem de suçlu durumuna düşürülmek isteniyordu. Kendi kendine düşünüyor ve nerede hata yaptığını anlamaya çalışıyordu Ramazan.
Sizlere yakın zamanda meydana gelen üç farklı işyerinde üç farklı işçinin durumunu özetlemeye çalıştım. Eminim ki sizler de çevrenizde bu üç işçinin yaşadığına benzer durumlarla karşı karşıya gelmiş veya böylesi olayları duyup işitmişsinizdir. Asıl insanı üzen durum çevresinin işçiyi suçlamaya başlamasıdır. Yani hakkını arayan, greve çıkan, iş koşullarının değişmesini isteyen işçilere hak vermek yerine işçileri son derece kötü çalışma ve yaşam koşullarına iten patronlara hak verilmesidir.
İşçinin, işçinin yanında yer almamasının, işçinin haklıyken haksız duruma düşürülmesinin temel nedeni topluma hâkim olan, özellikle de işçi sınıfının büyük kesimini saran ÖRGÜTSÜZLÜK durumudur. İşçiler örgütlü ve bilinçli olsalardı fabrikalarında, mahallelerinde, ülkelerinde veya dünyada yaşanan siyasi ve ekonomik olayları çok ama çok farklı değerlendireceklerdi. İşçiler örgütlü olsalardı durup beklemeyi tercih etmeyecek, zor durumda olan işçi kardeşlerine derhal yardıma koşacaklardı. İşçiler örgütlü olsalardı onları yanlış yola sevk eden, haklıyken haksız duruma düşüren patronlar sınıfına ve onların bilinç bulandırıcı fikirlerine kulaklarını tıkayacaklardı. İşçiler örgütlü olsalardı benciliğe, boş vermişliğe, adam sendeciliğe, her koyun kendi bacağından asılır gibi saçma sapan fikirlere geçit vermeyeceklerdi. İşçiler örgütlü olsalardı nerede bir grev, bir hak alma eylemi, nerede haksızlığa uğramış ve direnişe geçmiş işçiler, nerede iş kazası geçirmiş bir işçi varsa tereddüt etmeden onların yanında yer alacak, kendi mücadeleleri gibi maddi ve manevi dayanışmayı göstermekten hiç çekinmeyeceklerdi.
İşçilerin kapitalist sistemde en büyük güçleri üretmekten gelir. Tüm zenginliği üreten işçilerdir, işçiler üretmezse insanlar aç kalır. İşçiler bir tek gün dahi çalışmasa toplumda her türlü huzursuzluk baş göstermeye başlar. İşçiler bugün bir avuç asalak olan sermaye sahipleri için çalışıyor, ömrünü tüketiyor, hayattan hiçbir tat almadan dünyadan göçüp gidiyorlar. Bu duruma son verecek güç sayıları artık milyarları bulan, toplumun büyük bir çoğunluğunu oluşturan işçilerin ÖRGÜTLENMESİDİR. Başka bir çare yoktur. Bir işçi örgütlüyse her şey örgütsüzse hiçbir şeydir.
Petrol-İş Gebze Kongresi Yapıldı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...