Buradasınız
Yeşim’in Annesine Yaşatılanlar…
İzmir’den İşçi Dayanışması okuru bir işçi
Mahallemize bitişik çok katlı site içinde çam ağaçlarının arasında küçük bir parkımız var. Parkta beş adet spor aleti var. Ben sadece bisiklet aletinde pedal çeviriyorum. Parkın girişinde birçok yerden su fışkırtan bir sistem kurulmuş. Akşam sokak lambaları yakıldığında sulama sistemi otomatik olarak devreye giriyor, saat 20.00’de de kapanıyor. Ayrıca yerden ışıklandırması da var. Mahallenin çocukları en çok su oyunu oynamayı seviyorlar. Su bir anda azalıyor, bir anda hızlanıyor. Büyük çoğunluğu denize gidemeyen çocuklar. Elbiseleriyle birlikte fıskiyeler kapanana dek oynuyorlar suyun içinde. Bu çocuklardan biri 8 yaşında olan Yeşim, bütün oyunlarda başı çekiyor. Yeşim, Samet Behrengi’nin Küçük Kara Balık’ı gibi meraklı ve büyümüş de küçülmüş iyi bir örgütçü. Yeşim elimden tutup çekiştirerek annesi ve babası ile tanıştırdı bizi. Abisi futbol oynadığı için daha sonra tanıştırdı.
Yeşim ve arkadaşlarıyla hayal dünyalarını anlamaları için oyunlar da oynuyoruz. İlk dersimiz gökyüzünde parlayan ayın ışığı idi. Bir hafta sonraki dersimiz hayal gücümüzü test etmek için ta uzaktaki tepenin ardında neler olduğunu merak ederek bir hikâye anlatmaktı. Üçüncü haftaki dersimiz Küçük Kara Balık’ın hikâyesinde ne anlattığını anlamak için kitabı alıp okumaktı. Ayrıca kitabın yazarının adı ve hayat hikâyesini de öğrenip birbirimize anlatmak olmuştu. Yeşim bir hafta sonra Küçük Kara Balık’ın hikâyesini ve yazarı Samed Behrengi’yi soluksuzca bağıra bağıra anlattı parkta.
Annesinin anlattıklarına geçmeden kısaca Yeşim’i sizinle tanıştırayım. Yeşim 8 yaşında. Her zaman örgülü olan altın sarısı saçları boyunun yarısından daha uzundur. Gözleri kahverengi ve ela arası ama annesi çalıştığı için bebekliğinden beri kendisini büyüten anneannesi onu ela gözlüm diye severmiş. Kendisine hem annelik, hem de anneannelik etmiş olduğu için şimdilik gözlerinin ela olduğuna inanıyor Yeşim. Yeşim paylaşmayı çok seviyor. Bir çikolatayı küçük parçalara bölerek arkadaşlarıyla paylaşıyor. Hiç yerinde durmadığı için annesi parkın dışında yürüyüşe gittiğinde tanıdıklara Yeşim’e göz kulak olmalarını rica ediyor. Yeşim’in annesi geçen yılın Ekim ayından beridir işsiz olduğunu, işten çıkartılmasını ve daha başka yaşadığı sorunlarını bana gözleri yaşararak, öfkelenerek ve yumruklarını sıkarak anlattı. Sözü Yeşim’in annesine bırakalım. Kendisi anlatsın.
“9 yıldır otomotiv elektrik kabloları üreten fabrikada çalışıyordum geçen yıl Ekim ayına kadar. Öyle yoğun bir çalışma düzenimiz vardı ki sözle anlatamam. Fabrika pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği almıştı. İşçileri ayda 15 gün çalışır 15 gün izinli göstermişler. Ama sürekli çalıştırıldım. Fabrika önceden işten çıkarttığı işçilere tazminat vermemek için her şeyi yapmıştı. Pandemi döneminde fabrika beş yüzden fazla işçiyi işten çıkarttı. İşten çıkarılanlara ‘işler açıldığında işlerinize geri döneceksiniz’ denerek kimseye tazminat verilmiyordu. İşe devam eden herkes diken üstündeydi. O zaman hamile olduğumu öğrendim. Gidip ben de işten çıkartılıp çıkartılmayacağımı müdürle konuştum. ‘Sen en iyi çalışanlarımızdan birisin. İşinin başına dön. Hiç merak etme’ dedi. Hamileliğim işime devam edebilmeme engel olacağı için özel bir klinikte kürtaj oldum. İşime devam etmek için ağlaya ağlaya bebeğimi aldırdım.
İki gün sonra işbaşı yaptım. Hem ağrılarm, sancılarım vardı. Hem de psikolojim altüst olmuştu. Ama ne oldu biliyor musunuz? Kürtaj olduktan 20 gün sonra işten çıkartıldım. Aynı müdür bana ‘Biliyorsun. İşten çıkanların hepsi ‘kendi isteğimle işten ayrılıyorum’ evrakını imzalayarak çıktıkları için tazminat almadan ayrılıyorlar. Seni biz işten çıkartıyoruz. Tazminatını da hesapladık. Hesabına yatırılacak. Evrakları imzala. Bütün haklarını vereceğiz’ dedi. Kendimi o kadar kötü hissettim ki anlatamam. Nasıl düşündüğümü bile bilmeden ‘eşimi aramam lazım’ dedim. Sonraki gün eşimle birlikte gittik fabrikaya. Bana imzalatılan işten çıkış evraklarını eşim de okudu imzalamadan önce. Ama imzayı attıktan sonra ‘sen kendi isteğinle işten çıkışını imzaladın’ dediler. Eşim şaşkındı. Bense beynimden vurulmuş haldeydim. Beni işten çıkartan müdür de bir kadındı. Üstelik işime devam edebilmek için bebeğimi aldırdığımı da biliyordu. 9 sene aralıksız çalışmama 36 bin lira verdiler. Sonradan bir avukatla konuştuğumda bana verilmesi gereken tazminatın yarısını bile vermediklerini söyledi.
İşime devam edebilmek için bebeğimi kaybettim. Yetmedi işten atıldım. Psikolojimin ne hale geldiğini anlatamam. 9 yıl sürekli çalıştığım için işsiz kaldığımda sanki kollarım omuzlarımdan kopacak gibi ağrımaya başladı. Belki de kollarım çalıştığımda da ağrıyordu. Ama demek ki farkında değildim. İşten çıkartılacağımı bilseydim çocuğumu doğururdum. İçimde kımıldayan bebeğimi kaybettim. Gerçekten içimde kopan fırtınaları anlatamam. Yeşim’i doğurdum, henüz 1 yaşına gelmeden işe başladım. Annem büyüttü Yeşim’i. Nerede hata yaptım, neden bunlar başıma geldi? Gerçekten bilmiyorum. Sabırla dinlediğiniz ve bundan sonra nasıl davranmam gerektiğini de anlattığınız için çok teşekkür ediyorum. Dediğiniz gibi bütün işçiler birlik olsaydık ben de bebeğimi kaybetmezdim. Kimse de işten atılmazdı belki.”
İşçi kardeşler, Yeşim’in annesinin anlattıkları bir hikâye değil. Ayrıca neredeyse aynı sorunu yaşayan ne ilk ne de son kadın işçidir. Yıllar önce Novamed fabrikasında çalışan 382 işçinin 380’i kadın işçiydi. İşçiler sendikalaşma mücadelesi vermeye başlamadan önce kadın işçiler patronun adamlarının izni olmadan hamile kalmalarının yasak olduğunu anlatmışlardı. Kadın işçilerden biri “Bir arkadaşımız hamile kalma izin zamanı gelmeden hamile kalmıştı. El altından hamile kalma izin zamanı gelmiş başka bir arkadaşımızın ismiyle yer değiştirmiştik” diye anlatmıştı ve sinirden gülerek, “Fabrikada sadece iki erkek işçi vardı. Fabrika işyeri hekimi her ilaç yazdırmaya giden işçiye bir de doğum kontrol hapı yazıyordu. Erkek işçi arkadaşlardan birine de ilaç yazmış. Zaten işyeri hekimi ilaç yazdırmaya giden kimsenin yüzüne bakmadan istediği ilaçları yazıyordu” demişti. Ama kadın işçiler sendikalaşma mücadelesi vermeye başladıktan sonra nasıl birlik olduklarını gözlerinin içi parlayarak anlatmışlardı. Bir yıldan fazla bir zaman grevlerini sürdürmüş ve sendikayı fabrikaya sokmayı başarmışlardı. Bugün de kadın ve erkek işçilerin el ele, kol kola vererek birlik olup mücadeleye katılmaktan başka bir yolu yoktur.
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
- Son Gülen İyi Güler!
Son Eklenenler
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...
- İzmir Gaziemir Ege Serbest Bölgesinde bulunan Gates Endüstriyel Metal Kauçuk fabrikasında 8 Martta başlayan grev kazanımla sonuçlandı. 18-19 Martta Enerji-Sen öncülüğünde iş bırakarak İBB önünde seslerini duyuran İstanbul Enerji AŞ işçilerinin...