Buradasınız
Yılın Sadece Bir Pazarı
Küçükçekmece’den bir grup işçi

Yılın sadece bir Pazarı saat 07.00’da heyecanla hazırlandık. Geceden hazırladığımız kek ve böreklerimizi alıp otobüs durağına gittik. Uzun bir bekleyişten sonra Silivri aracı geldi. Sabahın erken saati olmasına rağmen otobüs tıklım tıklım doluydu. Sanırım bu Pazarı denizde geçirmek isteyen insan çoktu. Neyse lafı uzatmayalım. Bir buçuk saatlik yolu tıkış tıkış bitirdik. Nihayet Silivri otogarında indirdiler. Oradan tekrar minibüse geçtik. Yeni bir işkence başladı. Kaplumbağa hızıyla ilerleyen minibüse mi yanalım yoksa “beğenmiyorsanız taksiye binin” diyen vatandaşa mı kızalım bilemedik. En sonunda şoför söylediğimiz yerde indirdi.
Yılın denizde geçireceğimiz o tek Pazarının üç saatini yolda geçirmiştik. İndiğimiz yerden denizin göründüğü yöne doğru yürüdük. Ve nihayet masmavi deniz karşımızdaydı. Hemen kafamızda serinlemenin hayallerini kurduk. Bu hayallerimiz sahile indiğimiz an itibariyle sona erdirildi. Kilometrelerce bir kıyı sahilini zenginler gasp etmişti. Onlara göre biz oraların yabancısıydık, çünkü biz halktık. Gittiğimiz her yerden kovulduk. Yaklaşık 3 kilometre yol yürüdükten sonra denize girme heyecanıyla güvenliğe doğru yürüdük. Kalbimizdeki son umutla güvenliğe o önemli soruyu sorduk: “Abi biz İstanbul’dan geldik. 3 kilometre yol yürüdük çünkü sahil zenginlere aitmiş. Burada denize girebilir miyiz?” Soruyu sormaya kalmadan sarışın bir kadın, “burası, villalarda oturanlara ait yani bizim, halk giremez” dedi. İçimiz hınçla doldu. Güvenliğin bize gösterdiği halk plajına doğru yürüdük. Önümüzde kocaman bir tarla hemen aşağısında fabrika atıklarının atıldığı kapkara bir deniz. Meğer bize, “halka” uygun gördükleri yer orasıymış.
Ama o kadar uzun yoldan sonra denize girmemek olmazdı. Halk plajına vardığımızda güvenliğin “tarladan kaçak mı girdiniz” sorusuyla karşı karşıya geldik. Ona da uzun uzadıya derdimizi anlattık. O kirli denize girmek için kişi başına 15 lira ödedikten sonra nihayet denize girmeye hazırdık. Fakat kirli denize girmesi reva görülen “halk” o kadar çoktu ki eşyalarımızı koyacak yer bulamadık. Yılın sadece bir Pazarı olan tatilimizin beşinci saatini doldurduktan sonra yerimize kavuştuk. O kirli suyun içinde “halk” gibi akşam saat altıya kadar debelendik durduk. Çünkü bize sunulan hayat bu! Biz işçiler hayattaki her şeyi var ediyoruz. Ama bize reva görülen hayat o denizdeki su gibi kirli, hastalıklı ve ölümlerle dolu. Fakat bizim sırtımızdan kâr elde eden asalak patronlar dünyanın bütün güzelliklerinden yararlanıyor. Mesela yolsuzluklarda adı önde geçen Rıza Sarraf gibi bir hırsız, 7 milyon avroluk tekneyle bir ay boyunca istediği her yerde tatil yapabiliyor.
Kardeşler bizlere yılın sadece bir Pazar tatilini ve kirli bir denizi bile fazla görenlere hadlerini bildirelim, bunun yolu birlik olup mücadele etmekten geçiyor. Yaşasın örgütlü mücadelemiz. Örgütlü mücadelemiz yaşasın ki bu kapitalist düzeni yıkabilelim!
Dopingli Kapitalizm
İşçilerin Velinimeti Kimdir?
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...