Buradasınız
Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar

“Hepimiz aynı gemideyiz!” Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ülkeyi yönetenlerin, patronların, ağzından sıklıkla duyarız bu cümleyi. Ardından ülkenin elden gideceği, kamusal kaynakların tükeneceği, şirketlerin batacağı gibi gerekçeler sıralanır, elimizi taşın altına koymamız gerektiği buyrulur. Egemenler bu sözleriyle bir yandan zor günleri ancak hep beraber fedakârlık yaparak aşabileceğimiz, diğer yandan kötü günler sona erdiğinde durumumuzun hep beraber iyileşeceği algısı yaratmaya çalışırlar. Oysa gerçeğin böyle olmadığını yaşamlarımız apaçık ortaya koyuyor.
Hatırlayalım, 2021 yılında son on yılın en büyük ekonomik büyüme oranı gerçekleşmişti. Ancak biz işçi ve emekçilerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıladan aldığı pay bir önceki yıla göre beş puan azalmıştı. O günden bugüne enflasyon katlamalı bir şekilde arttı, reel ücretlerimiz düştükçe düştü. Yani ekonomi büyüdü, şirketler kâr rekorları kırdı ama biz ülke tarihinin rekor yoksullaşmasını yaşamaya başladık. Sadece bu örnek bile “aynı gemideyiz” lafının bir aldatmacadan ibaret olduğunu ortaya koyuyor. Onların gemileri en güzel kıyılarda yüzerken bizim gemimiz dalgalarla boğuşup batıyor.
Örneğin Türkiye’de inşaat sektörü katlamalı bir büyüme gerçekleştirdi. Dev yatırımlar, yollar, köprüler, havalimanları en çok övünülen konuların başında geliyor. Peki, bu büyüme ne pahasına oluyor? Ormanlarımız yok ediliyor, derelerimiz kurutuluyor, barajlarla yaşam alanları sular altında bırakılıyor. Doğa böylesine yağmalanınca doğa olayları da birer felakete dönüşüyor. Bu felaketlerde zarar gören, acı çeken biz işçiler oluyoruz. Kapitalizmin kâr ve rant hırsı kentleri beton yığınlarına dönüştürdü. Bugün bir işçi mahallesinde sıkışık düzen evler, binalar yüzünden pencereden gökyüzünü görebilmek adeta istisna halini aldı. Nefes alacak, dinlenecek alanlar yok, acil durumlarda toplanacak alanlar gasp ediliyor, çocuklarımız koşup oynayacak parklar bulamıyor.
Egemenler krizden çıkmanın yolunu vergilerin arttırılmasında, kamu harcamalarının kısılmasında, sermayeye daha fazla kaynak aktarılmasında görüyorlar, yani yine yağma ve talan! Bunun biz emekçiler açısından anlamı sağlık sisteminin eziyete dönüşmesi, hastanelerde personel ve ekipman yetersizliği oluyor. Randevu almak, muayene olmak, tetkik yaptırmak bazen aylar sürüyor. Tıpkı sağlık emekçileri gibi eğitim emekçilerinin de koşulları zorlaşıyor. On binlerce öğretmen atanmayı beklerken, bir öğretmene 50-60 öğrencinin düştüğü sınıfların sayısı artıyor. Okullarda temizlik personeli çalıştırmayarak tasarruf yapacaklarını söylüyorlar. Bu tasarrufun bedelini her gün hastalanan, okula düzenli devam edemeyen çocuklarımız ödüyor. Tüm sektörlerde çalışma koşulları kötüleşiyor. Maliyetleri düşürmek için en basit iş güvenliği önlemleri bile alınmaz oluyor, iş cinayetleri artıyor.
Peki, yaşamlarımız ne pahasına çalınıyor? Ne pahasına aldığımız nefes bile çok görülüyor? Sermaye sınıfı rekor kârlar elde etsin, üretim maliyetleri düşsün, eğitim-sağlık gibi kamusal hizmetler birer kâr kapısına dönüşsün diye… Yani patronlar sınıfı daha fazla palazlansın isteniyor. Onlar hiç doymayan bir canavar gibi, daha fazla kâr duygusuyla sömürünün, yağmanın, talanın dibine vuruyorlar. Yiyip içiyor, hesabı ise işçi sınıfı ödesin istiyorlar. Üstelik bu hesap öylesine kabarmış durumda ki bedeli bazen bizim ve çocuklarımızın fiziksel ve psikolojik sağlığı, bazen canımız oluyor. İnsanlığın geleceği tehdit altında bulunuyor.
Pir Sultan Abdal, “bozuk düzende sağlam çark olmaz” demiştir. Tüm çelişkilerin kaynağında kapitalist sömürü düzeni bulunuyor. Üretim araçlarının; yani fabrikaların, madenlerin, makinelerin özel mülkiyetini elinde tutan egemenler, toplumun ihtiyaçlarını değil kârlarını düşünerek üretimi planlıyorlar. Dahası bütün bir yaşam onların ihtiyaçlarına göre dizayn ediliyor. Doğanın zarar görüp görmediğine, insanların acı çekip çekmediğine, ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığına bakmıyorlar. Onlar kâr elde edemeyeceklerse şayet ne buğday ekilir ne de hayvancılık korunur! Ama insanlığın başına yağan bombalar üretmekten imtina etmezler, çünkü çok kârlıdır! Gerçek şu ki onlar dümendeyken dünya gemisi son hızla kayalıklara doğru yol alıyor. İşçi sınıfının tek bir limanı vardır sığınmak için, o da kendi birliğidir.
Olur Kardeşim Olur!
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...
- Yozgat Sorgun’da, 71 yaşındaki Selami Şimşek dede, çalıştığı inşaatın 6. katından düşerek yaşamını yitirdi. Akla ilk şu soru geliyor: “71 yaşındaki bir dedenin evinde torununu sevmek yerine, ne işi var inşaatın 6. katında?”
- Umutlarım, hayallerim, sevdalarım Sığmıyor ceketimin cebine Bunca zamandır ket vurulmuş umutlarıma Bunca zamandır kafeste tutulmuş ruhum, nefesim, aklım Sığar mı bu düzene gencim, yaşlım