Buradasınız
Yoksul Çocukların EBA Çilesi
Tuzla’dan bir öğretmen
Uzaktan eğitim koşullarında öğrencilerimiz ve velilerimizle daha yakından ilişki geliştirmek durumunda kaldık. EBA sisteminde sürekli sorun yaşadığımız için tüm öğrencilerimizle her an iletişimde bulunmak zorunlu hale geldi. Herhangi bir sınıfın dersine gireceğimiz zaman EBA’da sorun olduysa onları hemen Zoom’a yönlendiriyoruz ki ders işleyelim. Tüm sınıflarımızla WhatsApp üzerinden gruplar kurduk. Aynı şekilde velilerimizle de sürekli iletişimde bulunmak için gruplar kurduk. Aileler ve öğrencilerimizle iletişim kanallarını arttırınca onların yaşadığı sorunları daha yakından öğrenme şansımız oldu. Benim rehberliğini yaptığım sınıftaki velilerimiz genelde ekonomik açıdan ciddi anlamda sorunlar yaşıyor. Bilgisayarı, tableti ve hatta cep telefonu olmayan, bunların hepsi varsa bile interneti olmayan çok fazla öğrencim var. 35 kişilik sınıfımızda ilk başta bu olanaklara sahip olup derslere girebilen öğrenci sayısı 4 ya da 5 kişiydi. Aileler kendi kullandıkları telefonları çocuklarına vermeye başladılar. Eve internet bağlamaya başladılar. Ancak böylece sayı 10-12’ye çıktı. Eylül ayında Milli Eğitim Bakanlığı çocuklara tablet dağıtacağını açıklamıştı. Bizden ihtiyaç sahiplerinin bilgileri istendi. Ben iletişime geçip bilgilerini alabildiğim 26 öğrencimin adını okula verdim. Milli Eğitim Bakanlığı sadece 4 öğrencime tablet göndermiş. Geçen hafta velilerimden biri bana sitem dolu bir mesaj atmış. Çocuğunun cep telefonu olmadığını, mağdur olduklarını, başkalarına tablet verildiği halde kendi çocuğuna neden verilmediğini sormuş. Bir velim de şimdiye kadar inşaatlarda çalıştığını, ama son 6-7 aydır iş bulamadığını yazıyor bana. Beş çocuğundan dördü öğrenci. Kızının kullanabileceği herhangi bir telefon yok. Telefon olsa bile internetleri yok. Kendi kullandığı telefon tuşlu olduğu için çocuğuna veremiyor. Herhangi bir yardım olmazsa çocuklarının uzaktan eğitime katılamayacağını söylüyor. Başka bir öğrencim her dersime giremediğini, tek bir telefonları olduğu için kardeşleriyle sıraya girdiklerini söylüyor. Öğrencilerimden biri de ders sırasında mikrofonunu açtığında aynı odada derse giren diğer kardeşinin sesinden rahatsız olabileceğimizi söylüyor. Derslerime çok nadir giren bir öğrencim de evde 3 kardeş interneti kullandıklarında sürekli sistemden düştüğü için derse giremediğini, çok üzgün olduğunu söylüyor.
Okulumuzda ekonomik durumu iyi olan öğrencilerimiz de var elbette. Özellikle bu kategorideki öğrencilerin toplandığı sınıflarda hem derse katılım, hem öğrencilerin başarı düzeyi çok yüksek. Bu öğrenciler EBA sisteminin yarattığı teknik sorunlar dışında herhangi bir sorun yaşamıyorlar. Dolayısıyla yüz yüze eğitim sırasında yaşanan sorunlar özellikle yoksul çocukları için uzaktan eğitim sürecinde katmerlenerek artmış durumda. Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde hiç sorun yaşanmıyormuş, yaşanan sorunları da en kısa sürede çözeceklermiş gibi bir hava yaratıyor. Güya dijital eğitim platformu EBA 18 milyon öğrenciye hazırdı! Güya interneti olmayan her öğrenciye internet verilecekti! Güya tableti olmayan her öğrenciye tablet verilecekti! Tabii insanlar önce tüm bu yalanlara inanıyorlar ne yazık ki! Ama nereye kadar? Ta ki gerçekler önlerine dikilene kadar! Gerçek şu ki içinden geçtiğimiz süreçte tüm sorunların üzerindeki şal kalkmış durumda. Yoksullarla zenginler arasındaki uçurumun derinliği her alanda olduğu gibi eğitim alanında da daha fazla gözler önüne seriliyor. Zengin aileler daha önce özel okullardaki olanaklarla çocuklarına daha nitelikli eğitim aldırıyordu. Bugünlerde ise ağırlıklı olarak özel derslerle uzaktan eğitimin çeşitli sorunlarının üstesinden geliyorlar. Yoksul çocukları yüz yüze eğitim sırasında tonla sorun yaşıyordu. Bugün bu sorunlar daha da katmerlendi.
İktidardakiler ise sorunları çözmek yerine, sorun yaşayanları, yerine getirmeyecekleri vaatlerle oyalamakla meşguller. Karşılarında örgütsüz kitleler olduğunu bildikleri için bu altı boş vaatler ve yalanları söylerken günü kurtardıklarını düşünüyorlar. Bu örgütsüz kitleler şimdilik ama şimdilik sorunlarının nasıl çözüleceğini bilmiyorlar. Ama bu sorunlar çığ gibi büyümeye devam ettikçe yalancının mumunu söndüreceklerini de bilelim.
Kroman Çelik’te İş Cinayeti
“Suçlu Sizsiniz!”
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...