Buradasınız
Zaman Kasvette Asılı Kalmaz, Sen Geleceği Düşle
José Luis Cuerda’nın yönettiği 1999 yapımı Kelebeklerin Dili filmi, bizi 1936 yılına, İspanya İç Savaşından hemen öncesine götürür. Meraklı ve akıllı bir çocuk olan ama öğretmenlerin dayak attığı düşüncesiyle okula gitmek istemeyen Moncho’nun ve ona okulu, öğrenmeyi sevdiren öğretmeninin hikâyesini anlatır. Madrid’in küçük bir kasabasında yaşayan minik Moncho’nun gözünden anlatılan hikâye aslında bir dönemin hikâyesidir ve bugün için de pek çok ders içermektedir. Dönemin egemenleri kiliseyi kullanarak, milliyetçiliği kışkırtarak emekçileri yapay temellerde böler, birbirine düşürür. Egemen fikirlere karşı çıkan öğretmen, herkesin eşit ve özgür yaşamasını isteyen bir insandır. Öğrencilerine hayatı, doğayı, sorgulamayı öğretmeye çalışır. Moncho öğretmeniyle doğada keşfe çıkar, böceklerin, kelebeklerin yaşamını öğrenir ve onun bilgisinden, yaşam sevgisinden çok etkilenir. Moncho’nun okuldaki günleri sakin ve eğlenceli geçse de gerçekte İspanya’da gerilim tırmanmakta, ülke iç savaşa doğru gitmektedir.
İlerleyen günlerde General Franko önderliğinde ayaklanan faşistler terör estirmeye başlarlar. İşçi grevlerine, gösterilerine saldırırlar. Mücadeleci işçileri, Moncho’nun öğretmeni gibi eşitlik ve demokrasi isteyenleri, sosyalistleri toplayarak kurşuna dizmeye başlarlar. Faşistler bir gün Moncho’nun köyüne de gelirler ve çok sevdiği öğretmeninin, komşularının da dâhil olduğu pek çok kişiyi toplayıp götürürler. Toplananların kamyonete bindirilip götürülmesini engellemeye çalışanlar cezalandırılır, kışkırtılan kalabalık götürülenleri taşlar. Anne ve babasıyla beraber Moncho da bu kalabalığın içindedir. Annesi başlarına bir şey geleceği korkusuyla kamyonete bindirilenlere hakaret eder, “katiller” diye bağırır, Moncho ve babasından da aynı şeyi yapmasını ister. Filmin son sahnesinde tutuklanmış insanlarla dolu kamyonetin arkasından taşlar fırlatarak koşan, “hain, kalleş” diye bağıran çocuklar vardır. Moncho da bu çocuklardan biridir. Kamera kamyonet kasasında bilinmezliğe doğru yol alan öğretmenin acı dolu şaşkın bakışlarını gösterir. Film insanın boğazını düğümleyen bu sahneyle biter. Zamanı düğümleyip orada ve o anda donduralım. Uzaklaşan kamyonetle beraber toplumun umutları da uzaklaşmış, kasvet egemen olmuş gibidir.
Gerçekten de faşist rejimlerin yükseldiği, İkinci Dünya Savaşının yaklaştığı o günlerde gözümüzü ne yana çevirsek gri sokakları, sefalet ve korku içinde yaşayan insanları görürdük. Üstelik sadece İspanya’da değil, Mussolini İtalya’sında, Hitler Almanya’sında işçi ve emekçilerin acılara boğulduğunu görürdük. Dünyanın dört bir yanında baskıların arttırıldığına, milliyetçiliğin kışkırtıldığına, insanların dini inançları üzerinden yargılandığına, halkların katledildiğine şahit olurduk. Egemenler zenginlik içindeyken emekçilerin yoksullukla kıvrandığına, işçi haklarının gerilediğine, sendikaların gücünün ortadan kalktığına, kısacası işçilerin bölünüp parçalandığı kasvetli bir döneme tanıklık ederdik. Tıpkı bugün gibi… Bugün de dünyanın üzerinde emperyalist savaşın, büyüyen eşitsizliğin, adaletsizliğin, yükselen baskıcı rejimlerin yarattığı kasvet var. Milyarlarca emekçi zaman kasvette asılı kalmış gibi hissediyor. Gelecek kaygısı ve çıkışsızlık hissiyle boğuşuyor. Fakat ne olursa olsun zaman kasvette asılı kalmaz, değişir, umut ve daha iyi bir dünya için mücadele yeniden yeşerir.
1936 yılının İspanya’sına, Moncho’nun köyüne geri dönelim. Bugünden geriye baktığımızda tarihin orada donup kalmadığını, Mussolini ve Hitler’den sonra nihayet gün gelip Franko rejiminin de yıkılıp gittiğini biliyoruz. Faşist rejimin baskılarına ve savaşa rağmen İspanya’da öncü işçiler, mücadeleye devam ettiler. 1950’lerde İspanya’da işçiler, üzerlerindeki ölü toprağını atmaya, kendilerine dayatılan sefalet koşullarına karşı harekete geçmeye başladılar. O yıllarda artan hayat pahalılığına karşı daha yüksek ücret talebiyle pek çok grev düzenlendi, ulaşım zamları protesto edildi. Metal işçilerinin öncülük ettiği, çeşitli sektörlerden yüzbinlerce işçinin katıldığı grevler gerçekleşti. Kuşkusuz bu başarıların arkasında sınıf bilinçli işçi temsilcilerinin, sosyalistlerin geçmişin mücadele deneyimlerini yeni kuşak işçilere bıkmadan, ümitsizliğe kapılmadan, sabırla ve kararlılıkla aktarmaya devam etmesi vardı.
Bugün de her şeye rağmen insanlığın acılarına gözünü kapamayanlar, özgürlüğün ve eşitliğin hüküm sürdüğü bir dünya için mücadele edenler var. Baskı ve yasaklara rağmen grev ve direnişlerle haklarına sahip çıkan işçiler, dünya meydanlarında savaşa hayır diye haykıran yüzbinlerce emekçi var. Egemenlerin yarattığı kötülük deryasına hapsolmayı, anın karanlığına, karamsarlığına takılıp kalmayı reddedelim, kendi ellerimizle kuracağımız geleceği düşleyelim.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...