Buradasınız
Süreyyapaşa Hastanesi İşçileri Anlatıyor!
İşten atıldınız ve direnişe geçtiniz? Neden işten atıldınız?
Serkan: Bundan üç ay önce önümüze bir kâğıt geldi. 11 senedir çalıştığım hastanede, değişen taşeron firması “tüm haklarımı aldım” diye önümüze bir kâğıt koyup imzalatmak istedi. Oysa haklarımızı almadık. “Almadığımız para için niye aldık diye imza atalım” dedik. “İmza atmıyorsan, o zaman işten çıkartıyorum” dedi şirket ve bizi işten çıkardı. Biz de üç arkadaş hastane önünde çadır kurduk ve 3 aydır direniyoruz. Bütün hastane yönetimine, müdüre, başhekime kadar gittik. Hepsine derdimizi anlattık. Ama hiçbiri çözüm bulmadı. Çözümden ziyade bizi karalamaya çalıştılar. Meselâ, hastanenin başhekimi, “akşama kadar benim önüme bir sürü kâğıt getiriyorlar, ben okumadan imza atıyorum. Siz niye okudunuz?” “Hocam nasıl okumayalım? Bakın bütün haklarımı aldım yazıyor, ama biz hakkımızı almadık” dedik. “Ben özel firmanın işçisinin (taşeron) hakkını karşılamıyorum” diyor. Ama böyle olabilir mi? Sen asıl, yani üst işverensin. Onu da bırakalım bize okumadan imza at deniyor. Başhekimlik tarafından “Biz bir şey yapamayız” deniyor.
İl Sağlık Müdürlüğüne başvurduk, oradan da hâlâ bir ses yok. En son geçtiğimiz Cuma İl Sağlık Müdürlüğü’nden bir kâğıt geldi hastaneye. Hastane müdürü bunu bize okudu; “Biz taşeron firmaya karışamayız. Asıl işveren hastane değildir. Çadırınızı toplayın gidin oradan” deniyor. İl Sağlık Müdürlüğü hâkim olmuş, savcı olmuş, avukat olmuş, yargı olmuş. Mahkeme kumuş, karar vermiş. Biz böyle bir şeyi kabul edemeyeceğimizi söyledik. Dava açtık, mahkeme sonucu neyse onu bekleyeceğiz. Sonuna kadar da burada bekleyeceğiz. Ya canımız ya ekmeğimiz. Başka yolu yok bu işin.
Önümüz kışmış, biz orada üşürmüşüz! Yani bizi düşünüyor! Madem bizi o kadar düşünüyorsun, bizi işe al o zaman, bitir bu işi. Bizim de çoluğumuz çocuğumuz perişan bir halde. Hastane müdürü beni bütün gazetelere, TV’lere rezil ettiniz diyor. İyi de, sen de bizi işten attın. 90 günü aşkın süredir biz burada ne yapıyoruz? Çoluğumuz çocuğumuz Aç, susuz. Soruyorlar mı? Yok. Biz seni rezil etmedik. 10 gün boyunca kapına geldik, durumu anlattık. “Bu hastanede bize böyle bir kâğıt imzalatıyorlar Hocam. Etme eyleme” dedik, anlamadılar. Anlamayınca biz de sendikamıza başvurduk, sendika da geldi çadırımızı kurdu. Direnişe başladık. “Bugün de kalkmış, bizi dünyaya rezil ettin” diyorlar. E öyleyse ettim, etmeye de devam edeceğim.
Direniş sürecinizi ve size katkılarını aktarır mısınız?
Hamdi: İş yeri temsilcisiydim. Öncelikle biz sendikaya üye olmaya başladığımızda, bize baskı yapmaya başladılar. İster patron olsun, ister hastane yönetimi olsun sendika dedin mi “gıcık” kapıyor. Nitekim başhekim bunu dile getirmişti: “Siz sendikaya üye olmasaydınız, bu sorunları çözerdik.” İyi de kardeşim, bu sorun bir günlük sorun değil ki. Ben 10 senedir burada çalışıyorum. Sorunlar üst üste birikti. Yani o kadar birikti ki, o dört duvarın arkasında kalmadı. Bir anda patladı. O patlayan da biz işçileriz yani. “İşçi hakkını aramayacak, işçi sesini çıkarmayacak, tamamen bizim dediğimiz olacak” deniyor. Yani tamamen teslimiyet isteniyor. Biz sendikaya üye olmadan önce de başhekime sorunlarımızı dile getirdik. Mesai ücretlerimiz verilmiyor, izinlerimiz iptal ediliyor, bayram izinlerimiz verilmiyor, özellikle bayan arkadaşlara kötü davranılıyor. Taşeron şirketin patronu, başhekimin desteğini aldığı için kadın arkadaşlarımıza küfür bile ediyor. Düşünsenize, bir bayana küfredilir mi? Biz bunu başhekime söylediğimizde biz suçlu olduk. “Siz niye bu sorunları dile getiriyorsunuz? Başka kimse yok mu? Sendikaya üye olmasaydınız. Hep bunu Kürtler örgütledi” diyor. Kürde iş yoksa, Kürde Meclis yoksa, hukuk yoksa yapacak bir şey yok. Biz de direneceğiz.
Serkan: Patron, “bana Aleviyle, Kürtle ne işin var? Hani sen ülkücüydün?” diyor. Ben MHP kökenliyim. Benim gerçeğim bu. “Senin Hamdi’yle ne işin var? O Kürt” diyor. Ben de diyorum ki, “Hamdi Kürt olabilir. Benim eşim de Diyarbakırlı, iki tane de çocuğum var.” “Diyarbakır’dan nasıl kız aldın?” gibi abuk sabuk sorular soruyor. Konuyla alakası olmayan saçma sapan mevzular. Ben diyorum ki, “sen benim hakkımı gasp ediyorsun, sabahın altısından akşamın sekizine kadar çalıştırılmaz bir işçi. Çalıştırıyorsan da yerine ya izin vereceksin ya da para vereceksin. Ayrıca tuvaletten sabun çalınıyor, bununla bulaşıklar yıkanıyor. Tüberkülozlu hastalardan kalan yemekler doktorlara, hemşirelere, personele veriliyor.” Bunları başhekime söylüyoruz, “siz karışamayın” diyor.
Hamdi: Biz başhekimin patronu desteklemesiyle işten atıldık. Patrona, “işten atın” imzasını veren başhekimin kendisidir. Biz daha önce hastaneyi mahkemeye vermiş ve haklarımızı almıştık. Başhekim yeni ihaleyi alan şirkete, “sen bu kâğıdı işçilerin önüne koy, nasıl olsa bunlar koyun gibi imza atacaklar” dedi. Onların düşünceleri buydu. Biz imza atacaktık, onlar da kurtulacaklardı. Bizim, üç arkadaş olarak direnişe çıkacağımızı hesaplamadılar. Daha sonra çadıra geldiler ve mağduriyetinizi gidereceğiz dediler. Çünkü eylem yaparak hastane yönetimini sıkıştırdık. Sıkışınca, taşeron şirkete “bu üç işçiyi işe al” dedi. Ama şirket “ben almam” dedi. Çünkü hastane yönetimi şirketin eline koz vermiş, işçilerin önüne kâğıdı koy diyen bu yönetimdir. Şimdi hastane yönetimi firmaya söz geçiremiyor. Yaptığı hatayı, “önüme her gün onlarca dosya geliyor, bakmadan imzalıyorum” diyerek örtmeye çalışıyor.
Tüm baskılara rağmen üç aydır direnişteyiz, bu direnişi sürdüreceğiz. Onurlu bir şekilde, dimdik ayaktayız, Çünkü haklıyız, kimsenin malını yemedik, hırsızlık yapmadık, gasp etmedik.
Serkan: İşe gitmediğimiz, işimizi yapmadığımız için hakkımızda tutulmuş bir tane tutanak çıkartamazlar önümüze. 11 yılımı bir kenara koyar çıkış kâğıdına imza atarım. Biz şerefli insanlarız. Bu hastanenin morgundan 50 milyarlık eroin çıktı, açın interneti bakın. Hastane yandı, hastanenin kabloları ve kameraları çalındı, ya bu devlet nerede? Gelip kimse şunu demiyor: Ne oluyor bu hastanede? Sanki zırh var başhekimin üstünde, kimse dokunamıyor.
Hamdi:Yapılan hukuksuzluklar dört duvar arasında kalıyor, kalmaması lazım. Biz yeter dedik, bu hukuksuzluklar dört duvar arasında kalmasın istedik, sesimizi yükseltelim dedik. Bunun için üç arkadaş kendimizi feda ettik. Olsun, ama sonuçta haklıyız. Çadıra gelen ziyaretçiler ve hasta yakınları bizi tebrik ediyorlar. “Direnişinizi selamlıyoruz” diyorlar, arabadan geçenler korna çalıyor destek veriyorlar. Demek ki Türkiye’de işçiye baskı var, hukuksuzluk var ve halkta bunun bilincinde. Bu nedenle biz de direnişe devam edeceğiz. Bu konuda kararlıyız.
İçerideki işçiler, dışarıda direnişte olan arkadaşları için neler düşünüyorlar?
Baki:Arkadaşlar, direnişimizin ne kadar meşru olduğunu anlattılar. Dev Sağlık-İş’in Süreyyapaşa’da 195 üyesi var. 270 taşeron işçi var, bunların 195’i sendikamıza üye. Hastanede örgütlenmeye giriştiğimizde ciddi baskılar oldu. Biz baskılara hiçbir zaman boyun eğmedik, eğmeyeceğiz de. Bunun en iyi örneği de direnişte oluşumuzdur. İşçi arkadaşlarımızın çadıra uğramaması, destek vermemesi için baskı yapılıyor, tehdit ediliyorlar. Tabii işçiler zaman zaman korkuyorlar. Sonuçta güvencesiz ve taşeron olarak çalışıyorlar. Arkadaşlarımız engelleri aşıp yanımıza geldiğinde tutanak yazıyorlar. Devlet memuru olan SES üyeleri bile, yanımıza uğradılar diye baskı gördüler, çok ciddi bir baskı var. Ama baskılar ne kadar artarsa artsın biz mücadelemize devam edeceğiz.
Daha önce başhekimle görüştük. Başhekim yardımcısı şöyle demişti: “Bakın sizler taşeronda güvencesiz çalışıyorsunuz, sizin aldığınız üç kuruş para, açlık sınırının altında yaşıyorsunuz.” Biz de “çok iyi dedik.” O da “sizin haklarınızı korumak namus ve şerefimizidir” dedi. Şimdi ben buradan diyorum ki, “Sayın Başbakan, namus ve şeref elden gitti. Gelin kendiniz temizleyin.”
Biz diyoruz ki, Türkiye’nin her tarafı direniş alanı olacak ve taşeronluğu süpürene kadar mücadelemiz sürecek.
Açılış etkinliğimize geldiniz, sizin burada olmanızdan mutluluk duyduk. UİD-DER’in çalışmalarıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Baki:UİD-DER’in 1 Mayıs kortejini gördüm, geçen sene de görmüştüm. Dikkatlice izledim, gerçek anlamda bir işçi sınıfı disiplini var. Tek kelimeyle, başka diyecek bir şey yok.
Serkan: Ben de başarılar diliyorum, bugünkü etkinliğiniz de çok güzeldi, çok beğendim, elinize sağlık.
Hamdi: Videoda kıdem kampanyasının çalışmalarını gördüm, gerçekten de görüntüler beni heyecanlandırdı. Halktan imza toplayan UİD-DER’li arkadaşların azmini buradan selamlıyorum. İmza kampanyasını Meclis’e taşıdınız, onu da burada gördük, izledik. UİD-DER gerçekten de işçiden yana bir örgüt. UİD-DER’in mücadelesini selamlıyorum!
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- Çorum’da Yel Enerji İşçileri Sendika Düşmanlığına Karşı Direnişte
- Durak Tekstil Direnişinin 83. Gününde Dayanışma Eylemi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- İşçiler Hak Gasplarına, Baskı ve Yasaklara Boyun Eğmiyor
- Patronlar Saldırıyor, İşçiler Mücadele Ediyor
- Patronun Grev Kırıcılığına ve Jandarma Saldırısına Rağmen Lezita Grevi Sürüyor
- Durak Tekstil İşçileriyle Dayanışma Etkinliği
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Perfetti’de Baskılar da Direniş de Devam Ediyor!
- Akkuyu Nükleer Santrali Şantiyesi İşçileri İş Bıraktı
- Hakları İçin Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor
- Ücret Gasplarına, İşten Atmalara ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Gates Endüstriyel Metal Kauçuk’ta Grev Başladı
- Ekol Ofset ve Aunde Teknik’te Sendika Düşmanlığı
- Patiswiss’de Sendika Düşmanlığı Protesto Edildi
- Durak Tekstil İşçilerine UİD-DER’den Dayanışma Ziyareti
- Erciyas Grevini Ziyaret Ettik
- Esitaş İşçileri Sendikalı Olma Hakkını Mücadeleyle Kazandı
- Antep’te Düşük Ücret Dayatmasına Karşı İş Bırakma Eylemleri
Son Eklenenler
- Arjantin’de sendikaların çağrısıyla işçiler 9 Mayısta 24 saatliğine genel greve gitti. Faşist devlet başkanı Javier Milei ve hükümetine karşı yapılan genel grev çağrısına çeşitli sektörlerden işçiler karşılık verdi. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT...
- Zorlu bir yıldan geçerken işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, heyecan ve coşku içinde karşıladık. UİD-DER olarak 1 Mayıs’a işçi kentleri Lüleburgaz ve Bursa’da katıldık. Lüleburgaz’da geçirdiğimiz ilk 1 Mayıs’ımız...
- Emekli bir işçi: Bu 1 Mayıs’ta da sınıf kardeşlerimizle kol kola yürüdük. Sınıfımızın taleplerini hep birlikte haykırdık. İyi ki önümüzde bizlere yolu açan sınıfımızın mücadele örgütü UİD-DER var. Kendini, sınıfın taleplerine ve sadece sınıfın...
- Bugün 13 Mayıs 2024. Soma madenci katliamının 10. yıldönümü. 10 yıldır dinmeyen bir acı ve öfkedir Soma Türkiye işçi sınıfının kalbinde. Çünkü Soma’nın hesabı sorulmadı, çünkü Somalar devam ediyor, çünkü kapitalistlerin kâr hırsı yeni Somaların...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- Çorum’un Dodurga ilçesinde bulunan maden ocağında faaliyet gösteren ODAŞ Elektrik bünyesindeki Yel Enerji’de çalışan işçiler patronun sendika düşmanlığına karşı 9 Mayısta direnişe başladı. Yel Enerji işçileri kötü çalışma koşulları ve düşük...
- Sınıfımızın uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele örgütümüz UİD-DER, bu sene 1 Mayıs’ı işçi kentleri olan Bursa ve Lüleburgaz’da kutlama kararı aldı. Bizler de bu doğrultuda tüm hazırlıklarımızı yaparak...
- Öz İplik-İş Sendikası, Başkanlar Kurulunu, direnişteki Durak Tekstil işçileriyle dayanışmak amacıyla Bursa’da gerçekleştirdi. Kurulun ardından sendika yöneticileri direnişlerinin 83. gününde Durak Tekstil işçilerini ziyaret etti. Burada yapılan...
- 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik ve mücadele günü. Her 1 Mayıs’ta UİD-DER’li mücadeleci işçiler bir gelincik tarlasını andırır gibi dolduruyorlar meydanları. Her 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının bu çalışkan evlatları coşku dolu, disiplinli...
- Merhaba dostlar, uzun zamandan beri çalışma şartlarım nedeniyle birçok etkinliğe katılamıyordum. Yaşımın genç olmasına rağmen heyecanımı yitirmiştim. Hem yaşadığım şehirlerde etkinliklerin olmaması hem de maddi imkânsızlıklar yüzünden uzak kalmıştım...
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...