Buradasınız
11 Bin Liralık Mama Kabı ve İşçiler!
Esenyurt’tan bir emekçi
Bugün yaşadığımız ülkede ve tüm dünyada, işçi sınıfı ağır sefalet koşulları altında yaşam mücadelesi veriyor. Milyarlarca insan açlık ve yoksullukla cebelleşirken birileri de sefasını sürüyor. Özel jetleri ve tekneleriyle dünyanın bir ucundan diğer ucuna seyahat ediyorlar. Giyimleri kuşamları, koleksiyonları, hobileri yani milyon dolarlık oyuncakları oluyor. Zenginlik ve ihtişamlarını görgüsüzce gözümüzün içine sokuyorlar. Bugün o zenginliği üreten işçileri, emekçileri yok sayan ve sefalete mahkûm eden, onların alın terini çalarken zerre kadar vicdanı sızlamayan burjuvazi, evinde beslediği hayvanlara bile daha çok değer veriyor.
Dünyaca ünlü Fransız markası var; Hermes! Hani bize “porsiyonlarınızı küçültün” diye altın musluklu saraylardan akıl veren hanımefendinin 50 bin dolarlık çanta aldığı marka! Şimdi de koleksiyonuna köpekler için mama kabı ekledi. Mama kabının fiyatı 11 bin lira! Zenginlere özel koleksiyon adı altında üretilen mama kabı satışa çıkmasının ardından hızla tükenmiş. Firma, mama kabı bulamayanların üzülmemesini, ürünün yeniden stoklarda olacağını açıklamış. “Altı üstü bir tas, hepsi aynı işi görürken bu kadar para verilir mi?” diye soruyorsunuzdur kendinize. İşçi gözüyle bakarsak enayilik, aptallık diyebiliriz. Yalnız bu paraları bir mama kabına verecek zenginlikte olanlar ne enayi ne de aptal! Bizler bir şey alacağımız zaman hemen hesap yaparız; kaç gün çalışmam, kaç saat mesai yapmam gerekiyor diye… Onların böyle bir hesap yapmaya ihtiyaçları yok, çünkü gösterişli ve lüks hayatlarını bizden çaldıkları ile yaşıyorlar. Zamanla insana dair duygularını yitiriyor, her şeye farklı pencerelerden bakıyorlar, para balyası oluveriyorlar. Onlar için bir mama kabının veya bir çantanın kullanım özelliklerinin hiçbir önemi yok. Marka tutkusu, marka fetişizmi onlardaki!
Kardeşler, böyle olmamalı! Biz yoksullaştıkça onlar zenginleşiyor. Bugün açlığımızı, yoksulluğumuzu işsizliğimizi inkâr edenler, “ekonomi şaha kalkıyor” diyenler bu haksız düzenin devam etmesini isteyenlerdir. Bizim de bir sözümüz olmalı haksızlıklara, adaletsizliklere ve bizden çalınanlara. Bu sözü bir araya gelerek mücadele saflarında söylemeliyiz. Hem kendimiz hem çocuklarımız hem sevdiklerimiz için. Eğer karanlık bir tüneldeysek ve sonunda ışık varsa bizi aydınlığa çıkartacak olan örgütlü mücadelemiz olacak.
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...