Buradasınız
12 Eylül: İşçi Sınıfına Darbe
Tarih 11 Eylül 1980… Türkiye işçi sınıfı yıllardır ayakta. Ülkede adeta örgütlenme ve hak alma seferberliği var, işçiler, gençler, kadınlar mücadelenin en önünde. O gün 74 işyerinde grev var. 30 bin işçi grevde. İşçiler ücretlerinin yükseltilmesini, yaşam koşullarının düzeltilmesini istiyorlar. Haklarını söke söke alıyorlar. Kendilerini sömüren patronlardan hesap soruyorlar. Demokratik haklarının, özgürlüklerinin kısıtlanmasına karşı çıkıyorlar. Patronlar, işçileri korkutmak, geri çekilmelerini sağlamak için nicedir çeteler örgütlüyor, grevlere saldırılar düzenliyorlar. Ama işçiler yılmıyor, korkmuyor, geri adım atmıyor. Çünkü birlikteler, birlik içindeler. Mücadeleci sendikalarına, DİSK’e, Maden-İş’e güveniyorlar.
Ama sermaye sınıfı bu durumu bir türlü içine sindiremiyor, işçi sınıfının güçlü olmasını kabul edemiyor. İşçilerin gelişip büyüyen mücadelesini ezmek isteyen patronlar sınıfı, 11 Eylülde tedirgin bir bekleyiş içindeler. Aylardır hazırlandıkları uğursuz tertipleri için, askeri darbe için saatleri sayıyorlar. İşçilerin birliğini bozamadıkları için, sömürünün dozunu diledikleri gibi arttıramadıkları için, işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını geriye götürecek 24 Ocak kararlarını hayata geçiremedikleri için, bilinçli, mücadeleci işçilere ömürlük cezalar yağdıracak Devlet Güvenlik Mahkemelerini açamadıkları için ve daha pek çok şey için öfkeliler. Göreve çağırdıkları ordudan, darbeden medet umuyorlar. İşçilerden intikam almak istiyorlar!
Tarih 12 Eylül 1980… “Sağ-sol kavgasına mâni olmak, akan kanı durdurmak, kamu otoritesini tesis etmek” bahanesiyle düzenlenen askeri faşist darbeyle toplumun üzerine ağır bir karanlık çöküyor. Yönetime el koyan ordu, tüm devlet yönetimini üstleniyor ve yetkiler generallerde toplanıyor.
İki ayrı gün ve birbirinden tümüyle farklı… Şimdi faşist darbecilerin ne yaptığına ayrıntılı olarak bakalım: Meclis kapatıldı, siyasi partiler yasaklandı. Basın susturuldu, tüm demokratik haklar yok edildi. İşçiler silah zoruyla tezgâh başlarına geri gönderildi, gözaltına alındı, tutuklandı. Haklarını aramaları şiddet ve baskıyla engellendi. İşkence tezgâhları, idam sehpaları kuruldu, genç fidanlarımız idam edildi.
Darbecilerin hedefi işçi sınıfının örgütlülüğünü ezmek ve haklarını yok etmekti. Türk-İş’e ve uzlaşmacı bürokrat sendikacılara dokunmayan darbeciler DİSK’i, Maden-İş’i, sosyalist örgütleri, dernekleri kapattılar ama tek bir patron örgütüne bile dokunmadılar. Patron örgütlerinin temsilcileri darbecilere sayfa sayfa teşekkür mektupları yazdılar. İşçileri kastederek “bugüne kadar onlar güldü, şimdi gülme sırası bizde” dediler.
Sermaye sınıfı, hak arama mücadelesinden uzak duran, örgütsüz bir toplum inşa etmek istiyordu. 12 Eylül rejimi, işçilerin dayanışma ve hak arama örgütlerini ezdi. DİSK’in kapısına kilit vurdu, yönetici ve üyelerini tutukladı. İşçiler için birer okul vazifesi gören mücadeleci dernekler kapatıldı, gazete ve kitaplar yasaklandı. İsçilerin kendilerine güç ve güven duyabilecekleri örgütlenmeler yok edildi. Neticede işçiler sahipsiz kaldı, açık kalan sendikalar bürokratlara teslim oldu. Örgütsüz kalan işçi sınıfı darbenin hesabını sorup yok edilen haklarını tekrar kazanmayı başaramadı.
Üstelik 12 Eylül darbesi işçi kuşakları arasındaki aktarma kayışlarını da kopardı. Genç işçiler darbe öncesindeki işçi mücadelelerinden bihaber büyüdüler. Sorunlarının gerçek kaynağını göremez hale geldiler. İşçilerin hakları, çalışma ve yaşam koşulları her geçen gün daha da geriye gitti. Ekonomik ve sosyal yıkımın bütün faturası örgütsüz topluma, işçi sınıfına kesildi. 12 Eylül’le birlikte, işçiler için bugüne dek uzanacak olan kötü günler başlamış oldu.
Bugün sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma ve esnek çalışma yaygınlaşmışsa, düşük ücretler dört bir yanı sarmışsa bu durumun temel nedeni 12 Eylül darbesi olmuştur. İş cinayetleri her ay yüzlerce işçinin canını alıyorsa, grevler “milli güvenliği bozucu” olduğu gerekçesiyle yasaklanıyorsa, işsizlerin sayısı 7 milyonu geçmişse, hayat pahalılığı belimizi büküyorsa, ücretlerimiz eriyip gitmişse, çalışma süreleri 10-12 saati aşmışsa bunun yolunu açan 12 Eylül faşizmidir.
Fakat hiçbir zulüm düzeni, varlığını ilelebet koruyamamıştır. Emekçiler yeniden ayağa dikilip zalimlerden hesap sormayı başarmıştır. Sermaye babalarının ve darbecilerin kaçıp kurtulmaya çalıştıkları, korktukları bir kez daha başlarına gelecek. Bilinçlenen ve örgütlenen işçiler, sömürücülerden eninde sonunda hesap soracaktır.
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
- 1-0 Önde Olmak İçin Örgütlü Mücadeleye!
- 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Tekirdağ’da Eylem
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Gözaltılara Karşı Eylem
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- BES Kandırmacası ve İptal Eziyeti
- As Plastik ve Bayraklı Belediyesi İşçilerinden Eylemler
- Polonez Direnişçileri: 100 Gündür Buradayız Kazanmadan Gitmeyiz!
- 5 Kardeş Neden Öldü?
- Esir miyiz?
- Hesap Sormadıkça İş Cinayetleri Devam Edecek!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...