Buradasınız
Açgözlülüğü Açık Sözlülük Sanan Patronlar
Sancaktepe’den bir kadın işçi
Merhaba emekçi arkadaşlarım,
Ben UİD-DER’li işçi bir anneyim. Tekstil işçisiyim ve mesleğimin 27. yılındayım. 11 yaşından beri çalışıyorum. İşçiliğin getirmiş olduğu birçok zorluğu yaşadım. Pek çok haksızlıkla karşılaştım ve karşı koydum. Bu sefer karşılaştığım durum ise beni derinden sarstı, öyle ki bir gün boyunca öfkemi kontrol etmekte epey zorlandım.
İlkokula giden küçük bir çocuğum var. Sizlerin de bildiği gibi işyerlerinde ve fabrikalarda uzun çalışma saatleri nedeniyle çocuklarımızla birebir ilgilenemiyoruz. Okuldan sonra çocuğumla ilgilenebilecek, güvenebileceğim, ücretsiz ve nitelikli bir kurum olmadığı için tam gün yerine yarım gün çalışmak zorundayım. Bir süredir işsizdim ve maddi olarak zorlanıyordum. Nihayet bir gün 20 kişilik bir tekstil atölyesinde yarım gün çalışabileceğim bir iş buldum. Üstelik işleri sıkışan patron daha görüşmeye gittiğim ilk gün işe başlamamı istemişti. Hem de bütün şartlarımı kabul ederek. Atölyede sabah 8.30’dan akşam 19.00’a kadar çalışılıyordu. Benim ilk şartım öğle saatine kadar çalıştıktan sonra paydos etmekti. Benim deneyimimdeki bir işçinin tekstil sektöründe ortalama ne kadar ücret aldığını biliyordum. Yarım gün çalışacak olmama itiraz etmemesi için ortalamadan daha düşük bir ücret talep ettim. Tekstilde çalışan arkadaşlar bilirler, maaşlar işe başladıktan sonra konuşulur. Patron seni bir hafta dener, ona göre ücretini söyler. Nitekim bu sefer de öyle oldu. İşveren bir haftanın ardından ücreti konuşabileceğimizi söyledi, ben de çaresiz kabul ettim. Bir haftanın sonunda performansımı beğendiğini ve benimle çalışmak istediğini söyledi. Yarım gün çalışmama karşılık aylık ücretimin 850 lira olmasında anlaştık. Evet, 27 yıllık bir tekstil işçisiydim ve alacağım ücret ancak bu kadar olacaktı. Giderlerimi hesapladığımda ancak faturalarımı ve ekmek almamı karşılayacak bir meblağ idi bu. Ama dedim ya, yarım gün çalışmamı kabul edecek işyeri bulmak çok zordu ve patronların gözünde bu miktar bile bir lütuftu!
Bu şekilde bir ay boyunca çalıştım. Bu arada patronun acil olan işlerini bitirmiştik. Siparişini yetiştirdiği için rahatlayan patronun beni ilk işe aldığında takındığı o mütevazı halinden eser kalmamıştı. Maaş günü beni yazıhanesine çağırdı ve anlaşmış olduğumuz 850 lira yerine 800 lira vermek istedi. Anlaştığımız miktarın bu olmadığını söyleyip itiraz ettiğimde ise şunları söyledi: “Sana karşı açık sözlü ve dürüst olacağım. Bu hafta içinde Antep’ten üç Suriyeli makineci getirtiyorum. Hem de onlar tam gün çalışma karşılığında 700 lira alacaklar. Şimdi ben sana yarım gün çalışman karşılığında onlara verdiğim tam gün ücretinden daha fazla versem onlara haksızlık etmiş olmaz mıyım?” Karşımda dürüst davrandığını iddia edip ikiyüzlüce, pişkin pişkin konuşan bu adam sonunda beni bu paraya çalıştıramayacağını ve eğer çalışmaya devam edersem bugüne kadar yarım günde çıkardığım işin artık iki mislini çıkarmam gerektiğini söylediğinde artık sabrım taşmıştı. Kendisine “benim yüksek ücret aldığımı ve diğerlerine haksızlık yaptığımı söylüyorsunuz. Peki, size göre ben hak yiyorsam siz mi adaletli davranıyorsunuz? Tam gün çalıştırdığınız bir işçiye 700 lira vererek hakkını mı vermiş oluyorsunuz? Bu mu sizin hak, adalet anlayışınız?” diye çıkıştığımda “iyi de, herkes bu paraya çalıştırıyor. Bir ben miyim sanki?” diyerek pişkinliğine devam etti. Yetmedi, eğer çalışmaya devam etmek istiyorsam beni ortacı olarak 500 lira maaşla çalıştırabileceğini söyledi. Öfkem daha da artmıştı. Artık sesimi yükselterek “savaşın, yıkımın içinden kaçarak buraya sığınmalarından faydalanarak, onları köle gibi çalıştırarak hangi haktan, adaletten söz ediyorsun? O insanları, üç kuruş paraya sömürerek, mağduriyetlerini ve çaresizliklerini kullanarak, emeklerini çalarak mı kalkınacaksın?” dedim ve işten ayrıldım.
Dostlar, o gün bütün gece üzüntü ve öfkeden uyuyamadım. Yeniden işsiz kaldığım için değil, en küçüğünden en büyüğüne bütün patronların büyük bir açgözlülükle emekçilerin mağduriyetlerini kullandığını gördüğüm için uyuyamadım. Ben çocuğunu bırakabileceği bir yer olmadığı için yarım gün çalışma karşılığında düşük ücretle çalışmayı kabul etmek zorunda kalan bir emekçi kadın olarak mağdur edilirken, Suriyeli işçi kardeşlerim ise savaştan kaçıp dil bilmedikleri bu ülkede her koşulda ve bizden de düşük ücretle çalışmayı kabul etmek zorunda kalarak mağdur ediliyorlar. Bu durumda benim suçu Suriyelilere atmam işin kolayına kaçmak olurdu. Çünkü sorun onlar değil, onların bu durumunu fırsata çeviren doymak bilmez patronlardır!
Kardeşler, daha ne kadar patronlar tarafından bu şekilde sömürülmeye, hayatımızdan ve sağlığımızdan ödün vererek çalışmaya razı geleceğiz? Dünyanın neresinde olursak olalım sorunlarımız ortaktır ve ancak örgütlü bir sınıf dayanışmasıyla mücadele yürütebiliriz. Bizler emeğin ve gücün tek sahibiyiz ama ne yazık ki bu gücümüzün farkında değiliz. Artık bu gücümüzün farkına varmalı, örgütlenip sınıfımızın bir araya gelmesini ve mücadele etmesini sağlamalıyız.
Gölge
İntiharlar Artıyor
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...