Buradasınız
Adımız, Yerimiz, Sınıfımız

“Bir zaman makinesi olsa ve mesela üç yüz yıl öncesine gidebilsek bugünün dünyasından çok farklı bir dünya ile karşılaşırdık.” Böyle başlıyordu İşçi Dayanışması’nın bir önceki sayısında Emekçi Kadın köşemiz. Gelin geçmişe yolculuğumuzu sürdürelim. Mesela 2300 yıl öncesine, Antik Yunanistan’a gidelim. Yani bugünkü Yunanistan topraklarına ve Ege’nin hemen karşı kıyısına.
Hadi gelin önce soyluların gösterişli evlerine uğrayalım. Evlerin efendisi olan soylu erkekler dışarıda, diğer erkeklerle birlikteler. Kimisi bir felsefe okulunda hararetli bir tartışmanın ortasında, kimisi limanda alışverişte, kimisi şenlikte, eğlencede. Soylu kadınlarınsa bir teki bile dışarıda değil, hepsi evlerinde. Evin üst katında “gunaikos” adı verilen, kendilerine ait bir bölmede yaşıyorlar. Dışarıda olup bitenlerden habersiz, sosyal hayattan, misafirlerden yalıtık biçimde bu bölmede yaşayıp gidiyorlar. Yaşadıkları yerle öylesine özdeşleştirilmişler ki Yunancada “kadınlar” anlamına gelen “gynaikon” sözcüğü, evin o bölümünün adından geliyor. Yoksul sınıflardan kadınlar ve köle kadınlarsa nadiren dışarı çıkabiliyorlar. Ama sadece çalışmak ve efendilerine hizmet etmek için! Onları sadece ekinleri toplarken, efendilerinin temizliğini yaparken, yüklerini taşırken ya da cezalandırılırken görüyoruz. İşte 2300 yıl öncesinde Ege Denizinin iki yakasında manzara kabaca böyleydi…
Belki de şu anda o dönemde kadın olmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyor, bir an önce kendi dünyanıza, kendi zamanınıza dönmek istiyorsunuz. Pek de haksız sayılmazsınız. O dönemin evden dışarı çıkamayan, eğitim göremeyen, mirastan yararlanma, boşanma, çalışma hakkından yoksun, adı, fikri, özlemleri önemsiz kadınlarına göre çok daha fazla hakka sahip olduğumuz doğru. O dönemin sadece köle kadınlarına göre değil soylu kadınlarına göre de çok daha “özgürüz.” Hayatımız evlerimizdeki bölmelerden ibaret değil. İşçi sınıfının kadınları, emekçi kadınlar olarak yaşamın her alanındayız, üretiyoruz. Toplumun ve yasaların kabul ettiği haklarımız var. Ama bu durum yaşamımızın kolay olduğu, mutlulukla geçtiği, gerçek anlamda özgür olduğumuz, özgür hissettiğimiz anlamına gelmiyor. Demek ki daha alınacak çok yol var.
“Gynaikon” sözcüğünü belki de ilk kez duyduk. Ama aslında bu sözcükten türeyen jinekoloji, jinekolog gibi sözcükleri hepimiz biliyor, kullanıyoruz. Bu durum geçmişin izlerinin dilimizde varlığını sürdürmesinin güzel bir örneği. Peki, Antik Yunan’dan günümüze yansıyan izler sadece sözcüklerde, dilde midir? Kadının adının kadının yerinden geldiği, kadının yerininse evin dört duvarı olarak görüldüğü o günlerden bugüne cinsiyet ayrımcı, erkek-egemen toplumsal zihniyet hâlâ varlığını sürdürmüyor mu? Elbette sürdürüyor. Hatta içinde yaşadığımız kapitalist düzen geçmiş sömürücü düzenlerden devraldığı erkek-egemen zihniyeti daha da körükleyerek derinleştirmeye devam ediyor.
Kapitalist düzende kadınlar çalışma yaşamında yerlerini alıyorlar ama evin dört duvarı arasındaki tüm işleri sırtlanmak, çocuklarının bakımıyla boğuşmak zorunda bırakılıyorlar. Erkeklerle eşit iş yapsalar da eşit ücret alamıyorlar. Her alanda ayrımcılıkla yüz yüze bırakılıyorlar. Tüm dünyada toplumun en yoksul kesimlerinin ezici çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Kadına yönelik şiddet kışkırtılıyor, cezasız bırakılıyor, normalleştiriliyor. Kadın bedeni meta haline getiriliyor. Kadınlar toplumun onlara biçtiği rol ve kalıplara uymaya zorlanıyor. Bu kalıpları kırmak, nefes almak isteyen kadınlar aşağılanıyor, cezalandırılıyor.
Kapitalizmle birlikte tarih sahnesine çıkan işçi sınıfı tarihin tüm ezilen sınıflarından farklı olarak küresel bir sınıf haline geldi. Kadınıyla erkeğiyle milyarlarca insan bu sınıfın saflarında birleşti, kaderleri ortaklaştı. Sorunları, çıkarları, özlemleri bir olan emekçilerin kurtuluşu aynı yola bağlandı: Birleşmek ve kapitalizmi yıkmak! Kapitalizm bu yolu tıkamak, ayakta kalmak için işçi sınıfını bölüp parçalıyor, cinsiyet ayrımcılığını körüklüyor. İşte bu nedenle işçi sınıfının erkeklerinin çıkarları emekçi kadınların baskılanmasında değil mücadeleye katılmasındadır. Aynı nedenle emekçi kadınların öfkesinin hedefinde de işçi sınıfının erkekleri değil kapitalizm olmalıdır.
Biz işçi sınıfının kadınlarıyız. Bizim adımız emekçi kadın, yerimiz birlik, dayanışma ve mücadele safları! Biz yerimizi aldıkça işçi sınıfının mücadelesi daha da büyüyecek. Kadınıyla erkeğiyle tüm insanların eşit ve özgür olduğu, sınıfların, sömürünün, cinsiyet ayrımcılığının olmadığı bir dünya kurulacak!
Sarı Mehmet Olmak!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/