Buradasınız
Akrebe Aldanan Kurbağanın Hazin Sonu ve İşçiler
Pendik’ten bir işçi

Akrep bir nehir kenarına gelir. Yüzme bilmediği için nehrin karşısına nasıl geçeceğini düşünürken kıyıda bir kurbağa görür. Ona doğru yürür, kurbağa akrebi görünce korkudan suya atlayıp kaçmaya çalışır. Lakin akrep uyanıktır. Kendisine acındırarak kurbağaya yalvarmaya başlar: “Kurbağa kardeş; karşıya geçmem gerek. Beni sırtında taşır mısın?” Kurbağa gözleri korkuyla büyüyerek cevap verir: “Daha neler? Beni sokup öldürürsün!” Ama akrep uyanık, ağlamaklı bir sesle yalvarır: “Olur mu öyle şey kurbağa kardeş? O zaman ben de suya batar, boğulur, ölürüm.” Kurbağa biraz düşünür ve akrebin ağlamaklı sesine aldanarak kıyıya çıkıp onu sırtına alır. Sırtında akrep, suyun karşı yakasına doğru yüzmeye başlar. Yolun yarısında aniden ensesinde bir sızı hisseder. Vücudu hızla soğumaya başlar. Kolları, ayakları hissizleşir. Kurbağa suya batarken son nefesinde sorar; “hani sokmayacaktın akrep kardeş?” Akrep cevap verir; “ne yaparsın kurbağa kardeş; ben akrebim, doğam bu.” Elbette bu bir hikâye ve teşbihte hata olmaz derler. Amaç meramımızı anlaşılır kılmak.
Akrep ile kurbağanın hikâyesinde olduğu gibi içinde yaşadığımız sistemin doğasına aykırı olmasına rağmen patronların bizi düşünebileceğine, çok kazanırlarsa işçilere de çok vereceğine inanan işçiler var. Ve maalesef bu işçiler patronlar sınıfının çıkarlarını koruyan politikacılara da aldanıyorlar. Bizim mutfaklarımızda yangın varken “ekonomi şahlanıyor” diyenlerin yalan söylediğine inanmak istemiyorlar. İşçinin hakkını savunabilmek için sendikaya üye olmasını engelleyenden, grevini, direnişini yasaklayandan iyilik bekleyebiliyorlar. Patronlar sınıfı ne zaman zora girse işçilere “hepimiz aynı gemideyiz, gemi batarsa hepimiz batarız. Biz kazanacağız ki siz de kazanasınız. Fedakârlık edin” diyorlar. Hele şimdi salgını da kullanıyorlar ve haklarımıza saldırırken çok daha arsızlar. İşçileri işten çıkarıyor ve “salgın var ne yapalım” diyorlar. Ücretsiz izine gönderip bizi açlığa mahkûm ediyorlar; “çünkü sağlığımız daha önemli” diyerek sanki bizi düşünüyormuş gibi rol yapıyor, bizleri kandırmaya çalışıyorlar. Böylece işten çıkarmaya, ücretsiz izinlere, kesintilere karşı mücadele etmeyip boyun eğmemizi istiyorlar. Ne yazık ki bu konuda çoğu zaman başarılı da oluyorlar. O nedenle sınıf bilinci olmayan işçi kardeşlerimiz, bütün bu olanlara tepki vermek yerine sanki başka türlü davranmak mümkün değilmiş gibi kendilerini çaresizce patronların ya da politikacıların insafına terk ediyorlar. Hatta bazen şöyle şeyler de söylüyorlar: “Bütün dünya böyle, bizim durumumuz iyi bile, hiç olmazsa bir işimiz var.” Ya da “kader, ne yapalım, buradan yiyecek ekmeğimiz yokmuş!” diyorlar. Bu durum patronlar sınıfının cesaretini arttırıyor. Mesela geçtiğimiz günlerde bir tekstil patronu fabrikasında çalışan işçileri üye oldukları sendikadan istifa ettirerek alın terinin hesabını sormasını, haklarını söke söke almasını engelledi. Kendisine aldanıp sendikadan istifa eden işçilere de 2 bin lira SADAKA verdi.
Bizler örgütsüz olduğumuzda kendilerini güçlü hisseden patronlar sadece haklarımızı çalmakla kalmıyor bir de onurumuzla oynuyor, bunu yaparken korku bile duymuyorlar. Geçmişte işçi sınıfının örgütleri güçlüyken işçilere hakaret etmeye ya da onurlarıyla oynamaya kalkan patronlara haddini bildirmek kolaydı, çünkü birlik içindeydi. İşçilerin bilinçlenmesi, dayanışmanın güçlenmesi için çalışmalar yürütülüyordu. Bu sayede işçiler de patronların yalanlarına aldanmıyor, tehditlerine pabuç bırakmıyordu. Bizim yeniden yaratmamız gereken de işte bu örgütlülüktür. Akreple kurbağa hikâyesinde olduğu gibi, işçi sınıfıyla patronlar sınıfı doğaları gereği birbirleriyle dost olamazlar. Çünkü birinin çıkarına olan diğerinin zararınadır. Bugün adı kapitalizm olan bu sistem, işçiyi akrep-patronu sırtında taşımak zorunda bırakmaktadır.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...