Buradasınız
Alışmayalım!
Aydınlı’dan bir metal işçisi

Çalıştığım metal fabrikasında yeni ise başlamıştım. Yeni bir fabrika, yeni işçiler, yeni bir patron ve ben. Her şey yeni gibiydi; ama bir şey vardı ki sanki yeni değildi. Eski çalıştığım yerde olduğu gibi burada da hiçbir iş güvenliği önlemi alınmıyor, işçilerin canı hiçe sayılıyordu. Aslında sadece değişen simalardı. Koşullar olarak hiçbir değişim yoktu. Kendime sordum, neden?
Sonra biraz zaman geçince işçilerle konuşmaya başladım. Çalıştığımız vinçlerin her an başımıza düşme ihtimali var diyorum, alışırsın diyorlar. Hava çok soğuk, bir ısıtıcı bile yok diyorum, alışırsın diyorlar. Çayın tadı bulaşık suyu gibi diyorum, alışırsın diyorlar. Gözlük, eldiven, maske yok diyorum, alışırsın diyorlar. Yemekler berbat, aç kalıyoruz diyorum, alışırsın diyorlar. Maaşlar geç yatıyor, kirayı ödeyemiyorum, ev sahibi beni evden atacak diyorum, alışırsın diyorlar. Toz, havasız ortam... Yani anlayacağınız sorun saymakla bitmiyor ama ne hikmetse hepsine alışırsın diyorlar. İşçilerin dediğine göre yeni işbaşı yapan her işçi aynı şeyleri söylüyormuş. Daha sonra herkes gibi onlar da bu koşullara alışıyormuş. Ben alışmayacağım, alışmak istemiyorum!
Patron sistemin dayattığı kâr ve rekabet güdüsüyle sermayesini büyütmek için hiçbir güvenlik önlemi almıyor. İşçilerin canını hiçe sayıyor. Maalesef işçi arkadaşlarım da bana alışırsın diyorlar. Bu alışılacak bir şey değil. Her an iş kazası geçirme riskim olduğunu bileceğim; yapacak bir şey yok diye alışacağım. Oh ne güzel! Biz aslında alışarak patronların ekmeğine yağ sürüyoruz, farkında değil miyiz? Patronların istediği de bu değil mi? Ya bütün bunlara boyun eğip çalışacağız ya da kapıdan çıkıp gideceğiz. Onların istediği sadece bu iki seçeneği bilmemiz, içinden birini seçmemiz. Hiç üçüncü bir seçenek vermiyorlar bize. Biz de koşulların zorluğuna, kapıdaki işsizliğe bakıyor, kendimizi bu koşullarda çalışmak zorunda hissediyoruz. Evet, doğru; hayatımızı idame ettirmek için çalışmak zorundayız. Ama bu koşullarda çalışmak ve bu koşullara alışmak zorunda değiliz. Aksine bu zor koşulları görmeli, değiştirmek için çaba sarfetmeliyiz. Ben çalıştığım yerde bu koşullara alışmak istemiyorum, alışmayacağım. Bu zorlu koşulları değiştirmeye çalışacağım. Tabii doğaüstü ve sihirli yeteneklerim olmadığı için tek başıma değiştiremeyeceğim. İşçi arkadaşlarımla birlikte örgütlenerek değiştirmek için çaba sarfedeceğim. Başta da söylediğim gibi nereye gidersek gidelim, hangi fabrikada çalışırsak çalışalım karşılaştığımız sorunlar açısından pek bir şey değişmiyor. O halde bize düşen görev her nerede olursak olalım, bu koşullara alışmamak, değiştirmek için uğraşmaktır.
Büro Emekçileri İş Bıraktı
Polis İşçilere Neden Saldırıyor?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde çalışan 213 işçi 21 Mayıs sabahı greve çıktı. Kocaeli Dilovası OSB ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında eş zamanlı grev başladı.
- Karabağlar, İzmir’de ikamet ettiğim ilçedir. Mahallelerinin büyük çoğunluğunda işçi ve emekçiler yaşar. Küçük bir kesimse tuzu kuru, küçük burjuvalardan oluşur. Belediye bu zengin semtlere gösterişli hizmetler sunarken, yoksul mahalleler hep ikinci...
- Grevdeki Temel Conta işçileri 22 Mayısta fabrika önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirerek işverenin grev kırıcı uygulamalarını ve saldırgan tutumunu protesto etti. Eyleme Türk-İş’e bağlı sendikalar, KESK İzmir Şubeler Platformu, Genel-İş...
- Küçük bir işçi çocuğu. Elinde, üstünde “Kreşe Gidemediğim İçin Greve Geliyorum” yazan kartonuyla poz vermiş. Muhtemelen annesi tarafından grev yerine getirilmiş. En küçük olmanın verdiği şirinlikle bütün işçilerin göz bebeği olmuş. Kreşte...