Buradasınız
Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
İzmir’den bir UİD-DER’li

Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası olan her işçi kardeşimiz çok iyi bilir ki, asgari ücret bir bütün olarak işçi sınıfının meselesidir ve adeta ip çekme yarışına benzer. İpin bir tarafında kocaman kitlesiyle işçi sınıfı, diğer tarafındaysa bir bütün olarak sermaye sınıfı ve onun devleti vardır. İşçi sınıfı tarafı bir bütün olarak ipe asılsa, o bir avuç patronlar sınıfını ve onların işlerini gören siyasetçileri yerlere deviririz. Ayaklarımızın dibinden korkudan yuvalarından fırlayan gözleriyle bize bakarlar. Gözlerinizin önüne getirmeye çalıştığım tablonun olması için işçi sınıfı olarak tepeden tırnağa örgütlü olmamız demektir.
Bu dediğim sizlere imkânsız gibi görünebilir. Ama işçi kardeşlerim, tarihimiz ve geçmiş işçi kuşaklarının mücadeleleri bu dediklerimin mümkün olduğunun kanıtıdır. 1980 öncesinde yani faşist darbe işçi sınıfının tüm örgütlerini ve tüm haklarını kökünden kesmeden önce işçi sınıfı örgütlüydü. Bu örgütlülüğün başında mücadeleci sınıf sendikacılığını bayrak edinen Maden-İş ve DİSK vardı. İşçiler sendikalarının ve unutulmaz önderleri Kemal Türkler’in peşinden gidiyorlardı. Yani işçi de sendikası da bir bütündü… Mesela patronlara karşı uzlaşmacı bir tutum takınılmazdı. Patronlara şalter gösterilirdi ve o şalter indirilirdi. DİSK’in bu duruşu ve tutumu nedeniyle Türk-İş üyesi işçilerin gözleri ve kulakları da DİSK tarafına dönüktü. Türk-İş bürokratları ona göre davranırlardı. 1980 öncesinde asgari ücret, bugünkü gibi komik düzeyde değildi. Evet, o tarihlerde asgari ücrete çalışan işçi sayısı çok azdı. Ancak o zamanın asgari ücreti bile bir işçi ailesinin geçinebilmesine karşılık gelen bir ücretti. Bunun asıl nedeni sendikalı olarak çalışan işçilerin ve o zamanın Maden-İş’inin başını çektiği militan sınıf sendikacılığıydı. Yani kısacası sendikal ve siyasal temelde örgütlü işçiler bir bütün olarak mücadele ediyorlardı. Haliyle bir bütün olarak tüm işçilerin, yüzleri de gözleri de kulakları da örgütlü işçilere dönüktü. Ezilenler bilirlerdi ki, Maden-İş ve DİSK tüm ezilenler için de mücadele ediyor ve herkesi de bu mücadeleye çağırıyordu. İşte özetle 1980 önceki DİSK ve o zamanın işçi kuşakları böyleydiler.
Maalesef bugün sınıfımız yeterince örgütlü değil. Ne DİSK eski DİSK ne de sendikalar eskisi gibi mücadeleci bir çizgideler. Arada kalan birkaç tane mücadeleci sendikacının varlığı da yeterli gelmiyor. İşte bu yüzden her yıl oynanan tiyatro yenilendi ve asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Yani yaklaşık %30 oranında zam yapıldı. Bu oran enflasyonun çok çok altında olduğu gibi, her geçen gün daha da yoksullaştırıldığımızın açık kanıtıdır. Bu rakamın artık komik değil trajikomik olduğu çok açıktır. Ortalama bir işçi ailesi, iki kişi çalışsalar bile bu parayla geçinemez. Mecburen fazla mesailere kalmak, hatta ek işler yapmak zorundadırlar. Üstelik onca çalışmaya, eziyete rağmen ellerine geçen parayla ancak kötü evlerde oturabilir, kıt kanaat geçinebilir, insan sağlığına zararı her geçen gün daha fazla ortaya çıkan gıdalarla beslenebilir; ne yeterli sağlık ne de eğitim hizmetine ulaşabilirler.
Asgari ücret açıklanınca çevremdeki pek çok işçinin galiz küfürler salladığını duydum. Ama sadece tepedekilere veya sendikacılara küfretmek hiçbir şeyi çözmüyor. İnsanca yaşamak istiyorsak tek şansımız örgütlenmek ve mücadele etmektir. Polonez direnişçileri, MESS’e karşı greve çıkan metal işçileri bize izlenmesi gereken yolu gösteriyorlar. Patronlar sınıfının temsilcileriyle sendika bürokratları şimdilik asgari ücret tespit komisyonu denen tiyatro sahnesinde oynayadursun, ne demişler “son gülen iyi güler”.
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
- Kâğıt Üstünde Her Şey Kurallara Uygun
- TTL İşçileri: Haklarımızı Alana Kadar Mücadeleye Devam!
- Aile Hekimlerini Desteklemeli miyiz?
- İmamoğlu’nun Gözaltına Alınması Protesto Ediliyor
- İyi İnsanların İsyanı…
- Başka Bir Sağlık Sistemi Ortak Mücadeleyle Mümkün!
- Ya Sağlığımız Gidecek Ya Cebimizde Yangın Çıkacak
- Cambaza Bak Cambaza, İşçiler Yemiyor, Yutmuyor Artık
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Asgari Ücret Zammından Sonra…
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Asgari Ücret Bir Kez Daha Sefalet Ücreti Oldu
- DİSK’ten Çalışma Bakanlığı Önünde Asgari Ücret Eylemi
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- “Beklenen Enflasyon Oranı” Oyunu
- Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
- 2024 Yılı İçin Asgari Ücret Açıklandı: Biz Bu Tiyatroyu Çok İzledik!
- Başkasından Çözüm Bekleme, Derman Ellerimizde!
- Hem İşçilerin Onayını Alacak Hem de…
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- Yeni Asgari Ücret Eski Tiyatro
- Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
- DİSK’ten Açıklama: Asgari Ücret Değil Toplu Sözleşme!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
- İmamoğlu’nun Gözaltına Alınması Protesto Ediliyor
- İyi İnsanların İsyanı…
- Başka Bir Sağlık Sistemi Ortak Mücadeleyle Mümkün!
- Mesele Doktorlar Değil Sağlık Sistemi
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Asgari Ücret Zammından Sonra…
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Rakip Değiliz
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Metal Sektöründe Bir Kez Daha Grev Yasağı
- Grevlerden Direnişlere İşçilerin Mücadelesi Büyüyor
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Grev ve Direnişler Dayanışmayla Büyüyor
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- EYT’liler Emeklilik Haklarını Mücadeleyle Kazandılar
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
Son Eklenenler
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...
- Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve Güney adlı romanını okumaya başlamadan önce, kitabı okuduğunu düşündüğüm birçok mücadele arkadaşımın yorumlarını almak istedim. Biri önce dört bölümlük dizisini izlememi tavsiye etti, bir diğeri uzun bir özet gönderdi....
- 19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, başkent Londra’da hükümet binalarının bulunduğu Whitehall sokaklarına çıktı. Endonezya’da emekçiler, kabul edilen Silahlı Kuvvetler yasasını protesto etmek için sokaklara döküldü. Arjantin’de iktidara gelir gelmez...
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...
- Yeşiline sevdalandım/ Mavisine…/ Gülen gözlerinden süzülen ışıltıya/ Bir şiir/ Bir şiir yolumuzu açar belki
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Meydanlarda verdiğimiz demokrasi mücadelesini işyerlerine de taşıyoruz!” şiarıyla 28 Martta örgütlü olduğu işyerlerinde yarım gün iş bıraktı. Sabah saatlerinde işçiler işyerlerinde DİSK’in ortak...
- KESK İstanbul Şubeler Platformu, 26 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınan ve savcılık ifadesi dahi alınmadan çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek ve tüm tutukluların serbest...