Buradasınız
Asgari Ücret, Hünkârbeğendi ve Abur Cubur
İstanbul/Avcılar’dan bir kargo işçisi

Asgari ücretle yaşamaya çalışan milyonlarca işçiden biriyim. İşim gereği dinlenme molalarımı işyerinin dışında yapıyorum. Birkaç yıldır arkadaşlarla öğlen yemeklerimizi yediğimiz bir lokanta var, adı da Hünkârbeğendi. Bakmayın adına, hünkârbeğendi yapılmıyor bu lokantada. Patron itibar olsun diye koymuş herhalde. Civarın çoğu işçisi burada yemek yer. Öğlen oldu mu bir fabrika yemekhanesi gibi önünde kuyruk olur. Tepsini alır sıraya girersin. Sıra sana gelene kadar da hangi yemekten alsam diye düşünürsün. Sene başında bize verilen yemek parasıyla 4 çeşit yemeğimizi, üzerine de tatlımızı yerdik. Hünkârbeğendi yiyemesek de yemekten mutlu kalkardık. Şimdilerde ise bu lokantaya gitmiyoruz. Yanlış anlaşılmasın, yemeklerin lezzetinde bir sorun yok. Sorun bize verilen yemek parası aynı kalırken yemeklerin nerdeyse iki katı kadar pahalanmış olması.
Sadece bu lokanta değil, ücretlerimiz aynı kalırken hayat her alanda pahalılaştı. Mesela ocak ayında asgari ücretle 201 litre ayçiçeği yağı alabilirken şimdi 156 litre, 94 kilo beyaz peynir alabiliyorken şimdi 56 kilo peynir alabiliyoruz. Asgari ücret hâlâ 2825 lira ama aldığım ürünlere yüzde 50’den fazla zam gelmiş durumda! 2021’in ocak ayında asgari ücretimiz yaklaşık olarak 382 dolardı, şimdi 290 dolara kadar indi. Siz bu mektubu okuduğunuzda durumun ne olacağı ise belirsiz! O günden bugüne ücretimizden reel olarak yaklaşık 100 dolar kaybetmişiz, 950 lira yani! Bu ücretimizin yüzde 35’ler düzeyinde eridiğini gösterir.
Sarayda oturan Erdoğan ise “abartmayın, her şey çok uygun” diyor. Hatta bunu kanıtlamak için geçenlerde market alışverişi bile yaptı. Sadece abur cubura 1002 lira para harcamış! Ben artık Hünkârbeğendiden vazgeçtim, asgari ücret belirlenirken abur cubur kaleminin de eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Hünkârbeğendi lokantasından olduk ama hünkârımızın da istemeden işaret ettiği şu abur cubur meselesine bu asgari ücret döneminde kafa yoralım derim!
Biz de Umutluyuz Genç Arkadaş!
Yeni Bir Hayata Uyanmak
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...