Buradasınız
Asıl Mesele “Mangoyu Kurutun” Sözü Değil!

Geçtiğimiz haftalarda tüm işçi ve emekçileri ama en çok da emekçi kadınları öfkelendiren bir haber dolaştı sosyal medyada. Haberin fotoğrafında bir dergi sayfası ve o sayfada Emine Erdoğan’la yapılan bir röportajdan bölümler görünüyordu. O bölümlerden birinin başlığı şöyleydi: “Mangoyu kurutup saklayın.” Elbette bu “tasarruf” önerisi tüm emekçileri, vicdanı olan herkesi haklı olarak öfkelendirdi. Bunun üzerine yandaş medya hemen devreye girdi, saraylıları aklamaya girişti. O röportajın 2015’te yapıldığını, önerinin halka değil, bir mango cenneti olduğu halde çabuk çürüyen bir meyve olduğu için mango ihracatı yapamayan Afrika ülkesi Mali’nin first lady’sine yapıldığını anlatıp durdular. Ama bu açıklamalar emekçilerin öfkesini dindirmedi. Neden? Çünkü asıl mesele “mangoyu kurutun” sözü değil!
Emekçi ailelerden kadınlar koşullar uygunsa ve fırsat varsa domatesi, biberi, patlıcanı; ziyan olmasın diye elmayı, inciri, üzümü kurutur. Salça, tarhana, erişte hazırlar, konserve yapar, turşu kurar, meyve kabuklarından reçel yapar. Kimimiz unu, mayayı alır ekmeğimizi kendimiz yaparız. Kısıtlı bütçelerimizle her gün mutfakta tencereyi kaynatabilmenin başka yolu yoktur bizim için. Ama son zamanlarda gıda fiyatları öyle zamlandı ki artık bazı meyveler mango kadar uzak bize. Bu memlekette yetiştiği halde artık alamadığımız ya da taneyle, birkaç yüz gramla aldığımız meyveleri tüketemememiz, tasarruf etmek için kurutmak zorunda kalmamız zaten söz konusu bile değil. Dahası bizler elektrikten suya her şeyi idareli kullanıyoruz. Çok kez para harcamayalım diye gezmeye gitmiyor, dışarıda yemek yemeyi aklımıza bile getirmiyoruz. Yani aslında sadece boğazımızdan değil yaşamımızdan, mutluluğumuzdan, çocuklarımızın neşesinden kısıyoruz. Hâl böyleyken saraydan gelecek tasarruf önerilerine hiç mi hiç ihtiyacımız yok. Ama saraylılar, mangoyu kurutma değilse bile porsiyonlarımızı küçültme, gıda israfından kaçınma önerileri yapmaya devam ediyorlar bize. İşte öfkemizin gerçek nedeni budur!
Rakamlar onların yaşamı ile bizim yaşamımız arasındaki farkı ve bizlere yaptıkları tasarruf önerilerinin ikiyüzlülüğünü çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Bugün asgari ücret 2825 lira. Dört kişilik bir ailenin Eylül ayı açlık sınırı 3049 lira. Tek bir kişinin ise yaşam maliyeti 3709 lira. Yani ortalama işçi ücreti haline gelen asgari ücret 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını bile karşılamaya yetmiyor. Dört kişilik bir ailenin asgari ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hesaplanması gereken bu ücret, tek bir kişinin bile asgari ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor! Ama bizlere tasarruf edin, kanaat edin, şükredin diye öğütler veren sarayın günlük harcaması 8 milyonu buluyor. Yani sarayın bir günde harcadığı para 85 binden fazla asgari ücretlinin toplam yevmiyesine eşit! Durum buyken, «“mangoyu kurutun” sözü sizin için değildi» açıklamaları anlamsız!
Öte yandan her gün siyasi iktidarın ve çevresindekilerin koskoca bir ülkenin kaynaklarını nasıl da sınırsızca yağmaladıklarını, nasıl bir soygun düzeni kurduklarını açığa vuran olaylara şahit oluyoruz. Kamuya ait bina ve arazilerin kimlere tahsis edildiğini, ballı ihalelerin kimlere verildiğini, kamu kaynaklarının, işçi fonlarının kimlere aktarıldığını görüyor, duyuyoruz. Bu da yetmezmiş gibi siyasi iktidar sahiplerinin ve palazlandırdıkları şirketlerin vergi cennetlerine kaçırdıkları paraların haddi hesabı olmadığını öğreniyoruz. Mesela sarayı inşa eden Rönesans Holding’in sadece vergi cennetlerine kaçırdığı 210 milyon doların vergisi ödenmiş olsaydı, bu parayla 40 derslikli 25 okul inşa edilebilirdi. 15 bin öğrenciye yurt yapılabilirdi. 115 bin öğretmenin maaşı ödenebilirdi. Yani işçi sınıfına tasarruflu olmanın, kanaatkâr olmanın, midenin üçte birini boş bırakmanın erdemleri üzerine nutuklar atanlar sıra kendilerine gelince deveyi hamutuyla götürüyorlar!
İşçi Dayanışması’nın 161’inci sayısında Egemenlerin Kibir ve Körleşme Hastalığı başlıklı yazımızda, egemenlerin çaresi olmayan kibir hastalığıyla, Marie Antoinette sendromuyla malul olduklarını yazmıştık ve şöyle demiştik: “İşçi sınıfının ürettiği muazzam zenginlik üzerinde oturan egemenler, belirli bir andan sonra gerçeklikten koparlar. Emeğin ürünü olan muazzam zenginliği sanki kendileri yaratmış, sanki kendileri üstün varlıklarmış vehmine kapılırlar. Hareket tarzlarını bu yanılgı belirlemeye başlar.” Nitekim bugünün saraylıları işte tam da bu yanılgı ile hareket ediyorlar. Halka, halkın yaşamına ne kadar yabancılaştıklarını fark etmiyorlar. Yoksul işçi ve emekçilerin gerçeklerin farkında olmadığını zannediyorlar, büyüyen öfkeyi göremiyorlar, görmek istemiyorlar. İktidarları baki kalacak zannediyorlar. Yani onlar da açlıktan kırılan halk için “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyen Marie Antoinette’in yolundan yürüyorlar. Tarih bu yolun sonunun nereye çıkacağını defalarca gösterdi, yine gösterecek.
Çöpten Toplanan Kalemler
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
Son Eklenenler
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...