Buradasınız
Atasözleri ve Bugünümüz
Gebze’den bir petrokimya işçisi

Tutumlu olmanın önemine vurgu yapan bir atasözümüz var. “İşten artmaz, dişten artar” diye. Peki, artırabiliyor muyuz? Hadi diyelim artırdık, ne kadar artırabiliriz? Aldığımız ücret belli, asgari/temel ihtiyaçlarımız belli… Bir soruda biz soralım: Sermaye sahipleri boğazlarından geçen lokmayı, en temel ihtiyaçlarını kısarak mı sermayelerini büyütüyorlar? Yoksa biz işçileri sömürerek mi?
Evet, en temel ihtiyaçlarımızı karşılamadan yaşıyoruz. Kısıyoruz ve elimizdeki gelirle varlığımızı sürdürüyor ve hayatta kalıyoruz. Ama bu da çare olmadığı için kredi ve kredi kartlarıyla bankalara borçlanıyor, borcu borçla kapatıyoruz. Atalarımızın “birikim yapmak çok çalışarak olmaz, kenara bir şey koymak lazım” demişler… Doğru, biz çok çalışıyoruz ama kenara bir şey koyamıyoruz. Patronlar ise işçileri sömürerek kenara çok şey koyuyor, sermaye biriktiriyorlar. Demek ki biriktirmenin kaynağı çok çalışmak değil.
Gerçekten de çalışma konusunda hiçbir problemimiz ya da eksikliğimiz yok. Dünyanın bütün güzelliklerini üreten biz işçilerin emeğidir. Üretilen bütün eşyalar; evler, arabalar, giysiler, yiyecekler ve aklımıza gelebilecek tüm zenginlikler biz çalıştığımız için var. Fazla mesailerle, hafta içi, pazar günü demeden günlük on iki, on altı saati bulan sürelerle çalışıyoruz. Çalışmaktan ne kendimize, ne de sevdiklerimize zaman ayırabiliyoruz. Çok çalışıyoruz ama ay sonunu getiremiyoruz. Har vurup harman savurduğumuz için değil elbette. Ücretlerimiz sürekli eriyor. Patronlar kazanılmış haklarımıza saldırıyor, bizleri üç kuruşa mahkûm ediyorlar. Fazla mesailerle bile ailemizi geçindirecek bir ücret alamıyoruz. Çoğumuz asgari ücretle yani 2020 lira maaşla ya da biraz fazlasına çalışıyoruz. Patronlar sınıfı örgütlü olduğu, biz işçiler örgütsüz olduğumuz için ücretleri patronlar ve onların hizmetkârı hükümetler belirliyor. Diledikleri gibi, ama ne hikmetse maaşımıza gelince asgari, faturalara, vergilere ya da temel ihtiyaçlara gelince hep azami miktarda zam yapıyorlar.
Yalnız başına olduğumuzu zannettiğimiz için bu duruma karşı koyamıyoruz. Doğal olarak ne maaşımızı istediğimiz kadar artırabiliyoruz ne de masraflarımızı kısabiliyoruz. “Emeğimizin karşılığı bu değildir, bu verdiğiniz bize yetmez” diyemiyoruz. Ev sahibine “bu ay kirayı vermeyelim ya da erteleyelim” diyemiyoruz. Devlete “su faturasının, elektriğin KDV’si yüksek bu ay biraz aşağı çekelim, TRT katkı payını kaldıralım ya da faturalarımızda bu ay indirim olsun” diyemiyoruz. Ev kirası, faturalar, mutfak masrafları, giyim, okul masrafları vb. alt alta topladığımızda toplam masrafımızın aylık maaşımızı aştığı hepimizin malumudur. Mutfak, giyim ve okul masraflarından da ne kadar kısarsak kısalım, istersek o ay hiç elbise almayalım, yani neresinden bakarsak bakalım yine de masrafımızı aldığımız maaşın altına düşüremeyiz. Bizden bağımsız bir şekilde masraflarımız kazancımızdan yüksek olduğuna göre, kenara bir şey koyabilmemiz mümkün mü? Elbette değil. Nasıl mümkün olsun ki?
Çok çalışmakla olmuyor, dişten de artmıyor çünkü temel ihtiyaçlarımızı asgari düzeyde bile karşılayacak bir ücret alamıyoruz. Fakat bekleyerek de olmaz. Bizden önceki işçi babalarımız, dedelerimiz birlik olup muazzam mücadele örnekleri sergilemişler. Grevler, direnişler gerçekleştirmişler. Patronlara kafa tutup, birçok hak elde etmişler. Ücretlerini arttırmışlar, sosyal haklarını geliştirmişler. Emeklilik hakkı, sosyal sigortalar, ikramiye, grev hakkı, kıdem tazminatı, gibi birçok kazanılmış hakkı kendilerinden sonra gelen kuşaklara miras bırakmışlar. Bizler de onları örnek almalı, onlar gibi yapmalıyız. Kendimiz ve gelecek kuşaklar için tek çaremiz birleşmek ve mücadele etmektir.
Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...