Buradasınız
Bir Kıta Hareket Ediyor

Dünya genelinde milyonlarca insan hareket halinde… İşe veya okula gidip gelen yahut seyahat eden insanlardan bahsetmiyoruz. Dünyamızda yaklaşık 300 milyon göçmen var. 300 milyon! Dile kolay… Rusya’dan Japonya’ya, Meksika’dan Filipinler’e koca ülkelerin nüfusunun iki katından fazla! Sadece bu insanlardan oluşan bir ülke, dünyanın en büyük 4. ülkesi olurdu. Hatta bu ülke aynı zamanda bir kıta olsaydı, bu kıta en büyük 6. kıta düzeyine yükselirdi. Yani adeta dünya üzerinde adeta bir kıta hareket ediyor.
Venezuela, Kolombiya, Meksika, Paraguay gibi Latin Amerika ülkeleri; Afganistan, Irak, Suriye, Pakistan gibi Asya ülkeleri ve neredeyse tüm Afrika ülkelerinden milyonlar, denizden ya da karadan göç yollarına düşüyorlar. Özellikle Ortadoğu coğrafyasından çok yoğun bir göç yaşanıyor. Bir göç kanalı Latin Amerika’dan ABD’ye doğru akarken, Asya’dan Avustralya’ya ve Yeni Zelanda’ya akan bir başka kanal var. Afrika’dan ise dört ayrı kanal Avrupa’ya ve Asya’ya akıyor. Dünya adeta göç sağanağı altında! Öyle bir sağanak ki bu, ölümle koyun koyuna, tepeden tırnağa yürek sızlatıcı…
Emperyalist savaşlar, baskılar, sefalet, açlık, kuraklık, küresel iklim değişikliği, pandemi… Kapitalizm dünyayı cehenneme çevirdikçe göç trafiği yoğunlaşıyor. BM’nin son verilerine göre geçtiğimiz yılın göçmen sayısı 82 milyonu aştı. Dünya genelinde göçmen nüfusu 50 yılda 3 kat artmış durumda. Bu tablo bize ne anlatıyor? Özellikle yoğun göç veren ülkelerdeki yaşam koşullarının nasıl katlanılmaz hale geldiğini, çürümüş kapitalist sistemin insanlığın gırtlağına nasıl çöktüğünü… Tarihin gördüğü büyük göç dalgalarından biriyle birlikte, akıl almaz bir insanlık krizine şahitlik ediyoruz.
Kapitalizm, işsizliği, açlığı, sefaleti dayatıyor, savaşlar çıkarıyor. İnsana kök saldığı topraklarda yaşamayı imkânsız hale getiriyor. Son çareyi tüketince insanlar, yola revan oluyorlar. “Kalırsak ölürüz, göçersek bir umut yaşarız” diye düşünüyorlar. Bu tarih boyunca böyle oldu; insanlar, üstelik küçük gruplar halinde de değil, kavimler halinde göç ettiler.
Bu öyle bir “umut yolculuğu” ki beraberinde tarifsiz trajediler yaşanıyor. Afganistan, Pakistan ve İran’dan yola düşüp Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitme hayali kuran mültecilerin kaçakçılar tarafından günlerce aç ve susuz bir şekilde ahırlarda bekletildiği ortaya çıktı. Bir başka insanlık krizi, göçmen mezarlığına dönüşen Akdeniz’de yaşanıyor. 2014 yılından bu yana Avrupa’ya göç etmek isteyen 20 binden fazla göçmen Akdeniz’de boğularak hayatını kaybetti. Yüzbinlerce göçmen, Akdeniz ülkelerinde çadır kamplarda yaşıyor. Egemenler tarafından köpürtülen yabancı karşıtı histerinin ve beraberinde gelen lincin, kırımın kurbanı oluyor. Her yaştan ve her cinsten göçmen, sosyal haklarından mahrum şekilde düşük ücretlere çalıştırılıyor. Kız çocukları erken yaşta evlendiriliyor, ikinci eş olarak alınıp satılıyor.
Kimse durduk yere ölümü, aşağılanmayı, dövülmeyi, tecavüze uğramayı göze almaz. Kimse durduk yere ve kolayına atalarının mezarını geride bırakmaz, evini barkını, doğup büyüdüğü toprakları terk etmez. Kör bilinmezliğe doğru yolculuğa çıkmaz kimse durduk yere. Kapitalizm insanlığı ve doğayı mahvediyor. İşsizliği, açlığı, sefaleti dayatıyor, savaşlar çıkarıyor. İnsana kök saldığı topraklarda yaşamayı imkânsız hale getiriyor. Son çareyi tüketince insanlar, yola revan oluyorlar. “Kalırsak ölürüz, göçersek bir umut yaşarız” diye düşünüyorlar. Bu tarih boyunca böyle oldu; insanlar, üstelik küçük gruplar halinde de değil, kavimler halinde göç ettiler.
Bugün Türkiye’de çevremizden pek çok insanın Batı’ya gitme planları yaptığını işitmiyor muyuz? Araştırmalara göre, Türkiye’de gençlerin yüzde 62,5’i eğer imkân olursa yurtdışına yerleşip orada yaşamak istediğini belirtiyor. Araştırma AKP’ye oy veren gençlerin yaklaşık yarısının, MHP’ye oy veren gençlerin yüzde 70’e yakınının iktidar partisine oy vermiş olmalarına rağmen yurtdışında, özellikle de Batı’da, yaşamak istediğini ortaya koyuyor.
Göç küresel bir sorundur, hepimizin sorunudur ve kaynağı kapitalizmdir. Koca ülkeleri, kıtaları yaşanmaz hale getiren kapitalizmdir, yarattığı büyük çelişkiler ve sorunlardır. Yoksul, örgütsüz ve bu nedenle çaresiz emekçiler yaşama tutunmak için göç ediyorlar. Bu nedenle ne tel örgüler ne duvarlar ne sınırlar ne de yasaklar göçü engelleyebilir. İkiyüzlü egemenler bu gerçeği gizleyip göçmenleri kâh ucuz işgücü olarak, kâh milliyetçiliği kışkırtmak için kullanıyorlar. İşsizlik, yoksulluk gibi can yakıcı sorunların kaynağının kapitalizm değil göçmenler olduğuna inanmamızı istiyorlar. Oysa göçmen sorununun kaynağı da çözümü de bellidir. Kapitalizm tüm duvarlarıyla, tüm sınırlarıyla birlikte yıkılmalı, insanlar güzel ve sınırsız bir dünyayı kardeşçe paylaşmalıdır.
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...