Buradasınız
Biri “Özgürsünüz’’ mü Dedi?
Tuzla’dan bir kadın işçi

Köleliğin hüküm sürdüğü eski dönemlerde köleler karın tokluğuna çalışır, efendilerinin bin türlü zulmüne maruz kalırlarmış. Dönemin en büyük uygarlıklarından biri olan Roma’da efendiler lüks ve şaşaa içinde yaşar, saraylar, tapınaklar inşa ettirirken kölelerini ölesiye çalıştırmaktan, zincire vurmaktan geri durmazlarmış.
Kuşkusuz o dönemden bu döneme birçok şey değişti. Fakat bir şey var ki hâlâ hükmünü koruyor: İnsanın insanı sömürmesi! O zamanlar köle emeğini sömüren efendilerin yerini bugün işçi sınıfının emeğini sömüren patronlar sınıfı aldı.
Sömürenlerin zulmü hâlâ devam ediyor. Belki eskisi gibi ayaklarımızda zincirler yok ama görünmez zincirlerle bağlıyız. Sözde “özgürsün” diyorlar! Patronlar “bizimle çalışmak istemiyorsan kapı orada, özgürsün”, “yasalar karşısında herkes eşittir” diyor. Ama bu sözde adalet ve eşitlik söyleminin biz işçilerin hayatında bir karşılığı bulunmuyor. Milyarlardan oluşan biz işçiler üretiyor, gece gündüz demeden çalışıyoruz ve ürettiğimiz zenginliklere bir avuç asalak el koyuyor. Ürettiğimiz zenginliklerden biz işçilerin payına yoksulluk ve sefalet düşüyor! Bir evimiz olsun diye devasa borçların içinde debeleniyor, banka kredilerine görünmez zincirlerle mahkûm ediliyoruz. Peki, sorarım kardeşler bu özgürlük müdür? Bir ay maaş almadığımızda açlıkla sınanmak adalet midir?
Kâra dayalı, insana değer vermeyen bu sömürü düzeni ne zaman krize girse ve paçayı kurtarmak istese, çamura batan biz işçiler oluyoruz. Ekonomik krizin faturası hep biz işçilere kesiliyor. Birçok fabrikada işçi çıkarmaların olduğu, fabrikaların kapandığı, iflasın eşiğine gelindiği bir dönemden geçiyoruz.
Çalıştığım fabrika bir yıla yakın bir süredir çalışmıyor ve son üç aydır maaşlarımız ödenmiyor. Gece gündüz demeden fazla mesailerle çalıştırıldığımız fabrikada patron büyük kârlar kazandığında bizi kârına ortak etmiyorken şimdi zararına ortak ediliyoruz. “Biz bir aileyiz, aynı gemideyiz” diyenler fabrika batarken faturayı bize ödetiyor. 400’e yakın işçi evine ekmek parası götüremedi. Bayramı parasız geçirdi. Kiralarımızı ödeyemedik. Kredileri olanlar borç batağına saplandı. Eşiyle boşanma raddesine gelenler, geçim derdiyle intihara kalkışan işçi arkadaşlarımız oldu. Bir ay maaş alamadığımızda biz işçiler için hayat durdu. Birçok işçi arkadaşımız ev kirasını ödeyemediği için çocuklarıyla beraber anne babasının yanına yerleşmek zorunda kaldı. İşsizlikle, yoksullukla sınandığımız şu dönemde birçok işçi arkadaşımızın psikolojisi bozuldu, çıkışsızlık ve çaresizliğe itildi. Sermaye sınıfı zenginliğine zenginlik katarken biz işçiler bir ay maaş alamadığımızda aç kalıyoruz! Özgürlük, eşitlik bu işin neresinde! Fakir aile ziyaretlerini “fakir aile ziyareti enerji veriyor” sözleriyle gelenek haline getiren egemenler, her geçen gün o fakir ailelerin daha da fakirleşmesini, bu ailelere yenilerinin eklenmesini umursamıyor. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilere gelince kör, sağır ve dilsizi oynayabiliyorlar!
Fabrikamızda yaşadığımız bu sorun, içinde yaşadığımız bu sömürü düzeninden bağımsız değildir elbette ve bu sorunları sadece bizler yaşamıyoruz. Birçok fabrikada işten atılanlar, maaşlarını alamayan işçiler var. Yakın zamanda işsizlik yüzünden kendini yakan işçilerin görüntüleri hâlâ zihnimizde. Sadece bir ay maaş alamadığında biz işçilerin ne hale geldiğini bire bir yaşayan bir işçi olarak bu düzene öfkem büyük. Ama sadece öfkelenmek yetmiyor kardeşler. Yoksullukla süren yaşamlarımızı mücadeleyle değiştirebiliriz. Roma’da Spartaküsler nasıl zulme karşı koyup kölelik zincirlerinden kurtulduysa, biz de görünmeyen zincirlerimizden kurtulabiliriz.
Krizin Faturası İşçiye Kesiliyor!
Fotoğrafların Dili
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...