Buradasınız
Birlikte Hareket Edersek Kazanırız
Kıraç’tan bir metal işçisi

Daha önce çalışmış olduğum işyerlerinde de, şu an çalışmakta olduğum işyerinde de sürekli bir işçi sirkülasyonu yaşanıyor. Sürekli birileri işten çıkıyor, birileri işbaşı yapıyor, birileri işten çıkmanın hazırlığını yapıyor ve birileri patronların keyfi davranışlarıyla işten çıkarılıyor.
İşten kendisi çıkan arkadaşların temel beklentileri daha iyi bir iş bulabilmek oluyor genelde. Çünkü çoğu işyerinde patronlar yasaların zorunlu kıldığı koşulları bile uygulamıyorlar. Meselâ bir işçinin bir hafta boyunca çalışma süresi iş yasasına göre 45 saat olarak yasalarda yerini almasına rağmen, genelde işyerlerinde haftada 45 saati ikiye katlar duruma geliyoruz.
Diğer taraftan İş Yasasında bir işçinin alması gereken ücret en az asgari ücret olabilir diye belirtmesine rağmen, işverenler asgari ücreti ortalama ücret haline getirmiş durumdalar ve neredeyse vasıflı işçiler bile asgari ücrete çok yakın ücretler alıyorlar. Asgari ücreti belirleyen komisyonun ise biz işçilerle alâkası yok. Bu komisyon tamamen patronların ve hükümetin hâkimiyetinde ve onlar da mevcut asgari ücreti dahi çok buluyorlar. Haliyle yasalarda yer alan hakların uygulanması dahi patronların keyfine kalıyor. İşçilerin örgütsüzlüğü ve sendikaların düştükleri durum da bu gelişmelere tuz biber ekiyor.
Benzer şekilde bir işçiye işveren ya da vekili tarafından mobing yani psikolojik baskı uygulaması suç olmasına rağmen bugün yüzlerce işyerinde işçiler üzerinde sürekli bir psikolojik baskı var. En temel ihtiyacımız olan tuvalet ihtiyaçlarımızda bile patronun gözünün üzerimizde olduğu bir şekilde hissettirilir biz işçilere. Patronlar hakkını arayan işçiler değil, uysal, yalaka, bir dediğini iki etmeyen, rüyasında dahi işyerini gören işçiler ister. Yasaları öve öve göklere çıkaranlar sıra biz işçilere geldi mi yasanın y’sini bile umursamazlar. En ufak kusurumuzda önümüze yasaları koyanlar, kendi yaptıkları tonla pislikleri görmezler. Bir işçi iş kazasında yaralandığı zaman anlaşmalı hastanelerinde bu kazaları örtbas ettikleri gibi işçi ölümlerinde de alınmayan güvenlik önlemlerini değil işçinin kabahatlerini arar bulurlar. Haliyle keyiflerine göre işçi çıkarmak, keyiflerine göre zam yapmak ya da yapmamak, keyiflerine göre işçilere davranmak onlar için çok doğaldır, sanki biz işçileri satın almış gibi davranırlar. İşverenler için önemli olan insan ve insani değerler değil en kutsal şey olan sermayeleridir.
Sıra biz işçilere geldiği zaman, bir kere en önemlisi yasal haklarımızı bilmemiz gerekiyor ama bunları kullanabilmek için bile tek başına bilmek yetmemektedir. Yasal haklarımızı geliştirmek ve korumak için mutlaka işçilerin birliği yani örgütlülüğü şarttır. Örgütlü bir tepki olmadığı zamanlar patronlar, işçiler arasında gelişen çeşitli homurtuları susturmak için bazı tavizler verir ama bu tavizler geçici olduğu gibi zamanla bu homurtuları çıkaranlar da kapının önüne koyulur. Birlik lafının içi boş kalmamalı, ete kemiğe bürünmelidir. Bir örnek vermek istiyorum. Geçenlerde bir arkadaşla olan sohbetimde, arkadaş, “ben sendikalara da benzeri örgütlere de karşıyım, çünkü onlar işçileri satıyor” dedi. Ben de sordum kaç sendika, kaç işçi örgütü tanıyorsun diye. Arkadaş gevelemeye başladı. Bu durumda gösteriyor ki, biz işçiler daha kendi örgütlerimizi tanımıyoruz. Arkadaşın dediklerinde doğruluk payı olsa da bu sendikalardan uzak durmayı haklı çıkarmaz. Biz işçiler patronlar tarafından her gün kandırılmamıza rağmen, her gün satılmamıza rağmen, her ay yüzlerce işçi kardeşimizi katledenlere hâlâ umut bağlayabiliyorsak bunun tek bir sebebi vardır, o da örgütsüzlüğümüzdür. İşte UİD-DER’in her faaliyetinde dile getirdiği şey de budur, işçiler birlikte ve bilinçli bir şekilde hareket ederse kazanır.
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...