Buradasınız
Bu Adamlar Ne Yapıyor?
Gebze’den bir metal işçisi
Ben metal sektöründe çalışan bir işçiyim. Daha önce hiç grev ve direniş yaşamadım. Ama grevlere yaklaşık 1998 yılından beri tanık oluyorum. O zaman liseye gidiyordum. Minibüs ile okula giderken Gebze’de E-5 yolu üzerindeki Omtaş fabrikasının önünden geçerdik. Fabrika önünde önlükler giyinmiş, çaylarını yudumlayan, slogan atan işçileri gördüğümde “bu adamlar ne yapıyor” sorusunu sürekli kendime sorardım. Bizler 1980 askeri faşist darbesinin o baskıcı, sindirilmiş, bireysel kurtuluş hayali hücrelerine kadar işlenmiş bir dönemin çocuklarıyız. Benim babamın ise 30 yıllık işçilik hayatı var. Ama çocuklarına hiçbir zaman işçi olacaklarını söylememişti.
Ben liseyi bitirdikten sonra bir süre ıvır zıvır işlerde çalıştım. Sonra bir fabrikada çalışmaya başladım. Asgari ücretin biraz üstünde maaş alıyordum. İlk başta çok zorluk çektiğimi söylemeliyim. O yaşa kadar bizlere hiç kimse böyle bir yaşamdan bahsetmemişti. En yakınımdaki otuz yıllık işçi olan babam da dâhil. Kafamda kısa yoldan köşeyi dönme hayalleri hiç tükenmemişti. Öyle ki ben E-5 kenarında oturan işçilerin hâlâ ne yaptığını bilmiyordum.
Daha sonra işten ayrıldım ve bir dönem işsiz dolaştım. İş vardı ancak ben fabrikada çalışmaya pek sıcak bakmıyordum. Sonra devrimci fikirlerle tanıştım. Artık kafamdaki sıkıntı biraz daha artmıştı. Çünkü sınıf bilinçli arkadaşların bana anlattıkları şeyler doğruydu, fakat benim kısa yoldan köşeyi dönme hayallerimi de yıkıyorlardı. Sonra ben arkadaşlarla SEKA direnişini ziyarete İzmit’e gittim. Gerçekten bana heyecan verdi. İnsanlar eşleri, çocukları ve dostlarıyla birlikte SEKA fabrikasının kapanmaması için direnişe geçmişlerdi. O yol boyunca ettiğimiz sohbetler benim için çok faydalı geçiyordu. Sohbetlerde direnişin ne doğrultuda yapılırsa başarıya ulaşabileceği benim kafama oturmaya başlamıştı. SEKA direnişindeki o insanların coşkusu beni de çok heyecanlandırmıştı.
Bu adamlar ne yapıyor? Artık benim kafamdaki dağınık bilgiler yavaş yavaş oturmaya başlamıştı. Asıl daha sonra gittiğimiz Serna-Seral tekstil işçilerinin grevi benim bu meseleyi tam anlamıyla kavramama vesile olmuştu. İşçiler muazzam bir dayanışma içerisine girmişlerdi. Yağmurda, çamurda grev mücadelesini devam ettirdiler. Grev çadırını dağıtan devletin kolluk güçleri ile çatıştılar ve bu kararlı duruşun sonunda karşı taraf birçok şeyi kabullenmek zorunda kaldı. Artık biliyordum örgütlü olan işçi sınıfının aşamayacağı engel, ulaşamayacağı hedef yoktur.
Daha sonra işçi sınıfının tarihine baktığımda gördüm ki sayısız grev ve direnişler yaşanmış. Birçok galibiyet ve birçok mağlubiyet yaşanmış. 8 saatlik işgünü ve 1 Mayıs işçi bayramı ABD’de başlayan grev dalgaları sonucunda yükseltilen taleplerle işçi sınıfı tarafından elde edilebildi. 1917 Ekim Devrimi de Putilov fabrikasının öncülük ettiği grev mücadelelerinin peşine gelmişti. İşçi sınıfının önderlerinden Lenin’in de dediği gibi her grevin ardında devrim ejderhası yatmaktadır. Bu ejderha karşısında burjuvazi tir tir titremektedir. Bu korkunun sonucunda her grev ve direnişe kolluk güçleri ile azgınca saldırmaktadır. Sadece burjuvalar değil korkanlar. İşçi sınıfının tepesine çöreklenmiş sendika bürokratları da korkmaktadır. Sendika ağaları, grev mücadelesini yükselten işçilere “eğer başaramazsanız hepimiz için kötü olur” diyerek işçilerin mücadelesini yavaşlatan hatta gerileten bir tutum sergilemektedirler. Bunun tarihte de örnekleri var ve bugün de böyle yaşanmaktadır. Onların tek derdi var, yükselen işçi sınıfının mücadelesi karşısında kendi koltuklarını kaybetme korkusu. Çünkü bilinçlenen ve örgütlenen işçi gelir bürokrasinin oturduğu o koltukları onların altından çeker alır.
Evet, işçi sınıfının grev mücadeleleri geçmişte vardı, bugün de devam etmektedir. Son dönemlerde yaşanan grev ve direnişler bunu bize gösteriyor. Türk Telekom, Tekel, Novamed, Arçelik, Eczacıbaşı E-Kart, Yörsan, Marport vb.
Artık biliyorum o insanların ne yaptıklarını. Onlar ücretlerinin yükseltilmesi için, daha sağlıklı çalışma ve yaşam koşulları için, sendikalı olmak için mücadele veriyorlar. Onların başarıya ulaşması, onların örgütlü duruşuna ve dışarıdan alacakları desteğe bağlı. Unutmamalıyız ki grev çadırları işçilerin evleridir, gelecekleridir, okullarıdır. Bizler oralara mutlaka sahip çıkmalıyız. Çünkü bu çadırlarda işçilerin hayatı değişir. Yaşadıkları bir grev veya direniş sayesinde yanılsamalardan kurtulur, üzerindeki ölü toprağını atarak örgütlü gücüne güvenebilir ve mücadeleye atılabilir.
Unutmamız gereken diğer bir nokta da, bugün kırıntılar olarak elimizde duran kazanımlar da bu uğurda mücadele eden işçilerin bizlere bıraktığı mirastır.
Fabrika Önünde Bülten Dağıtımı
Kriz Otomotiv Sektörünü Vurmaya Başladı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Merhaba, ben Elazığ’dan Ankara’ya gelmiş genç bir işçi ve uidder.org takipçisiyim. Bir Elazığlı olarak Eti Krom AŞ işçilerinin mücadelesi karşısında duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ekonomik yıkım, işsizlik, barınma sorunu, artan siyasi baskılar, din, dil, ırk, cins ayrımcılığı, savaşlar, göç sorunu, toplumsal ilişkilerin yozlaşması, iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, yangınlar, seller… Dünyanın neresine gidersek gidelim...
- İşçi ve emekçi kardeşlerim, bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor. Daha birkaç gün öncesi çalıştığım fabrikada korkunç bir iş kazası oldu. Aynı bölümde çalıştığım bir arkadaşım ne yazık ki enjeksiyon kalıbının mapasının...
- Bu düzende tüm gerçekler baş aşağı edilip çarpıtılıyor, adeta gözümüze perde iniyor. Gerçekler bir sis perdesinin arkasına itiliyor, biz de olanı göremez hale geliyoruz. Kapitalist sistemin yarattığı sorunlara karşı durabilmemiz ancak gözümüzdeki...
- Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri...
- Elazığ/Alacakaya’da bulunan ve Yıldırımlar Holding bünyesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de çalışan maden işçilerinin 1 Temmuzda başlattığı iş bırakma eylemi şirketle yapılan anlaşma üzerine 16 Temmuzda sonlandırıldı.
- 31 Mart seçimleri sonrası onlarca belediye “tasarruf tedbirleri”, “borcumuz çok”, “işçilerin maaşını ödeyemiyoruz”, “seçim öncesi işe alınan işçiler” gibi bahanelerle işten atma saldırısına başladı. Belediye işçileri bu saldırılara boyun eğmeyerek...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve emekli örgütlerinin çağrısıyla 16 Temmuzda Ankara, İstanbul, Eskişehir, Antalya, Bursa, Diyarbakır gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok kentte eylemler yapıldı.
- İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi Merve Kınar, geçtiğimiz günlerde erkek kardeşi tarafından defalarca bıçaklanarak vahşice katledildi. Bunun üzerine 16 Temmuz Salı günü hastanenin başhekimliği...
- İran’da 1979’dan beri hüküm süren zalim molla rejimi can almaya devam ediyor. Molla rejimi son olarak 45 yaşında bir kadına, Şerife Muhammedi’ye (Sharifeh Mohammadi) idam cezası verdi. Şerife’nin 10 sene önce yasal bir sendikaya üye olması, sendikal...
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan sendikalı kadın işçileriz. Çalıştığımız işyerlerinde birbirine benzeyen birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan bir tanesi yıllık izinlerimiz. Bazı fabrikalarda işveren...
- Sokak ortasında yürürken elektrik kaçağından ölmek kaza olarak görülemez. Gencecik insanların ölmesinin nedeni kamu hizmetlerine insan, toplum odaklı değil kâr odaklı bakan, parayı insan canının önüne koyan kapitalist zihniyettir. Bu zihniyet...
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.