Buradasınız
Bundan Daha Kötüsü Olmaz Artık Dedikçe…
Gebze’den bir kadın işçi

Günün ilk saatlerinden gecenin kör karanlığına dek çalışıyoruz. Gözlerimizdeki fer sönerken elimize geçen para açlık sınırından yoksulluk sınırına terfi etmemize bile yetmiyor. Çalışma koşullarının giderek kötüleşmesiyle iş güvenliği önlemlerinin ihmal edilmesi birleşince, iş kazalarında her yıl dünya rekorunu zorluyoruz. Taşeronlaştırma illeti tüm fabrikalara yayılırken, sendikasızlaştırma, haksızlık, hukuksuzluk dört bir yanda kol geziyor.
Hakkını arayan işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanmaları engelleniyor, grevleri yasaklanıyor. Bir yandan milyonlarca işçinin sırtında işsizlik kırbacı şaklatıyor, bir yandan da işsizlik fonunu talan ediyorlar. Kölelik büroları eliyle işçileri sömürebildikleri kadar sömürüyorlar. Ancak yetmiyor onlara, ne olursa olsun durmuyorlar, doymuyorlar. Biz bundan daha kötüsü olmaz artık dedikçe, örgütsüzlüğümüzü fırsat bilen patronlar ve hükümet, çalışma hayatını bizim için cehenneme kendileri için dikensiz gül bahçesine çeviriyorlar.
Kıdem tazminatının fona devredilmesini yasalaştıracak tasarı, patronların ve hükümetin gündeminden yıllardır düşmüyor. Patronlar, yük olarak gördükleri kıdem tazminatından kurtulur kurtulmaz, istedikleri zaman istedikleri işçiyi kolayca işten atmanın yolunu döşüyorlar. Türkiye’deki mevcut yasalar ve işsizlik göz önüne alındığında, kıdem tazminatı bizim için hayati bir güvencedir. Kıdem tazminatı güvencesi, hem kolayca işten atılmamıza engel olur, hem de iş bulana kadar geçimimizi sağlamamızı ve ailemizin geleceğini korumamızı sağlar.
Patronların yük olarak gördüğü, pranga diye tabir ettiği kıdem tazminatı hakkımız, bizler için iş güvencesidir. Bundan daha kötüsü olmaz artık dedikçe olanlar ortada. Saldırılara bir yenisi daha ekleniyor, işçilerin çalışma ve yaşam koşulları giderek kötüleşiyor. Patronların bizleri kullanıp kolayca fırlatıp atmalarına izin verecek miyiz? İzin verecek miyiz iş güvencemizin elimizden alınmasına? Geleceğimizin ellerimizden çalınmasına izin verecek miyiz?
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...