Buradasınız
Dilenmez Dilenciler Olmayalım
Gebze’den bir petrokimya işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Bugün yanıma üstü başı yırtık, toz içinde kalmış yaşlı bir kadın yaklaştı. Sıcaktan bunalmış, kan ter içinde kalmış, bir elinde eski, yırtık bir çanta olan kadın, elini uzatıp para dilendi. İçim sızladı, elimdeki ekmek poşetini ona verdim, sevindi ve dua ederek uzaklaştı. Yaşlı kadın, her geçenden para istiyor. Kimi yüzüne bile bakmıyor. Kimisi de nefret dolu gözlerle bakıyor. Kimisi acıyarak birkaç kuruş uzatıyor. O uzaklaşırken, nasıl oluyor da insanlar bu hale düşüyor diye düşündüm. Dilencilerin katları yatları olduğu abartıları bir yana, olayın sosyal ve siyasal boyutunun ele alınması gerektiğinin altını çizmek isterim.
Günümüzde çöplüklerden ya da dilencilikten geçinen insanların sayısı hızla artıyor. Savaş ve kriz bunu arttıran etkenlerin başında geliyor. Dünyanın en iyi ekonomilerine sahip ülkelerde bile böyle insanları görmek mümkün. Peki, neden dilenir ki insan? Çalışmak varken neden bu “utanç dolu ve zor yaşamı” seçerler? Gerçekten de bu bir seçim midir? İçinizde çocukken büyüyünce dilenci olacağım diye hayal kuran var mı? Böyle bir şey mümkün olabilir mi?
Bu sorunun nedenlerini eşitsizliği yaratan kapitalist sistemde aramalıyız. Toplumu yoksullaştıran, toplumsal üretimin tüm zenginliğini bir avuç asalağın elinde biriktiren kâr düzeninde yani. Sorun asalak sermaye sahiplerinin bizleri sömürmesi değil sadece. Bizlerin yoksulluğu, dilenciliği, açlığı, işsizliği, hukuksuzluğu hayatın normal bir parçasıymış gibi görmemizde sorun. Bana bir şey olmaz demeyin, dilendirmenin, kuru bir ekmeğe muhtaç etmenin çeşitli biçimleri var. Bugün işçilerin haklarını bir bir tırpanlayan patronlar sınıfı, giderek bizleri dilenmez dilenci konumuna sürüklüyor. Bir mesleğe sahip olup bir işletmede çalışıyor olsak da, sürekli azaltılan haklarımız bizleri sokaklarda değilse de fabrikalarda dilenmez dilenci haline getiriyor.
Bir örnekle açıklayayım: O kadar çok işsiz var ki, artık bizleri şu hale getirdiler; işimizden olmamak için yapılan tüm haksızlıklara sessiz kalabiliyoruz. Kıdem tazminatımızın fon bahanesi altında sermayeye aktarılmak istenmesi, grev yasaklarının hükümetin gurur kaynağı olması bunun kanıtları örneğin… Egemenlerin siyasal ve ekonomik haklarımıza el koyarak bizleri sadakaya razı etmeleri kabul edilemez. İşçiler olarak başımızı kaldırma ve ürettiklerimizin bizlerden çekilip alınmasına artık dur deme zamanıdır. Ekonomik ve siyasal örgütlülüğümüzü sınıf temelinde ilerletmeliyiz. Bunun için tüm işçiler örgütlü mücadeleye katılmalıdır.
İnsanlığın Katline Ağlayan Analara
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Yaşanan depremlerin, yangınların, sellerin bir felakete veya katliama dönüşmesinin sebebi patronların kâr düzeni ve kâr hırslarıdır. Dolayısıyla bu yaşananlar sınıfsaldır. Tek tek kişilerin sorunu değil, bir bütün olarak işçi sınıfının sorunudur,...
- Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen 16 Şubatta ikinci kez gözaltına alındıktan sonra 17 Şubatta savcılık tarafından ifadesi alınmadan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Türkmen’...
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.