Buradasınız
Havale Etme Mücadele Et!
Gebze’den bir kadın işçi
İşbaşı zilinin çalmasıyla durmaksızın işler eller. Hattın bir ucundan öteki ucuna, bir makineden öteki makineye koşturup durur milyonlarca işçi. Bitmek bilmeyen sayıları yetiştirme telaşı sürer paydos ziline dek. Yoğun iş temposu yüzünden ya bir çay molasında ya da yemek arasında fark eder yanında ter akıtanı. Bazen bir kuru selamını alandır yanı başındaki. Bazense sırtındaki yükü hafifleten, sorunlarını dinleyip yüreğini ferahlatan. Çalıştıkları makineler, tezgâhlar ne kadar benzerse birbirine, yedikleri yemekler, giydikleri kıyafetler, oturdukları mahalleler de öyle benzer birbirine. Tıpkı tek başına içinden bir türlü çıkamadıkları dertleri gibi.
Derdi olmayan işçi neredeyse yoktur. Nasıl olsun ki? Kira, fatura, mutfak masrafı, çocukların eğitimi derken aldığı maaşla ay sonunu getiremez çoğu işçi. Bir ihtiyacını gidermek için diğerinden kısar. Ailelerini geçindirebilmek için fazla mesailere “gönüllü” olur. Bu yüzden ne uyumaya, dinlenmeye ne de sevdiklerinin yüzünü görmeye zamanı kalır işçilerin. Patronların dişlileri arasında çalışıp, genç yaşlarında sağlıklarını kaybederler. Borç batağından çıkmak için her gün fabrikada daha çok çalışan, bu yüzden fabrika ve ev arasında sıkışıp kalan bir hayata mahkûm olurlar. Saymakla bitmeyen sorunlar ve gittikçe artan yoksulluk işçilerin payına, durmaksızın işleyen elleriyle ürettikleri zenginlikse patronların payına düşer.
Gittikçe kötüleşen yaşam koşulları karşısında yalnız kalan işçiler, hep başkalarından kendileri için bir şeyler yapmasını beklerler. Çünkü tek tek işçiler, sorunlarını çözecek kudreti kendilerinde görmezler. Örgütsüzlük ve dağınıklık kara bulut misali işçilerin üzerine öylesine çöreklenir ki, işçiler örgütlü güçleriyle neleri değiştirebileceklerini fark edemezler. Bu nedenle düşük ücretlere, kölelik koşullarına, taşeronlaştırmaya, işten atmalara çözüm bulmayı önce başkalarından beklerler. Kadrolu çalışmaya, kıdem tazminatına, sendikalaşmaya, toplu sözleşmeye, grev hakkına yönelik saldırılara karşı mücadeleyi başkalarına havale ederler. Yoksulluğa, borç batağında yaşamaya, dizginsizce sömürüye karşı birleşmek yerine başkalarından medet umarlar.
Oysa sessiz kalıp çözümü başkalarından bekledikçe, sorumluluğu başkalarına yükledikçe hayat daha da zorlaşıyor. Çünkü hiçbir sorun kendiliğinden çözülmez. Aksine bekledikçe, harekete geçmeyi erteledikçe daha da çözümsüz hale gelir. Bir işçi hakkı olandan mahrum bırakılmışsa, söke söke hakkını alması onun en doğal hakkıdır. Yeter ki, başkalarından işçiler için bir şey yapmasını beklemeyelim. Yeter ki, bu gidişata seyirci kalmaktan vazgeçelim. Dertlerimiz ortak, kaderlerimiz bir. Kara bulutları dağıtacak olan tek şey bir araya gelmek ve örgütlenmektir. Elini taşın altına sokup mücadeleye atılanlar çoğaldıkça, bu gidişatı değiştirme gücüne muktedir olduğumuzu hep birlikte göreceğiz. Günlerimizi bugünün karanlığına, örgütsüzlüğüne değil geleceğin umuduna ayarlayalım. Unutmayalım ki, umut da cesaret de bulaşıcıdır. Gelecek, yarınlara umutla bakıp bugün mücadele edenlerin ellerinde güzelleşecek! Gelecek işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle yeşerecek!
İşyerlerimizde Kreş İstiyoruz, Kreş!
Kanada’da Otomobil İşçileri Grevde
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...