Buradasınız
Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
3 yaşındaydı Elif. Anne babası işteydi ve o küçücük çocuk, yine küçücük olan kardeşlerine emanetti. Böyle büyük bir emaneti taşıyabilecek yaşta olmayan kardeşleri onu çamaşır makinesinde buldular. Havasızlıktan ölmüştü Elif. 19 Martta gazetelerde okuduk Adana’da gerçekleşen bu kahredici olayın haberini…
Olayın duyulmasının ardından, “annesi yanında olsaydı tüm bunlar yaşanmazdı”, “bir anne nasıl olur da 3 çocuğunu evde yalnız bırakır, bu nasıl sorumsuzluk?” diyenler oldu. Annenin biri 12 öteki 6 yaşında olan diğer çocuklarına gerekli öğütleri verip vermediği sorgulandı. Fakat bir düşünelim: Bu sorgulamalar, bu düşünce biçimi, bu mantık yürütme şekli adil mi? Sorunu çözer mi? Elif’in ve onun gibi çocukların hayatını kurtarmaya yeter mi?
Elif’in, Eliflerin kaderini belirleyen annesinin “annelik vazifelerini” yerine getirip getirememesi değildir. İşçi sınıfımızın, hepimizin yaşamını derinden etkileyen, birbirleriyle derinden bağlantılı büyük sorunlardır. Mesela çocuklarımızın daha kendisi çocuk olan ablaları, abileriyle değil kendilerini koruyup kollayan, ilgilenen yetişkinlerle büyümesi gerekir. Ama tek başına anneden tüm gün boyunca çocuğun ve evinin bakımını üstlenmesi bekleniyor. Peki bir düşünelim, hem çalışmak, hem ev işlerini yapmak hem de çocuklarına bakmak zorunda kalan anneler neler yaşıyor?
Anne de olsak emekçi kadınlar olarak çoğunluğumuz günümüzün büyük bir bölümünü bir işyerinde çalışarak geçiriyoruz. Yaşamımızı devam ettirebilmek, geçinebilmek için çalışmak zorundayız ve iş saatleri çok uzun. Hayat pahalılığı ve eriyen ücretlerimiz yüzünden çok sayıda ailede yetişkinlerin yanı sıra çocuklar bile çalışmak zorunda kalıyor, anneler mesaiye kalmak zorunda bırakılıyor.
Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme izni hakkını kısacık tutuyor, yok sayıyorlar. Mahallelerde, işyerlerinde annelerin çalışırken evlatlarını bırakabilecekleri kreşler açmıyorlar. İşgününü alabildiğine uzatıyor, geçinebilmek için bizi uzun saatler mesai yapmaya zorluyorlar. Bizim çektiğimiz sıkıntıları da evlatlarımızı da zerre kadar umursamıyorlar.
Yasalara göre yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den fazla kadının çalıştığı işyerlerinde, işçilerin kreş hakkı var. Ama bu son derece sınırlı hak bile patronlar tarafından yok sayılıyor. İş görüşmelerinde, çocuğu olmayan kadınlara “çocuk sahibi olmayı düşüyor musun?” diye, çocuk sahibi kadınlara ise “çocuğuna bakacak kimsen var mı?” diye soruluyor. Devlet kurumları ise patronların bu pervasızlığına karşı caydırıcı cezai yaptırımları uygulamıyor. Kreş fiyatları el yakarken çocukların bakımının yapıldığı saatlerse son derece sınırlı tutuluyor. Eliflerin yaşamını elinden alan, Eliflerin annelerine yaşamı zehir eden nedenler işte buralarda aranmalıdır.
Tam da bu nedenle işçi ve emekçi kadınlar kreş hakkı için geçmişte büyük mücadeleler verdiler. Onları çocuklarını afyonla uyutup tüm gün çalışmaya zorlayan patronlara karşı birlik oldular. Hem daha kısa işgünü için hem de kreş hakkı için mücadele edip bu hakları kazandılar. Hiçbir talebimiz durduk yere, ortada bir ihtiyaç yokken, hiçbir hakkımız da kendiliğinden, mücadele verilmeden ortaya çıkmadı. Her işyerinde, her mahallede kreş istiyoruz çünkü gözümüz arkada kalarak çalışmak, evlat acısıyla kahrolmak istemiyoruz.
Ama sermaye sınıfı ve iktidar önceliği toplumun, işçi ve emekçilerin ihtiyaçlarına değil, patronların sermayesinin büyütülmesine veriyor. Tüm kaynakları sermaye sınıfına aktarmak için haklarımıza saldırıyor. Bu saldırıların bedelini küçücük evlatlarımız canlarıyla ödüyor. O halde sermaye sınıfının ve iktidarın saldırılarına birlikte karşı duralım, her mahalleye, her işyerine kreş talebimizi kazanmak için birlik olalım. Elif ve tüm Elifler için her işyerine, her mahalleye ücretsiz, nitelikli kreş mücadelesinin bir parçası olalım.
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
Son Eklenenler
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...