Buradasınız
İşsizlik Sigortası Ödeneğinde Kumpas
Tuzla’dan işsiz bir işçi
Kapitalist kriz nedeniyle dünyanın dört bir yanında milyonlarca işçi işsiz kaldı ve kalmaya da devam ediyor. Türkiye’de de birkaç ay içerisinde 458 bin işçi işten atıldı. Atılan bu binlerce işçi, bir yandan iş bulma ümidiyle fabrikaların yollarını aşındırıyor, bir yandan da az da olsa bir miktar para alabilmek için işsizlik sigortasına başvuruyor. İşsizlik o boyuta varmış ki, son üç aylık dönemde işsizlik ödeneği almak için başvuranların sayısı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 60 oranında artmıştır. Ancak işçilerin ücretlerinden kesilen primlerle oluşturulan bu fondan yararlanmak isteyen işsizlerin önünde ciddi kısıtlamalar ve zorluklar var.
Türkiye’de 2002 yılından itibaren uygulanmaya başlanan işsizlik sigortası, birçok ülkede genellikle işsizlik yardımı ile birlikte uygulanıyor. Ayrıca Türkiye’deki işsizlik sigortası, çalışanların tamamını kapsam içine almamıştır. Örneğin, memurlar, sözleşmeli personel, tarım işlerinde ve ev hizmetlerinde çalışanlar kapsam dışı bırakılmıştır. Kuşkusuz kapsamdaki sınırlama sadece bunlardan ibaret değil. Bir de yasanın kapsamına girmekle birlikte bu fondan yararlanamayanlar var.
Türkiye’de işsizlik ödeneğinden yaralanabilmek için öncelikle istifa etmemiş ve işten atılmayı gerektirecek bir “kusur” işlememiş olmak gerekiyor (Avrupa’da ise istifa edenler veya kendi “kusuru” sonucu işini kaybedenlere de işsizlik ödeneği bağlanıyor). Ayrıca işçiye, işten çıkartılmadan önceki 120 günü sürekli olmak üzere, son üç yıl içinde en az 600 gün süreyle işsizlik sigortası primi ödeme şartı dayatılıyor. Şu ana kadar fonda biriken toplam para 38 milyar 352 milyon TL’dir. Bu kadar paranın nasıl biriktiğini anlamak aslında o kadar zor değil. Şöyle ki; işçilerin neredeyse her altı ayda bir işten atıldığı, sigortasız çalıştırmanın ve taşeronluk sisteminin bu kadar yaygın olduğu bugünkü koşullarda bu şartların yerine getirilmesi genellikle mümkün olmamaktadır. Yüz binlerce işçi işten atılmasına rağmen işsizlik ödeneği fonuna başvurabilenlerin sayısı sadece 88 bin 592 kişidir!
Bunların yanı sıra sigortalı işsizin, “İşten Ayrılma Bildirgesini” işten ayrıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde İŞKUR’un ilgili bölümüne doğrudan başvurarak vermesi gerekiyor. Yukarıda saydığımız şartları taşıyanlardan 600 gün prim ödemiş olanlara 180 gün, 900 gün pirim ödemiş olanlara 240 gün, 1080 gün pirim ödemiş olanlara 300 gün süre ile işsizlik ödeneği ödeniyor.
Türkiye’de işçilerin işsizlik fonundan yararlanmak için belirtilen koşullara uyacak sürelerde çalışması az sayıdaki işçi için geçerlidir. Bunlar genellikle kamu kesimindeki işçiler ile özel sektördeki büyük işletmelerde çalışan işçilerdir. İşçilerin büyük çoğunluğu ise sigorta primleri tam yatmadığı için fondan yararlanma olanağından yoksun kalmaktadır. Yani bu ağır çalışma koşullarına rağmen böylesi şartların dayatılmasının nedeni, fondan mümkün olduğunca az sayıda işçinin yararlanmasını sağlamaktır.
Önemli bir başka yön ise işçiye işsizlik ödeneğinin ödendiği süre ve miktarıdır. İşsizlik ödeneğinden yararlanmaya hak kazanan işçi, asgari ücretin %80’ini alabiliyor, en fazla alabileceği miktar 532 TL’dir. İşçinin bu fondan en fazla on ay yararlanma hakkı vardır. İşçi, onuncu ayın sonundan itibaren kendi kaderine terk edilir. Ama bu on aylık sürede de birçok ayrıntı vardır. Çoğu kez bu ayrıntılar genel geçer bir şekilde ifade edilerek üstü kapatılıyor. İşçinin patronlara kaç yıl çalıştığının bir önemi yok! İşçi isterse patrona 15 yıl çalışsın, yine de işçinin son üç yılına bakıyorlar. Bu üç yılın içerisinde mazereti (ücretli-ücretsiz izin, rapor) ne olursa olsun, işçi bir gün dahi işe gitmemişse bu fondan on ay değil sekiz ay yararlanabiliyor. Yani 1080 gün kesintisiz olarak çalışmak gerekiyor. Bu şart, işçilerin önüne konmuş bir engeldir.
Buna karşın, patronlar sınıfının kolektif örgütü olan devlet, işçilerin yararlanmasını engellediği işsizlik sigortası fonunu patronlara peşkeş çekiyor. Fon, krizde olduğunu söyleyen patronlara açılmak isteniyor. Devlete başvuru yapan patronlar, işçilerin ücretlerinin yarısını fondan karşılayabilecekler. Yapılmak istenen şey, bizlerden kesilen parayı sözde ücretimizmiş gibi bize geri ödemek! Saldırılar bununla da sınırlı değildir. İşçi sınıfının genç kuşakları için emeklilik bir hayal oldu. Sosyal güvenlikte koca bir delik açıldı. İstihdam paketiyle 30 yaşından sonra işsizsin! Kıdem tazminatının kaldırılmasına ilişkin yasa tasarısı önümüze konmak üzere fırında pişiyor.
Tüm bu kazanılmış haklarımızı örgütsüz ve dağınık olduğumuz için koruyamadık. Şimdi de işsizlik sigortamıza el uzatıyorlar. Tüm kazanılmış haklar işçi sınıfının mücadelesiyle elde edilmiştir. Hem var olan haklarımızı korumak hem de daha güzel bir dünya yaratmak için işçi sınıfı (işli-işsiz) olarak, topyekûn örgütlenip mücadele etmeliyiz.
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- İşsizlik Fonu Yine Patronların Hizmetinde
- Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ)
- Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Meslek Hastalıkları Gerçeği
- Grev Kırıcılığı ve Grev Hakkı
- Kazı Bağırtmadan Yolma Meselesi: Vergi
- Patronun Keyfi Kısa Çalışma Uygulamasına Karşı Dava Açan İşçi Kazandı
- Şimdi de İstirahat Parasına Göz Diktiler!
- Kod 29 ve SGK’nın Algı Oyunları
- Kod 29 Mağduriyeti Ortadan Kalkıyor mu?
- Kölelik Düzeninin “Yeni Normali”: Uzaktan Çalışma
- Yasal Olan Meşru mudur?
- Tazminatsız İşten Atma Saldırısı: Kod 29
- Patronların Pandemi Saldırısı: Kod 29!
- Çalışma Yaşamında Orman Kanunları
- Sigorta Hakkımız Gasp Ediliyor
- Sermayenin Elindeki Kamçı: Pandemi
- Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, Kıdem Tazminatımızın Elimizden Alınmasıdır
- Sokağa Çıkma Yasaklarıyla Birlikte Telafi Çalışması Yaygınlaşıyor
- Kısa Çalışma Ödeneği ve Ücretsiz İzin Uygulaması
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...