Buradasınız
“İşçilerle Beraber Satılık Fabrika”
Sefaköy’den bir işçi
Büyük ekonomik kriz kapıda. Daha önce çalıştığım işyerleri şimdilerde bir bir ya iflas etmeye ya da başka bir yerde üretim yapmak üzere taşınmaya başladı. İşçilerin çoğu ne içeride kalan maaşlarını alabiliyor ne de tazminatlarını! Örgütsüz olan işçiler bu dönemde patronların sözlerine daha fazla aldanıyor. Zaten örgütsüzlük ve bilinçsizlik aldanmak demektir.
Daha önce çalıştığım iki fabrika kapandı, iki durumu anlatayım. Birincisi bir tencere fabrikasında geçiyor. Patron bir gün işçileri topluyor şöyle sesleniyor: “Arkadaşlar mahvolduk, batıyoruz! Bunca yıldır birlikte bir aile gibi yaşadık ama ailemiz parçalanıyor. Şimdi bu ailenin en azından geleceğe hoş bir seda bırakması için makineleri söküp satışa çıkarmamız lazım. Böylece makinelerin parasıyla sizlerin tazminatlarınızı ödemiş olurum.” Tabii işçiler gayet saf, insani duygularıyla makinelerin kamyonlara yüklenmesine yardımcı oluyor. Ne yani bu büyük ailenin babası olan patron, işçileri mi kandıracak! İşçiler makineleri güzelce kamyonlara istifliyorlar. Patron işçilerin daha fazla yorulmaması için indirme işini de başka işçilere yaptırıyor. Böylece işçiler makinelerin nereye taşındığını bilemiyor. Makineler araçlara yüklendikten sonra işçiler, patron ve müdürle tazminatlarını konuşmak üzere bir toplantı düzenliyorlar. Patron bunca yıllık ailesinin dağılmasına ahlanıp vahlanıyor ve ağlamaya başlıyor. Ailenin babası ağlayacak da ailenin birer ferdi olan işçiler durur mu? Onlar da ağlamaya başlıyor hüngür hüngür! Yetmiyor işçiler o kirli elbiseleriyle aile babalarına sarılmaya çalışıyor ama aile babası patron buna müsaade etmiyor. İşçilerini kir pas içinde gören bu şefkatli patron, “amaan çocuklar bana sarılmayın, gribim ben, size bulaşmasın” diyor. İşçiler iyice hüzünlenip çaresiz birbirlerine sarılıyorlar. O sırada kamyonlar yüklü makinelerle yavaş yavaş fabrikadan uzaklaşıyor.
Başka bir işyerinde patron bir gece ansızın makineleri kaçırıp başka bir bölgeye yatırım yapmak istiyor. Buradaki işçilerinin bir kısmı sendikalı oldukları için patron, sendikalıların sendikasızları kendilerine karşı kışkırtabileceğini düşünüyor. Bu nedenle işini gizli halletmeyi düşünüyor. Patron makineleri kaçırmaya başladığında işçiler bunu fark ediyor ve makinelerin fabrikadan çıkarılmasına engel oluyorlar. Daha sonra patron resmi iflas göstermeden fabrikayı bırakıp kaçıyor. İşçiler ve üretim yapmayan fabrika baş başa kalıyorlar. Fabrika resmi olarak iflas etmediği için işçiler halen çalışıyor gözüküyor. Bu nedenle başka iş arayamıyorlar. Son çare olarak işçiler fabrikanın önüne beyaz bir bez üzerine şöyle bir şey yazıyorlar: “İşçilerle Birlikte Satılık Fabrika”.
Öyle görünüyor ki patronlar krizin faturasını işçilere kesmek için fırsat kolluyorlar. Patronlara bu fırsatı verecek olan işçilerin bilinçsizliği ve örgütsüzlüğüdür. Bu nedenle patronların yalanlarına aldanmamak için bilinçlenmeli, örgütlenmeliyiz. Krizin faturası işçilere değil patronlara kesilmeli.
Gölge
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...