Buradasınız
Kadının Yükselişi İnsan Soyunun Yükselişidir!
İnsan diğer bütün canlılar gibi yaşamını sürdürmek için karnını doyurmaya, barınmaya, dinlenmeye ihtiyaç duyar, soyunu devam ettirir. Ama insan yaşamak için bundan çok daha fazlasına ihtiyaç duyar. Diğer bütün canlılardan farklı olarak düşünür, hayal eder, tasarlar, tasarladığını ortaya koymak ister. Edindiği bilgiler arasında bağlar kurar. Çevresini bütünsel olarak algılama, empati kurma yeteneğine sahiptir. Estetikten, güzellikten, üretmekten, sanattan, bilimden, spordan keyif alır. Ama insanın tüm bunları yapabilmesi için önce temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilmiş, geleceği için kaygılarından arınmış olması gerekir. Özgürce düşünebileceği, üretebileceği koşullara, zamana ve toplumun bir parçası olarak kendini gerçekleştirme imkânına sahip olması gerekir. İnsan, insan olabilmek için her zaman karnını doyurmaktan daha fazlasına ihtiyaç duydu, duyuyor. Ama bugün içinde yaşadığımız sömürü düzeni insanlığın büyük bölümünü açlık-tokluk sınırında tutuyor, insanlığın ilerlemesini engelliyor.
Zincirlenen, sırtında kırbaç şaklatılan kölelerin kendilerini insan gibi hissedemeyeceklerini kavramamız güç değil. Peki ya gününün çok büyük bir bölümünü çalışarak geçiren, tek düşüncesi karnını ve evlatlarını doyurabilmek, borçlarını kapatabilmek, kirasını, faturasını ödeyebilmek olan, gelecekten kaygılanan, dinlenmeye, sosyalleşmeye, sevdiklerine zaman ayıramayan, hayalleri elinden alınan işçiler? İnsanın zorunlu yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için köle gibi çalışmak zorunda olması, özgürlüğünün elinden alınması anlamına gelmez mi? Yeteneklerinin köreltilmesi, değersizleştirilmesi, aşağılanması, alçaltılması, hor görülmesi demek olmaz mı? Bu işçinin bir köleden, bir yük hayvanından farkı olur mu? Adı 1 Mayıs ve işgününün kısaltılması mücadelesiyle özdeşleşen işçi önderi Albert Parsons, işçilerin zalimce sömürülmesi, gün doğumundan gün batımına kadar çalıştırılması karşısında isyan ediyordu. Dizleri üstüne çöktürülen, alçaltılan insanlığın artık ayağa dikilmesi gerektiğini söylüyordu.
James Oppenheim ise 1911’de yazdığı “Ekmek ve Güller” şiirinde gri fabrika kuytularına, karanlık mutfaklara sıkıştırılan emekçi kadınların mücadelesini anlatıyor, “kalpler de ölür açlıktan bedenler gibi” diyordu. Bununla emekçi kadınların yalnız ekmek değil aynı zamanda özgürlük, saygı, eşitlik ve yaşamak için zaman istediğini anlatıyordu. “Kadının yükselişi insan soyunun yükselişi demektir” diyordu. Çünkü işçi sınıfının sömürüsüne dayanan, eşitsizlik, adaletsizlik, şiddet, kötülük üreten, insanı, kadını aşağılayan kapitalist sistem insana ve doğaya aykırı bir sistemdir. İnsanlığın alçaltılmasıdır. İnsanlığın ayakları üzerine dikilebilmesi, yükselmesi için kapitalizmin yıkılması gerekmektedir. Ve bunun için mücadele eden kadınlar hem kendilerini hem de insan soyunu yükseltirler.
Teknolojinin ve üretimin ulaştığı gelişkinliğe baktığımızda, yeryüzü cennetini kurabileceğimiz gerekli temel olanaklara sahip olduğumuzu görürüz. Ama tüm bu olanaklara rağmen gerçek çok başka… Mars’a araç gönderilen bir çağda açlıkla boğuşan 1 milyar insanın, işsizlikle boğuşan yüz milyonların, üzerlerine bomba yağdırılan milyonlarca insanın, şiddete uğrayan sayısız kadının varlığı kapitalizmin insanlığı nasıl da alçalttığının resmidir. Bu resmin tüm ayrıntılarında zulüm, dehşet, zorbalık var. Mesela geçtiğimiz aylarda El Salvador’da yaşananlar gibi. İşsizlik, yoksulluk, yetersiz sağlık hizmetleri ile boğuşan ülkede bu sorunları çözmek için kılını kımıldatmayan siyasi iktidar, şiddetin artması gerekçesiyle olağanüstü hâl ilan etti. Cezaevlerindeki mahkûmların yarı çıplak şekilde dizildiği ve işkenceden geçirildiği görüntüleri tüm dünyaya yaydı. Bu mahkûmlar, suç ve uyuşturucu çetelerinin üyelerinden oluşuyordu. Ancak çeteleri yaratan, işsiz, yoksul ve hedefsiz insanları suça itip uyuşturucu baronlarına mahkûm eden kapitalizmdir. Zaten alçaltıcı koşullar nedeniyle suça bulaşmış bu insanları çıplak halde dünyaya teşhir etmek onların onurlarını kırıp daha fazla insanlıktan çıkarmaktan başka işe yaramaz! Fakat kapitalist sömürü düzeninin insana verebileceği bir şey yoktur.
Yıkılması gereken kapitalist sömürü düzeni, insanlığı bir cehennem çukuruna iten canavardır. İnsanın insanlaşmasının önündeki en büyük engeldir. Ama dünya işçi sınıfı örgütlenip bu düzeni değiştirdiğinde özgürlük, kardeşlik, barış ve mutluluk dolu bir dünyanın kapıları açılacak. İşte o zaman insan gerçekten insan olabilecek!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
Son Eklenenler
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...