Buradasınız
Konveyör’de Kısa Çalışma Ödeneği
Konveyör’den bir işçi
Krizin gündemimize girmesi ile birlikte patronlar lehine birçok paket çıktı ya da yasalarda değişiklikler yapıldı. Bunlardan birisi de kısa çalışma ödeneğidir. Peki, nedir bu kısa çalışma ödeneği? Yasada geçen tabir ile “ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin tamamen ya da kısmen durdurulması halinde verilen ödenektir”.
Kısa çalışma ödeneği, yaklaşık 2 ay önce Konveyör’de de uygulanmaya başlandı. İlk olarak yaklaşık 80 kişi, 15 günden 45 güne kadar değişen sürelerle izne çıkarıldı. İkinci uygulama da Ekim ayının son haftasında karşımıza çıktı. 40 kişi kısa çalışma ödeneği kapsamında izne çıkarıldı. İzne çıkmak başlangıçta güzel bir şeymiş gibi göründü işçilerin gözüne. Çalışmadan maaşının bir kısmını devletten alabildiklerini düşünüyordu işçi arkadaşlarımız. Evet, sanki cebimize çalışmadan bir para girmiş gibi gözüküyor, ama bu paralar nereden geliyor? Bu paralar aslında bizim cebimizden çıkan paralar, her ay maaşımızdan kesilip İşsizlik Fonuna aktarılan paralar.
Farkında olmadığımız bir diğer konu ise şu: Yarın işten atıldığımız zaman işsizlik sigortasından yararlanmak isteyeceğiz. Tabii kriterlere uygun olursak yararlanabileceğiz! O zaman karşımıza bir daha çıkacak kısa çalışma ödeneği. Yani diyelim ki biz işyerinde kısa çalışma ödeneğinden yararlanıp izne çıktık ve 2 ay kısa çalışma ödeneğinden para aldık. O takdirde işsiz kaldığımız zaman işsizlik ödeneğinden alacağımız ücretin 2 aylığı kesilecek. Yani 6 aylık bir haktan yararlanabiliyorsak bu süre otomatikman 4 aya düşecek. Bu da bizim için aslında ciddi bir saldırı anlamına geliyor.
Patronlar bu süreçte birçok hakkımızı elimizden alıyorlar. Bugün belki işsiz değiliz, ama hangi koşullarda çalışıyoruz? Aldığımız ücret ne kiramıza ne faturalarımıza ne de karnımızı doyurmaya yetiyor. Hakkımız olan pek çok şey zaten elimizden alınmış durumda. Bizler birleşip örgütlenmediğimiz sürece de patronlar sınıfı bizleri daha fazla sömürecektir.
Konveyör’deki işçi arkadaşım, çalıştığımız koşullara her gün küfür ediyoruz, belki sinirlenip duruyoruz ama elimizden bir şey gelmeyeceğini düşünüyoruz. Oysa bizim gibi düşünen birçok işçi arkadaşımız var. Onları bulup birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ancak birlikte hareket eden işçiler kazanırlar.
www.uidder.org
Taşeron İşçilerin Yanlış Hesabı
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin 45. yılında Türkiye’nin çeşitli illerinde eylemler gerçekleştirildi. Yapılan eylemlerde darbe rejimi ve onun günümüzdeki etkileri protesto edildi. İstanbul’da 78’liler Girişimi öncülüğünde Taksim Kazancı Yokuşunda...
- “Bırak seni başkaları övsün” diye bir söz vardır. Bir de işçi sınıfının ve insanlığın sömürüye karşı yürüttüğü mücadeleyi tarif eden başka bir ifade vardır: “Sen sadece doğru yolda yürü. Sabırla, emekle, alın teriyle ilerle. Bir gün başkaları da...
- Metal işkolunda Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikalarıyla metal patronlarını temsil eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2025-2027 dönemini kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başladı. Bu sözleşme, 250’...
- Ankara’da bulunan Tapeten Mensucat’ta Teksif Sendikasında örgütlenen işçiler, işverenin TİS masasına oturmayı reddetmesi üzerine 4 Eylülde greve çıkmışlardı. UİD-DER üyesi işçiler olarak grevlerinin 8. gününde Tapeten işçilerini ziyaret ettik.
- Yaşadığımız topraklarda 12 Eylül 1980’de bir askeri faşist darbe gerçekleştirildi. Darbeciler ülkedeki kaosu ve kardeş kavgasını bitirmek için darbe yaptıklarını ileri sürüyorlardı. Oysa asıl amaç işçi sınıfına ve örgütlerine darbe vurmaktı.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik her geçen gün dozunu artırdığı saldırılara karşı protestolar sürüyor. 2 Eylülde CHP İstanbul il örgütüne kayyum atanmasının ardından başlayan protestolarda emekçiler rejimin baskılarına biat...
- Nepal’de hükûmetin 4 Eylülde Facebook, X (Twitter), YouTube ve benzeri 26 platformu erişime kapatma kararı, gençlerin öncülüğünde işçi ve emekçilerin de katıldığı geniş protestoları tetikledi. Ülkede artan yoksulluk ve yolsuzluk karşısında biriken...
- Trump yönetimi işçi düşmanı ekonomi politikalarını, göçmenlere karşı saldırılarını, emperyalist savaşı körüklemeyi, Siyonist İsrail devletini desteklemeyi sürdürüyor. Emperyalist savaşın baş aktörü olarak Gazze’de yapılan soykırımı açık şekilde...
- İsveç sermayeli Omsa Metal fabrikasında çalışan işçiler, 2025’in ilk aylarında Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu şubede örgütlendiler. Şirket, sendikanın yetkisine itiraz ederken toplu iş sözleşmesi sürecinde de “sıfır zam” dayatmasında...
- Tanıdık birilerinden söz ederken “bizim Ahmet”, “bizim Ayşe” deriz. Bazen tarafını anlatırken “bizim takım”, “bizim parti” deriz. Hatta bazen hangi kimlik ve inançtan olduğunu tarif ederken de biz deriz. Gelin bu konunun üzerine duralım biraz. Biz...
- Türkiye’de rejimin her türlü muhalefeti ezmek, toplumu zapturapt altına almak ve bu yolla varlığını sürdürmek amacıyla hayata geçirdiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki bu rejim, yargıyı sopası, medyayı borazanı, devlet kurumlarını...
- Aylardır maaşları, toplu sözleşmeden doğan fark alacakları ve bazı yan hakları ödenmeyen Genel-İş Sendikası üyesi İzmir Buca, Karşıyaka ve Konak Belediyesi işçileri yürüttükleri mücadeleleri büyüterek iş bırakma eylemi yaptı.
- Dede Korkut hikâyelerinin birinde Uruzlu bir çobanla, bir Peri birbirlerini severler. Ancak bu beraberlik lanetlenmiştir. Peri bir gün çobanı çağırır ve şöyle der: “Bende bir emanetin var ama bu emanet halkının başına bela olacak, bilesin.”