Buradasınız
Metroda Uyanan Romalı Köle
İstanbul’dan bir eğitim işçisi

Agora’nın kuytu bir köşesinde efendisini beklerken uykuya dalan köle Fames, 2200 yıl sonra uyanacağını nereden bilebilirdi. Hemşerileri, Alp köylülerinin birçoğu, savaş meydanlarında ölmüştü. Fames ise hamurdan anladığı için savaşa gönderilmemişti. Efendisi için paximad yani peksimet yapardı Fames. Savaşın ve kıtlığın hâkim olduğu yıllarda onun peksimetleri hem cephedeki askerlerin hem de şehirdeki ahalinin imdadına yetişmiş, efendisinin ceplerini doldurmuştu. Zenginlerin Kapitoldaki temsilcilerinin “kuru ekmek yiyorlarsa aç değillerdir” diye bahsettikleri kuru ekmek, Fames’in peksimetleriydi. Ama şimdilik şehrin zenginleri ve lüks yaşamları bir yerde dursun… Biz Agora’da uykuya dalıp İstanbul’da bir metro istasyonunda gözünü açan Fames’in başına gelenlere bakalım.
Fames uyandığında yanından geçen adamın yere attığı madeni parayı fark etti. Para yuvarlanıp “şıngggır” diye diğerlerinin yanına düşüverdi. Fames’in önünde irili ufaklı 7 adet madeni para vardı. Uyku mahmurluğunu üzerinden attığında çevresine bakınmaya başladı. Ne para daha önce gördüğü paraya benziyordu ne de etrafında gördükleri. Aşırı çalışmadan dolayı bazı günler bayılıyor ve sanrılar görüyordu. “Onlardan biridir herhalde” diye mırıldandı. Fazla hareket etmemeye karar verdi. Zaman geçtikçe telaşlanmaya başladı Fames, yok yok bura bambaşka bir yerdi! Sanki Fames gözlerini başka bir dünyaya açıvermişti.
Etrafındaki insanların parlak tenleri vardı. Gözlerine çekilen kalemden ve yanaklarındaki allardan anlaşılıyordu ki bunlar buraların zenginleriydi. Kesinlikle öyle olmalıydı, rengârenk kıyafetleri zenginliğin alametinden başka nasıl yorumlanabilirdi? Ancak neredeydi bu soylu erkeklerin kollarından aşağıya sarkan dalgalı, oyalı ve boyalı togalar? Etrafta sayısız kadın vardı ve hepsi de çok şıktı ama kendi efendisine hiç benzemiyorlardı. Bir sağa bir sola koşuşturmalarını anlayamıyordu Fames… Efendiler böyle telaşlı hareket etmezlerdi. Hizmetkârlar dururken ne diye koşturacaktı soylular? Hakikaten nerede bu soylu efendilerin hizmetkârları? Efendiler ortalıkta fink atarken köleler ortadan kaybolmuştu. Oysa olağan durumda kent pazarına bir bakış zenginlerle yoksulları ayırt etmeye yetmekteydi. O bu düşünceyle meşgulken, dağ deviren gürültüyle demirden koca bir yılan hızla gelip Fames’in önünde durdu. Soyluları içine alan demirden yılan geldiği gibi hızla uzaklaşırken Fames arkasından bakınıp düşünüyordu: “Yoksa 7 uyurlar gibi ben de başka bir zamana mı uyandım?”
Şimdi öykümüzü burada keselim ve biraz düşünelim. 2200 yıl sonra gözlerini bir metro istasyonunda açan Fames’in yaşadıklarını garipsemeyelim. Roma’da renkli ve işlemeli kıyafetler giymek zenginliğin alametiydi. Sadece küçük bir kesimin oy kullanma ve yönetimde söz hakkı vardı. Sınıflar arasındaki ayrımı bir çırpıda fark ederdik. Roma ekonomisini ayakta tutan köleler, ürettikleri zenginlikler karşılığında bir ücret almaktan bile yoksundular. İnsan bile sayılmıyor, efendileri onlara “konuşan alet” diyordu.
Fames’in dünyasını düşündüğümüzde, bizler de onun gibi şaşakalıyoruz. Sanki bambaşka bir evrenden bahsediyor gibi oluyoruz. Oysa biz de Fames de aynı dünyanın insanlarıyız. Aramızda sadece zaman farkı var. Tarih boyunca insanlık farklı üretim ilişkileri ve farklı toplumsal düzenler gördü, yaşadı. Fames’in zamanında kırmızı, mor ve yeşil gibi renkli kıyafetler zenginlik işaretiydi. Çünkü bunlar uzak diyarlardan getirilen boyalarla üretiliyordu ve bir statü göstergesiydi. Takunya ve sandalet giymek sadece soylulara özgüydü. Zaman aktı ve bugünlere geldik. Artık böyle düşünülebilir mi? Çağımızda fakirliğin göstergeleri geçmişteki gibi olabilir mi? Rengârenk kıyafetlerimiz var, çok şükür boğazımızdan geçen bir kuru ekmeğimiz de… Ama bugünün zengini ile yoksulunu ayıran emareler bunlar değil. O halde neden tokluğun göstergesi olarak boğazımızdan geçen bir kuru ekmek görülüyor? Buzdolabı gibi bugünün temel bir ihtiyacı zenginlik göstergesi olabiliyor, neden?
İnsanlık emekçiler sayesinde çok yol kat etti, zamanında aklın almayacağı zenginlikler üretti. Ancak o zamandan bugüne maalesef değişmeyen şeyler de var. Belki kollarından sarkan boyalı togaları yok ama bugün de Fames’in zamanındaki gibi haramiler kol geziyor. Bugünün kapitalistleri de işçileri sömürüyor. Bu adaletsizlik ve hırsızlık görülmesin diye de türlü yalanlarla bizleri kandırmaya çalışıyorlar. Yoksulu zengin, eğriyi düzgün, yanlışı doğru gösteren egemenlerin yalanlarına kanmayalım!
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...
- Yozgat Sorgun’da, 71 yaşındaki Selami Şimşek dede, çalıştığı inşaatın 6. katından düşerek yaşamını yitirdi. Akla ilk şu soru geliyor: “71 yaşındaki bir dedenin evinde torununu sevmek yerine, ne işi var inşaatın 6. katında?”
- Umutlarım, hayallerim, sevdalarım Sığmıyor ceketimin cebine Bunca zamandır ket vurulmuş umutlarıma Bunca zamandır kafeste tutulmuş ruhum, nefesim, aklım Sığar mı bu düzene gencim, yaşlım
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası taban maaş talebi, iş güvencesi ve özlük hakları için yıllardır yürüttükleri mücadelenin devamı olarak 25 Haziranda İstanbul Kadıköy’de bulunan sendika genel merkezi önünden Ankara’ya Milli Eğitim Bakanlığına...
- 24 Haziranda Demir Yol-İş, Yol-İş, Türkiye Sağlık-İş, TES-İş, Koop-İş, Tez Koop-İş, Türkiye Sağlık-İş, Genel Maden-İş, Türk Harb-İş, Şeker-İş sendikalarına üye işçiler İstanbul’dan Adana’ya, İzmir’den Hakkâri’ye il ve bölge temsilciliklerinin olduğu...
- Aile hekimliği sisteminde Kasım 2024 tarihi itibariyle yürürlüğe giren “Eziyet Yönetmeliği”nin insan ve toplum sağlığını riske atacak bir diğer uygulaması da geçici koruma statüsündeki mültecilerin ve göçmenlerin aile hekimliklerindeki kayıtlarının...
- İsrail devletinin 13 Haziranda İran’a saldırmasıyla birlikte emperyalist savaşın alevleri, hızla yayılmaya devam ediyor. Bu savaşın arkasındaki güç olan ABD, 22 Haziranda İran’daki üç nükleer tesisi bombalayarak yangını daha da büyüttü. Emperyalist...
- İtalya’da SI Cobas, USB, FISI ve FLAI gibi sendikaların silahlanmaya ve savaşa karşı seferberlik çağrısına kulak veren on binlerce işçi greve gitti. 20 Haziranda “Silahları bırak, maaşları arttır!” sloganıyla taşımacılık ve ulaşım başta olmak üzere...
- Binaların, konutların, otomobillerin, mobilyaların rengârenk boyalarının üretildiği DYO Boya’da işçiler, 22 Mayıstan bu yana grevde. İzmir ve Kocaeli’deki DYO Boya işçileri, enflasyon ve vergiler karşısında eriyen ücretlerinin arttırılmasını istiyor...
- İzmir Belediyesinde çalışan yaklaşık 23 bin işçinin 29 Mayısta başlayan ve 7 gün süren grevi yoğun bir kara propagandaya maruz kaldı. Belediye işçileri aşağılandı, tembel olmakla, çok yüksek ücret istemekle, hatta “vatan haini” olmakla suçlandı....
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55’inci yılında; TPI Kompozit grevinin 36’ıncı, DYO grevinin 26’ıncı gününde anlamlı bir yürüyüş gerçekleşti. Çiğli Sanayi Sitesi içinden başlayıp İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesine kadar süren yürüyüşte iki...
- 12 Haziran, 2002’den bu yana “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” olarak kabul ediliyor. Ancak bugün çocuk işçi sayısı, 1800’lü yıllardaki gibi vahşi kapitalizmin pençesinde büyüyor. İşçi çocukları kölece koşullarda çalıştırılıyor, iş...