Buradasınız
Nasıl Bir Sınavdan Geçiyoruz
Gebze’den bir petrokimya işçisi
İşçiler olarak zor günlerden geçiyoruz. Aldığımız ücret borçsuz harçsız geçinmemize, ay sonunu getirmemize yetmiyor. Her gün temel tüketim maddelerine zam geldiğini görüyoruz. Doğalgaz, elektrik, su ve iletişim faturalarımıza zam üstüne zam geldi. Bazen kendime şöyle soruyorum; bu düzen böyle nereye kadar gider? Bu sorunun cevabını maalesef tek başıma bulamıyorum!
Uzun yıllardır fabrikalarda çalışan bir işçiyim, yaklaşık 23 yıldır çalışıyorum. Ne elde bir şey var ne de avuçta, yıllardır çalışıyoruz ve o ayı kurtarmak için hayat mücadelesi veriyoruz. Karın tokluğuna çalışıyoruz desek abartmış olmayız. Bir işçi olarak saklayacak bir şeyim yok ki, her şey apaçık ortada. Aldığımız maaş da ortada o maaşla ay sonunu nasıl getirmeye çalıştığımızda ortada. Eskiler hep söylerdi “borç yiğidin kamçısıdır” diye. Vallahi bu düzenin kırbacı bizde ne yiğitlik bıraktı ne de kırbacı üzerimizden eksik etti. Bizlere verdikleri üç kuruşla hem hayatımızı devam ettirmemizi hem bu sömürü düzeninin ayakta kalmasını hem de bu olup bitene ses çıkarmamamızı istiyorlar.
Geçenlerde, fabrikada mola saatinde arkadaşlarla içinde bulunduğumuz bu düzen üzerine sohbet ettik. “Bıktım artık! Hep aynı şeyleri yapıyoruz, işle ev arasında mekik dokuyoruz. Başka hiçbir şey yapmamıza fırsat vermiyorlar, fırsat verseler de para vermiyorlar, bu nasıl bir hayat?” dedim. Başka bir işçi arkadaş, “kardeşim, akşam eve giderken hanımın söylediği eksikleri almak için markete uğradığımda moralim hepten sıfır oluyor, bu nedir ya, aldığım yevmiye günlük giderimize bile yetmiyor. Valla yetiştiremedim, ihtiyaç kredisi çektim. İnşallah ödeyebiliriz” dedi. Genç ve bekâr bir işçi, “ben de bu düzenden hiç memnun değilim. İşin gerçeği geleceğimden bile şüphe duyuyorum. Aldığım maaş kendi ihtiyaçlarıma yetmiyor, nasıl aile kurup bakacağım diye düşünüyorum. Bu düzenin değişmesi lazım, en çok da gençlerden korkuyorlar. Tam anlamıyla ifade edemiyorum ama içimde umut da var, ama bilmiyorum” diye anlattı hissettiklerini. Emekliliği yakın bir ablamız, “yıllardır çalışıyorum, çok şükür emekliliğime az kaldı. Ama her geçen gün hayat kötüye gidiyor. Benim de iki çocuğum var, çalışıyorlar. Onların geleceğinden korkuyorum. Güvenilmez bir dünya haline geldi. Ama şuna inanıyorum birileri çıkacak, buna dur diyecek” dedi. Orta yaşlarda, evli ve bir çocuğu olan bir arkadaş, “konuşuyorsunuz ama boş konuşuyorsunuz, hayat gayet iyi. Kafayı çalıştıran yolunu buluyor. Ben de dışarda ufak ufak işler yapıyorum. Çorap, atlet, don satıyorum, yolumu buluyorum. Önemli olan hayata nasıl baktığındır. İki dakika yanınıza oturduk, moralimi bozdunuz” diyerek yanımızdan ayrıldı.
Sohbetin sonuna doğru bizi dinleyen ama hiç konuşmayan bir arkadaş söze girdi: “Arkadaşlar ben tükendim, artık dayanamıyorum, borç batağı içindeyim. Maaşım hacizde, eşimle ayrılma noktasına geldik, kendimi öldürmeyi bile düşündüğüm zamanlar oldu. Düzeni konuşuyordunuz ya, işte bu düzen hepsini benim üzerimde denedi. Bir adam bunlara nasıl dayanır? Bu düzenin Allah belasını versin” dedi, duygulandı ve ağlamaklı oldu. Hepimiz o anda donduk kaldık. Sohbete denk gelenlerin bazılarının gözlerinde “acaba ne hatalar yaptı da bu kadar borcun altına girdi” düşüncesini okudum. Ama işin aslını sonradan öğrendik. Bu işçi arkadaşın annesinin bazı sağlık sorunları olmuş, o zaman annesini kurtarmak için çok ciddi paralar harcamak zorunda kalmış. Bir de küçük esnafmış, bu pandemi sürecinde işyeri batmış. Anlayacağımız borç yükünün altına girmiş ve ödeyememiş, şu an bizle beraber fabrikada çalışıyor.
İşçilerin milyonlarcası böyle. Daha kötülerini de duyuyoruz. Gazetelerden intihar edenlerin haberlerini duyuyoruz. Bu adaletsiz, vicdansız, kahpe düzen insanlara ancak açlık, yoksulluk ve çaresizlik veriyor. Bu düzende insanlar NEFES alamıyor. Başta “bu sorunun cevabını tek başıma bulamıyorum” demiştim. Demek ki bu soru tek başına çözülecek bir soru değilmiş! Bu sorunu yaşayan milyarlar olarak bizim de sıramız elbet gelecek. O zaman söyleyeceklerimizin yanında yapacaklarımız da olacak!
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...