Buradasınız
Ne Yapsak GE-Çİ-NE-Mİ-YO-RUZ!
Ankara’dan bir grup emekçi kadın
Son günlerde kiminle konuşsak eninde sonunda konu geçinememeye geliyor. Bizler de farklı sektörlerden emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve nasıl geçindiğimizi daha doğrusu geçinemediğimizi konuştuk.
Kış ayları geldi. En büyük sorunlarımızdan biri doğalgaz faturası oldu. Birileri sürekli sözde müjdeler verip doğalgaz bulduk diyor ama bulduklarının ne olduğu, bulup bulamadıkları bir yana bizim bu masallarla oyalanacak halimiz kalmadı. Yakmasak olmuyor, yaksak gelen faturalar cebimizi yakıyor. Ama Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı akıllara zarar bir çözüm bulmuş bile. Sıcacık olduğuna adımız gibi emin olduğumuz evinden çıkmış, en az evi kadar sıcak makamına kurulmuş, oradan bize “Evi daha az ısıtın” diyor. Emekçiler için daha azı mı var sormadan edemiyoruz. Aldığımız ücretlerin yarısı faturalara gidiyor. Kombiyi hep düşük ayarda yakmak zorunda kalıyoruz zaten çünkü aldığımız ücretler yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamıyor.
Sahi ya ne yiyoruz, nasıl geçiniyoruz diye soruyoruz birbirimize. “Eskiden en azından elma alabiliyorduk mesela. Şimdi meyve girmiyor evlerimize” diyor işsiz bir arkadaşımız. “Geçen sene iki arkadaş birleştik 50 kilo domates aldık, kışlık menemen yaptık. Bu yıl hiç fiyatlar düşmedi, 30 kilo alabildik ancak” diyor başka bir emekçi kadın. “Market pahalı olurdu pazara giderdik. Şimdi pazar da ucuz değil” diye ekliyor bir başkası. Laf dönüp dolaşıyor İşçi Dayanışması gazetemizin 163. sayısında emekçi kadın köşesinde işlenmiş olan Emine Erdoğan’ın kurutulmuş mango sözüne geliyor. Bir arkadaş soruyor, “Sahi bu mango nasıl bir şey, taneyle mi alınır, kiloyla mı? Bilen var mı?” 2 yaşında bir çocuğu olan başka bir arkadaşımız “Ben biliyorum” diyor ve ekliyor: “Çocuktan sonra öğrendim bazı meyveleri. Onun için alıyoruz. Nasıl bir şey diye de ucundan tadına bakıyoruz.” Espriyi patlatıyor başka bir kadın; “Yok arkadaş sen onu çocuk sayesinde öğrenmedin, AKP gelince öğrendin. AKP olmasaydı ne mango bilirdin ne de onu koyacak buzdolabın olurdu.” Gülüşüyoruz hep beraber… Başka bir arkadaş buzdolabını duyunca artık buzdolaplarını bile dolduramadığımızı söylüyor. “Alışveriş yaparken kiloyla almak yerine taneyle almak zorunda kalıyoruz. Hangi market daha ucuz diye dolaşıp duruyoruz.” diyor. Başka biri alıyor sözü: “Tek yaşıyorum, çoğunlukla işte yediğimle idare ediyorum, eve fazla bir şey almıyorum dolayısıyla. Bir kahvaltılık; o da yumurta, zeytin, peynir, domates, salatalık. Ha yalan olmasın biraz da süt ve ceviz alıyorum. Benim de lüksüm sabahları yediğim 3 tane ceviz. Maaşı bir türlü yettiremeyince geçenlerde bir hesap yapayım dedim nereden kısarım acaba diye. Tek başına aylık mutfak ve temizlik giderim 900 TL’yi buluyor neredeyse…” diyor.
Geçenlerde Emine Erdoğan “porsiyonları küçültelim” diye buyurmuştu. Saraylarında düzinelerce aşçının hazırladığı çeşit çeşit adlarını bile bilmediğimiz yemekleri yerlerken biz işçi ve emekçilerin aklıyla alay ediyorlar adeta. Bazen canımız bir şey çekiyor ama alamıyoruz. Ya da nefsimizi köreltecek kadar alıyoruz. Düşünüyoruz insan sınırlarını daha ne kadar zorlayabilir. Biz işçiler tüm zenginlikleri üretirken neden her şeyden yoksunuz bu kadar. Soruyoruz; hak ettiğimiz yaşam bu mu?
Hayır, biz bu yaşamı hak etmiyoruz. Oysa bereket ve bolluğun olduğu bir dünyayı kurmak bizim ellerimizde… Ne gördüğün, nereden baktığınla ilgilidir. Zenginlik içinde olanlar, saraylarının penceresinden bakanlar aklımızla alay ediyorlar, bizi aptal yerine koyuyorlar. Çünkü emekçilerin yaşamını anlamaktan çok uzaklar, halkın yaşadıklarına karşı körleşmişler. Bizler her gün nereden kıssam da ay sonunu getirebilsem diye düşünürken onlar bolluk içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama bu böyle sürmez, süremez. Kendi geleceğimizi elimize almadığımız sürece açlık, sefalet yakamızı bırakmayacak. Sorunlarımıza çözüm bulmak için bir araya gelmeli, bu zalimler sürüsüne karşı örgütlenmeliyiz. Başka çaremiz yok!
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmelerinin ardından işten atılan Polonez işçilerinin işlerine sendikalı olarak geri dönmek için başlattıkları direniş kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler, fabrika önünde mücadelelerini sürdüren Polonez işçilerine...
- Afrika’nın en kalabalık ülkesi Nijerya’da işçi ve emekçiler hayat pahalılığına karşı ayağa kalktı. Geçtiğimiz yıl hükümet akaryakıt sübvansiyonunu kaldırmış bunun üzerine hayat pahalılığı daha da artmıştı. Yaşam koşulları dayanılmaz hale gelen...
- DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası Bursa Kestel’de örgütlenme faaliyeti yürüttüğü İbraş Kauçuk’ta 6 işçinin işten atılmasını protesto etmek için 2 Ağustosta basın açıklaması gerçekleştirdi. Kristal Yağ grevinin 52. gününde basın açıklaması...
- Bayramda ziyaretine gittiğimiz bir teyzemiz yıllar önce gençken tohumunu ektiği, büyüttüğü meyve ağaçlarından meyveler sundu bize. Kayısılar, dutlar, çeşit çeşit meyveler… Sonra bin bir emekle büyüttüğü meyve ağaçlarından tohumlar verdi. Verirken de...
- İşyerinde mola saatlerimiz sınırlı olsa da arkadaşlarla sohbet etme fırsatı yaratabiliyoruz. Geçenlerde çay molasındayken sokak hayvanları konusu açıldı. Bu konuda ne düşündüğünü sorduğum arkadaş şöyle dedi: “Tüm ailem ve ben malûm partiye oy...
- İzmir Kınık’ta domates üretimi yapan çiftçiler domatesi alan firmaların düşük fiyat dayatmasına karşı 31 Temmuzda traktörlerle eylem yaptılar. Daha önce 5 lira olarak belirlenen domatesin kilo fiyatının 1,8 liraya indirilmesi üzerine eylem kararı...
- Hatay İskenderun Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Befesa Silvermet fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlü işçiler, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 26 Temmuzda greve çıktı. UİD-DER’li işçiler...
- Biz işçiler için hayat günden güne zorlaşıyor. Artan hayat pahalılığı her alanda kendini can yakıcı şekilde hissettiriyor. Düşük ücretler, iş bulma ya da işini kaybetme kaygısı işçileri strese sokuyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi hukuki olarak suç...
- Bugün ben 12 saat çalışmak zorundayım ama fabrikalarda en az 8 saat çalışan abilerim ve ablalarım da çoğunlukla kalan 4 saati isteseler de istemeseler de fazla mesai adı altında çalışarak geçiriyor. Yani çocuğuyla genciyle robota dönüştürülmeye...
- Patronların tek isteği işçiler hep çalışsın, çok çalışsın, hak hukuk aramasın, hatta bedavaya, ölümüne çalışsın. İşte bu açgözlü istekleri onları bir canavara dönüştürüyor. Neredeyse her gün “yok daha neler” diyeceğimiz haberler duyar olduk....
- İngiltere’de binlerce kişi ırkçı ve faşist yükselişe karşı “No Pasaran/Geçit Yok” şiarıyla 27 Temmuzda başkent Londra sokaklarına çıktı. İngiltere’de Tommy Robinson liderliğindeki faşist örgüt İngiliz Savunma Birliği’nin (EDL) düzenlediği mitinge...
- Kapitalist sistemin çelişkileri tüm dünyada derinleşmeye devam ediyor. Dev şirketler rekor kârlar açıklarken işçiler sefalet ücretlerine, gençler işsizliğe, geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Emperyalist savaşın alevlerini daha da harlayan egemenler,...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez’de işçilerin sendika hakkı için mücadelesi sürüyor. Ancak işçilerin sendikal örgütlenme hakkını yok sayan şirket yönetimi önce baskı uyguladı, sonra işçileri işten attı, son olarak da 27 Temmuzda polisi işçilerin...