Buradasınız
Neden Mutsuzuz?
Esenyurt’tan bir mağaza işçisi

Dünyanın 28 ülkesinde yapılan online araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de mutlu kişilerin sayısı 2011’den beri düşüyor. Kendini çok mutlu hissedenlerin oranı sadece %3 olurken, yüzde %42 de idare eder diyor. % 33 mutsuz, %14 ise çok mutsuz olduğunu belirtiyor. İdare eder diyenler de aslında mutlu değiller. Ama Türkiye’de yoksul olduğunu söylemek “ayıp” olarak algılandığı için, “mutsuzum” demek de nedense bir zaafmış gibi algılanabiliyor. Sonuçta toplumun çoğunluğu mutsuzdur.
Çevremize baktığımız zaman mutlu insan görebiliyor muyuz? Toplu taşıma araçlarında her gün yüzlerce değişik yüz görüyoruz, mutlu bir yüz görmek mümkün mü? Çalıştığımız işyerlerinde arkadaşlarımıza baktığımız zaman değişen bir şey yok, asık, duygusuz yüzler, boş bakışlar görüyoruz. Çocuklara gülmek çok yakışıyor derler, evet gerçekten de öyle. Ama büyüdükleri zaman onlar da bizim gibi gülmeyi unutuyorlar. Doğrusu yaşadıkları hayata çevreye ailelerine çalıştıkları işe yabancılaşacaklar. Yapılan araştırmaya göre; Türkiye’de antidepresan kullanımı 9 yılda %160 arttı. Son bir yılda yaklaşık 37 milyon kutu ilaç tüketildi. Ülkemizde her 10 kişiden biri antidepresan kullanırken, kadınlar erkeklerden iki kat daha fazla antidepresan tüketiyor. Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre depresyon 2020’de hayat kalitesini bozan hastalıklar arasında birinci sırayı alacak. Yaşanan savaş, ekonomik kriz, şiddet, yoksulluk, işsizlik, kayıplar, işyerlerinde sorunlar en önemli faktörler gibi. Aslında bu ve buna benzer araştırmalar da, neden mutlu olamıyoruz sorusuna cevap niteliğinde. Peki, bu sorunların suçlusu biz işçiler miyiz? Savaşların çıkması, ekonomik krizler, işsizlik, şiddet, yoksulluk bizim suçumuz mu?
Kardeşler, bizleri mutsuz eden, hayatımızı karartan, psikolojimizi bozan kapitalist sistemdir. Bu sistemin egemenleri, yönetenler ve patronlar, kendi sınıfsal çıkarları için sağlığımızı ve psikolojimizi bozuyor. Bu da yetmezmiş gibi paralarımızı alıp sözde bizi tedavi ediyorlar. Düşünün bu ilaçları satan patronlar işçilerin mutlu bir hayat yaşamasını isterler mi? Yani ortaya çıkan bir toplumsal durumu anında kâra dönüştürüyorlar. Toplumun mutsuzluğu onların zenginliği oluveriyor. Peki, yönetenler ne ister? Düzenlerinin devam etmesi için uyuşturulmuş beyinler! O zaman bizim mutsuzluğumuz bir avuç asalağı mutlu ediyor. Bu da biz işçilere şunu gösteriyor, bu düzen devam ettiği sürece bu dünyada bizlere mutluluk yok. Mutlu olamadığımız gibi sosyal yaşamdan uzaklaşıp yaşadığımız hayatta yalnızlaşıyoruz.
İnsanoğlu doğası gereği dayanışma içinde olması gereken bir varlık ama yönetenler ve patronlar birlik olmamızı istemiyorlar kendi çıkarları için. Çünkü bizler birlik olursak sorunlarımızın ortak olduğunu göreceğiz, var olan düzeni sorgulayacağız ve çelişkiler gün yüzüne çıkmaya başlayacak. Bizlere yaşatılan toplumsal sorunları çözmek önceliğimiz olacak. Artık bireysel mutluluk aramak yerine, sömürüden kurtulmanın özlemi ortaya çıkacak.
Bu düzende insanlığın mutlu yaşaması mümkün değil. Dayanışma ve paylaşımı geliştirmek, sınıf kardeşliğimizi ilerletmek, birlikte hareket ederek bu düzenin kötülüklerine karşı koymak için örgütlenmeliyiz, mücadele etmeliyiz. Bizim sınıfımız da belli tarafımız da, bizler işçiyiz bir arada olursak birlikte hareket edersek egemenlerin zulmüne dur diyebiliriz. Bunu sınıf bilinciyle yapabiliriz. Haydi, hep beraber örgütlü mücadele saflarında yerimizi alalım, örgütlüğümüzü büyütelim.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.