Buradasınız
TÜMTİS Başkanı Kenan Öztürk: Kargo İşçilerini Sendikalaşmaya Çağırıyoruz!

Kargo sektörü, düşük ücretlerin, ağır çalışma koşullarının, güvencesiz ve kuralsız çalışmanın yoğun olduğu sektörlerden biridir. Kargo/taşımacılık işkolunda işçilere sefalet koşullarını reva gören patronların güvendiği tek şey ise işçilerin örgütsüz oluşudur. Uzun yıllar boyunca işçilerin her tür örgütlenme girişimini baskı ve zorla engelleyen patronlar, artık eskisi kadar huzurlu değiller. 2010 yılından itibaren TÜMTİS’in başarıyla sonuçlanan sendikalaşma mücadeleleri sayesinde, örgütlenmiş olan kargo işçilerinin ücretleri yükseldi ve çalışma koşulları düzeldi. Bu durum diğer kargo işçilerine de örnek teşkil ediyor. TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk ile kargo işçilerinin sorunları ve bu sektördeki işçilerin sendikalaşma ihtiyacı üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
İşçilerin büyük sorunlar yaşadığı, örgütlülük geleneğinin zayıf olduğu bir sektörde sendikacılık yapıyorsunuz. Öncelikle, taşımacılık sektöründe çalışan işçilerin sorunlarından söz eder misiniz?
Türkiye’de genel olarak işçilerin örgütsüz ve güvencesiz çalışmalarıyla ilgili yoğun sorunlar yaşanıyor. Her yıl binlerce işçi en temel hak olan sendikalaşma hakkını kullandığı için kapıya atılıyor. Bizim bulunduğumuz taşımacılık sektöründe de bu sorunlar biraz daha uç noktada yaşanıyor. Özellikle kayıt dışı çalışmanın, baskıların yoğun olduğu, mafyanın cirit attığı, denetimsiz bir sektörle karşı karşıyayız.
Bu sorunlara karşı tek çözüm örgütlü mücadeledir, sendikalaşma mücadelesidir. Bizim sektörümüzde, özellikle son dönemlerde örgütlenme eğilimi yoğun olarak artıyor. Taşıma işkolunda sendikamıza dönük yoğun bir örgütlenme talebi var. Patronların tüm baskılarına rağmen işçilerin sendikamıza üye olma isteği devam ediyor.
TÜMTİS’e üye işçilerle sendikasız işçilerin çalışma koşullarında ne tür farklar var?
Birçok sektörde olduğu gibi, özellikle son dönemlerde taşımacılık sektöründe de uluslararası şirketler egemen hale gelmeye başladılar. Gerek Türkiye kökenli gerekse uluslararası kargo firmalarında çalışma koşulları ne yazık ki çok kötü durumda. İşçiler sabah 8’de işbaşı yapar ve işin ne zaman biteceği belli değildir. Günde 12-14 saat gibi sürelerle çalıştırılıyorlar. Hiçbir güvencesi olmayan işçiler, koşullara en ufak bir itirazda kapıya konuyorlar. 12-14 saat çalıştırılmalarına rağmen, aldıkları ücret asgari ücret veya asgari ücretin 50 ya da 100 lira üzerinde oluyor. İşçiler, hiçbir sosyal hakka sahip değiller. Sabah işe giderken, bir sonraki gün işe gidip gitmeyeceklerini bilemiyorlar. “Acaba bugün işten çıkarılır mıyım” gibi endişeler, işçilerin yaşamını olumsuz etkiliyor. Örgütsüz işçiler böylesine ağır koşullarda ve genellikle kayıt dışı çalışmaya mahkûm ediliyorlar.
Daha önce “kargoda sendika olmaz” düşüncesi hâkimdi. Fakat sendikamızın UPS ile başlayan, DHL ile devam eden mücadelesiyle birlikte bu anlayış yıkıldı. Artık kargo sektöründe de sendikalı, iş güvenceli, 8 saatlik işgünü olabileceğini, kargoda çalışan işçiler de Türkiye’deki diğer emekçiler de gördüler. Sendikal örgütlülüğümüzün olduğu UPS gibi büyük kargo şirketlerinde ve yine örgütlü olduğumuz diğer küçük çaplı işyerlerinde işçiler 8 saat çalışıyor, fazla mesai ücretlerini alabiliyorlar, iş güvenceleri var. Sendikanın da eşit oy hakkına sahip olduğu disiplin kurullarının kararı olmadan hiçbir sendika üyesi işçi işten çıkarılamıyor. İşçiler sabahları, “acaba bugün işime son verilir mi” gibi bir endişeyle işe gitmiyorlar. Sendikamızın yürüttüğü sözleşme süreciyle birlikte, işçiler için çok önemli kazanımlar sağlandı: 8 saatlik işgünü kazanılmıştır. Ücretlerde yeni kazanımlar sağlanmıştır. UPS’de birinci toplu sözleşme döneminde %30 ilâ %50 arası zam almıştık. Bu dönem UPS’deki sözleşmenin ikincisini yeni bitirdik.
UPS’de 2. dönem sözleşme tamamlandı. İmzalanan sözleşmeyi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
UPS’de sendikamız örgütlenmeden önce, işçilerin hiçbir iş güvencesi yoktu, 8 saat çalışma uygulaması yoktu, kuralsız bir çalışma hüküm sürüyordu, yoğun bir taşeronlaşma vardı. Sendikalı olan tüm taşeron işçileri kadroya alındı. Geçmişte UPS işçileri 3-4 sene hiç zam almadan çalıştırılıyordu. Sendikamızda örgütlendikten sonra ise %22 ilâ %42 arasında değişen oranlarda zam aldık. Yeni kazanımlarımız da oldu. Çalışma saatleri haftada 3,5 saat daha aşağı düşürüldü. Toplu sözleşme sonucunda birçok yeni sosyal hak ve kazanımlar sağlandı. Yakacak yardımı, eğitim yardımı, ikramiye gibi yeni kazanımlar sağlandı. Yıllık izinler arttı, yeni izinler eklendi. Bugün sendikanın bilgisi ve onayı olmadan işveren hiç kimseyi işten çıkartamıyor; işçilerin artık iş güvencesi var. Bunların hepsi örgütlü mücadelenin kazanımıdır. Yeni sözleşmeyle bu kazanımlar daha da yükseltildi.
Sözleşme sürecine nasıl hazırlandınız?
UPS’de, her iki dönemde de toplu sözleşmeyi işçilerle birlikte sürdürdük. Uzun bir sözleşme süreci oldu. Öncelikle işçi arkadaşlarla anketler yaptık. Bu anketler ve işyeri toplantıları yoluyla arkadaşların taleplerini öğrendik. İşçi arkadaşlarımızın taleplerini esas alan bir teklif tasarladık ve bu taslakta yer alan hakları işverenden istedik. Toplu sözleşme süreci boyunca, arkadaşlarla vardiya vardiya, bölüm bölüm, işyeri işyeri toplantılar yaparak gelişmeleri üyelerimizle paylaştık ve sözleşmeyi birlikte bitirme sözümüze uygun olarak bütün bölgelerde eş zamanlı toplantılar yaptık. Gelinen son noktayı anlattık ve üyelerimizin oyuna başvurduk. İşçilerin önemli bir çoğunluğunun kararı ve onayıyla toplu sözleşmeyi imzaladık. Her iki sözleşmeyi de arkadaşlarımızın onayladığı şekilde imzaladık. Sendikamız bürokratik bir şekilde işlemediği için, TİS sürecini işçilerle beraber noktaladık. Bütün işyerlerinde örgütlenme ve TİS politikamız bu şekilde işletilmektedir.
Henüz sendikadan yoksun çalışan kargo işçilerine bir mesajınız var mı?
Özellikle kargo ve lojistik firmalarındaki işçiler çok uzun süre örgütsüz çalıştı. 2010 öncesine kadar sendikal mücadeleler maalesef başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Sendikamızın UPS’de yürüttüğü mücadelenin başarıyla sonuçlanması ve yine DHL’de yürüttüğümüz uzun süreli mücadelenin başarıyla sonuçlanması, kargo işverenlerini harekete geçirdi. Bazı şirketler, baskıyı yoğunlaştırarak örgütlenmenin önüne geçmek istiyorlar. Bazı kargo firmalarında da çalışma saatleri aşağı düşürülmeye başlandı. Hatta günde 13-14 saat işçi çalıştırıp hiç fazla mesai ücreti vermeyen kargo firmaları, ücretleri ödemeye başladılar. Bunu duyduğumuzda sevindik tabii. Sendikanın adının bile geçmesi, işverenlerin bu koşulları sağlamasına yetti. İşverenler, işçilerin örgütlenmemesi için geçici bir süreliğine koşulları iyileştirerek, işçileri sendikadan vazgeçirmeye çalışıyor. Çünkü bir işyerine sendika girerse orada koşullar düzelir, ücretler artar, yeni haklar elde edilir ve bu haklar kalıcılaşır. İşverenlerin tüm oyunlarına rağmen, biz örgütlenme mücadelemizi yoğunlaştıracağız. Bütün kargo ve lojistik firmalarındaki işçileri, bu mücadeleye katılmaya çağırıyoruz. Kuralsız, güvencesiz, kayıt dışı çalışmak kargo işçilerinin kaderi değildir. Bu koşulları değiştirmek ancak sendikalaşmayla mümkündür. UPS işçileri de DHL işçileri de bunun olabileceğini gösterdi. Diğer kargo işçileri sendikamızla beraber bu haklara kavuşabilecektir.
Örgütsüz işyerlerinde işveren tarafından yapılan baskılar ve aşağılanmalar, örgütlü işyerlerinde söz konusu değildir. Örgütlü işçilerin hukukçusuyla, yöneticisiyle, her sorununda yanında olan sendikası var. Yalnız olmadıklarını bilen örgütlü işçiler, işte bu sayede kendilerine güvenen, başı dik, güçlü işçiler haline gelirler.
Bütün baskılara, engellemelere rağmen kararlı bir mücadele ile başarılabileceğini sendikamız hem UPS’de hem de DHL’de kanıtlamıştır. Bu nedenle bütün kargo işçilerini sendikalaşma mücadelesine katılmaya, sendikamızda örgütlenmeye çağırıyoruz.
İşçilerin Sordukları/19
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- İşçi Dayanışması Kaynağından Çağlayarak Büyüyor
- İşçi Dayanışması Bültenini Birlikte Okuyoruz
- Hepsi Seninle İlgili!
- “Bu Gazete Hayat Kurtarır, Zihin Açar, Bilinç Geliştirir!”
- Gıda Siyasetin Dışında mı?
- İşçi Dayanışması’yla Geçmişimizi Öğreniyor, Geleceğimizi Örmeye Devam Ediyoruz
- “Beynimizi Kim Yıkamalı?”
- “Anne Bak, Köfte Yazıyor”
- Yeter Demenin Vakti Geldi!
- İşçi Dayanışması’nın Kıymetini Bilelim
- İşçi Dayanışması, Emekçi Kadınların Pusulası
- İşçi Dayanışması'nın 151. Sayısı Çıktı!
- İşçi Dayanışması Gözlerimdeki Bağı Açtı
- İşçi Sınıfının Rehberi 150. Sayısında Yol Göstermeye Devam Ediyor
- İşçiden İşçiye, İşçi Dayanışması!
- Kutup Yıldızımız İşçi Dayanışmamız!
- 150. Sayısıyla İşçilere Temiz Bir Nefestir İşçi Dayanışması
- İşçi Dayanışması İşçi Sınıfının Hafızası
- Gençlerin Gazetemize Mesajları
- Sınıf Bilinci Oluşturma ve Koruma Kalkanı
Son Eklenenler
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...