Buradasınız
Gıda Siyasetin Dışında mı?
İzmir’den emekli bir işçi
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi atandıktan bir süre sonra “bu ülkede aç ve açıkta hiç kimse yok” diye buyurdu, sonra “gıda siyasete malzeme edilecek bir konu değil” dedi. Kendileri aç ve açıkta olmadıkları için aç ve açıkta olanlardan ne denli uzak olduklarını itiraf ediyor. Gıdanın “siyasetin dışında” olduğu yalanını yutturmaya çalışıyor. Acaba gıda siyasetin konusu olmayacaksa ne olacak? Açlara ve açıktakilere yani bir bütün olarak işçi ve emekçilere “aman ha siz siyasetle ilgilenmeyin” mesajı veriyor. Gıda dediğin insanın en temel ihtiyacı ve Bakana göre bu ihtiyacı karşılamak için siyaset yapmamak gerekiyor! Oysa yediğimiz, içtiğimiz her şey, elektrikten doğalgaza, tek bir sakıza dek işçi sınıfı olarak ürettiğimiz ve satın aldığımız her şey siyasetin içindedir.
Siyaset siyasetle hiç ilgilenmediğini söyleyen işçilerin, gençlerin bile hayatının her anında var. Bu siyaset burjuvazinin siyasetidir. Evde, televizyonda, cep telefonunda, sokakta, okulda, kantinde, markette, kalemde, defterde, kitapta her şeyde sömürücü düzenin siyaseti var. Bir örnek vereyim: Gıda siyasetin dışında mıdır? Eğer gıda siyasetin dışındaysa, neden toplumun tamamı gıda maddelerine eşit olarak ulaşamıyor? Mesela yakın zamanda yapılan bir araştırma kız çocuklarının %80’ininde, erkek çocukların ise yaklaşık %60’ında kansızlık olduğunu söylüyor. Bu kız ve erkek çocukların işçi-emekçi çocukları olduğu aşikâr. Kansızlığın nedenlerinin başında kırmızı et tüketmemek geliyor.
Her yeni sayısı elime geçtiğinde yaptığım gibi, İşçi Dayanışması’nın 168’inci sayısını da başyazısından başlayarak son sayfasına kadar okudum. Sınıf örgütümüz UİD-DER ile yolları kesişen her işçi, sınıfımızın hem öğrencisi hem de öğretmeni olmaya başlar. Evet, gerçekten hem öğrenciyiz hem de öğretmen. Mesela o güne değin duymadığımız, bilmediğimiz bir şey duyarız, bizden evvel sınıf mücadelesinde yerini almış bir sınıf kardeşimizden. Öğrenip, kavradığımız şeyleri ne kendimize saklarız ne de birilerine karşı ukalalık eden çokbilmişler gibi gevezelik ederiz. Bir sınıf kardeşimizin daha örgütlü mücadelemiz içinde yerini alması için uğraşırız. Öğrendiklerimizi doğru temelde kavradıkça kendimize ve sınıfımıza olan güvenimiz gelişmeye başlar. Her şeye sınıfımızın tarafından bakmaya başlarız.
İşçi Dayanışması’nın bahsettiğim sayısında işçilerin neden siyasetle ilgilenmesi gerektiğine bir Rus atasözüyle örnek verilmiş: “Sen siyasetle ilgilenmiyor olabilirsin ama siyaset muhakkak bir gün seninle ilgilenir.” Yazının tamamını okuduğumuzda İşçi Dayanışması’nın bizleri kendi sınıfımızın yani işçi sınıfının siyasetine çağırdığını anlayacağız. Yani sadece siyasetle ilgilenmek değil, bizzat sınıf örgütlerimizde örgütlenmeye çağırıyor İşçi Dayanışması. Yani sen siyasetten uzak durduğunu sansan da sömürücü düzenin egemenleri günün her saniyesinde senin beynine kendi siyasetlerini işlemeye devam ediyorlar. Yani işçi kardeşler, özellikle genç işçiler sözüm sizlere. UİD-DER gibi bir işçi sınıfı örgütü içinde örgütlü olursanız, dünyanın kendi ellerimizin üzerinde döndüğünü kavrarsınız. Hedefinize, öfkenizin hedefine neyi koymanız gerektiğini anlarsınız. Çıkışsızlık, yalnızlık, umutsuzluk kuyusundan çıkmanın yolunu bulursunuz. Bu her yanı çürümüş, kokuşmuş, milyarlarca insanı açlığa mahkûm eden, kursağımıza girmeyen lokmanın, hastalıklarımızın sorumlusu olan kapitalist düzeni yıkabileceğimizi sizler de görürsünüz. Bunu kavramamız çok önemli çünkü bu kahrolası düzen kendiliğinden yıkılıp gitmeyecek.
- İşçi Dayanışması Bültenini Birlikte Okuyoruz
- Hepsi Seninle İlgili!
- “Bu Gazete Hayat Kurtarır, Zihin Açar, Bilinç Geliştirir!”
- Gıda Siyasetin Dışında mı?
- İşçi Dayanışması’yla Geçmişimizi Öğreniyor, Geleceğimizi Örmeye Devam Ediyoruz
- “Beynimizi Kim Yıkamalı?”
- “Anne Bak, Köfte Yazıyor”
- Yeter Demenin Vakti Geldi!
- İşçi Dayanışması’nın Kıymetini Bilelim
- İşçi Dayanışması, Emekçi Kadınların Pusulası
- İşçi Dayanışması'nın 151. Sayısı Çıktı!
- İşçi Dayanışması Gözlerimdeki Bağı Açtı
- İşçi Sınıfının Rehberi 150. Sayısında Yol Göstermeye Devam Ediyor
- İşçiden İşçiye, İşçi Dayanışması!
- Kutup Yıldızımız İşçi Dayanışmamız!
- 150. Sayısıyla İşçilere Temiz Bir Nefestir İşçi Dayanışması
- İşçi Dayanışması İşçi Sınıfının Hafızası
- Gençlerin Gazetemize Mesajları
- Sınıf Bilinci Oluşturma ve Koruma Kalkanı
- İşçi Dayanışması Biz Gençlere Işık Tutuyor
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Darbeyle hesaplaşamayan Türkiye işçi sınıfı uğradığı hak kayıplarını telafi edemediği gibi yeni kayıplar yaşadı, yaşıyor. Sınıfsal hafızaya vurulan ağır darbe yüzünden 1980 sonrası işçi...
- 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle egemenler geçmişle gelecek arasındaki köprüleri yıkmak, işçilerin mücadele deneyimlerini unutturmak istediler. Toplumu baskı ve şiddetle susturdular, yıllarca sürecek bir karanlığa hapsettiler. Çekilen tüm...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 10 Eylülde Gebze Kent Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu, DİSK Birleşik Metal...
- Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe mahallesinde 21 Ağustostan beri kayıp olan 8 yaşındaki Narin, 19 gün sonra yapılan bir ihbar sonucunda, öldürülmüş ve cansız bedeni bir torba içinde dere kenarına bırakılmış olarak bulundu. Narin’in...
- Polisin saldırılarına, Emniyet Müdürünün tehdidine boyun eğmeyen direnişçi Polonez işçileri halaylarla, türkülerle, sloganlarla, dayanışmayla direnişlerini sürdürüyorlar. Tüm emek dostlarını direnişleriyle dayanışmaya çağırıyorlar.
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi işçilerin yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Siyasi iktidarın ekonomik yıkımın faturasını işçi ve emekçilere kesen ekonomi programları ise sorunlarımızı katlanarak büyütüyor. Bu...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yaptı. Hem su sarfiyatını azaltacak hem de aile bütçesine katkı sağlayacak tasarruf önerilerini sıraladı. Aşırı kurak bir dönem...
- Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesinde bulunan, Selüloz-İş Sendikasının örgütlendiği MKB Rondo grevinin 11. gününde, UİD-DER coşkulu bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor” pankartı taşıyan UİD-DER’li işçiler, “...
- Yüzyıllar evvel yaşamış bir Alman filozof, şöyle demişti: “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.” Bu sözler zenginlerle yoksulların dünyasının, düşünce ve hareket tarzlarının birbirinden çok farklı olduğunu anlatır. İnsanlar bu...