Buradasınız
Bir Filmin Hatırlattıkları
Sancaktepe’den bir grup işçi

“AGORA” adlı film milattan sonra 370-415 yılları arasında yaşayan bir kadının, Hypatia’nın hayatından bir kesiti ele alıyor. Hypatia matematikçi, filozof, astronomi dehasıdır. Yaşamı filmde Hıristiyanlığın kurumsallaştığı ve yükseldiği dönemle birlikte anlatılıyor. O yıllarda halk birbirine din üzerinden düşman edilmiş, Hıristiyanlarla pagan dinine inanlar arasında saldırılar, çatışmalar yaşanmaktadır. Açlık, yoksulluk ise diz boyudur. Bu çatışma, düşmanlık Hypatia’nın öğrencilerine de yansır. Filmin bir sahnesinde birbirine düşman edilen öğrencilerine Hypatia “Bizi birleştiren şeyler ayıranlardan çok” diyor ve öğrencilerinin birbirlerini katletmelerini engellemeye çalışıyor.
Bundan yüzlerce yıl önce söylenmiş olan bu söz bugün de geçerlidir. Çalışma ve yaşam koşullarımızda bizi birleştiren, yan yana getiren o kadar çok şey var ki! Bizi birleştiren şeylerin çokluğunun ve ayrıştıran şeylerin azlığının farkına varalım dedik:
Yaşamak için çalışmak zorundayız. Hangimiz çalışmadan yaşayabilir? Hepimizin çalışma koşulları ağır. Fazla çalışmak yüzünden ailemize vakit ayırabiliyor muyuz?
Emeklilik yaşı Alevi-Sünni, Türk-Kürt herkes için aynı.
Zenginler ile biz işçi ve emekçilerin aldığı sağlık hizmeti arasında dağlar kadar fark var. Paramız kadar sağlık hizmeti almıyor muyuz? İlaçtan reçeteye kadar her şeye para ödemiyor muyuz?
Savaş çıktığında cephelere bizi sürüyorlar. Ölenler işçilerin, emekçilerin çocukları. Zenginlerin çocukları ölüyor mu?
Vergiler, zamlar ırk, din, dil ayrımı yapılmadan tüm işçi ve emekçilere yapılıyor. Patronların ise tam tersine vergileri düşürülüyor.
Patronların çocukları istedikleri her şeyi rahatça yaparken bizim çocuklarımız yapamıyor. Hatta çocuk işçi olup çalışırken ölüyorlar. Gelecek kaygısıyla büyüyorlar. Parasız, bilimsel ve nitelikli eğitim alabiliyorlar mı?
İş cinayetlerinde biz canımızı veriyoruz, patronlar can vermiyor. Üstelik sorumlular mahkûm olmuyor.
Patronlar yasaları çok rahat çiğniyorlar. Ama biz hakkımızı aradığımızda “yasal değil” diyorlar. İşçiler dava açtıklarında yıllarca bekliyor. Patronlar için sorun hemen çözülüyor. Adalet bize yok ama onlara var. Hangimiz adalet sorunu yaşamıyoruz?
Zenginlerin yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. Sofralarında envai çeşit yiyecek-içecek var. Hangimiz yeterince sağlıklı beslenebiliyoruz? Hangimizin işyerinde yemekler çok güzel çıkıyor?
Oturduğumuz evlerin durumu. Bizim adalarımız yok. Bazılarımızın balkonu bile yok. Sığınak olması gereken yerlerde yaşıyoruz. Sığınakları ev diye satıyorlar. Maaşımızın yarısından fazlasını kiraya vermiyor muyuz?
Patronların gelecek kaygısı yok. Biz ise işten atıldığımızda aç kalma korkusuyla yaşıyoruz. Borçlarımızı nasıl öderiz, çocuklarımıza nasıl bakarız diye kaygılanıyoruz.
Patronlar dünyanın her yerini geziyorlar. Bizler doğru dürüst gezemiyoruz. Koylara, denizlere gidemiyoruz. İnsanoğluna ait olan tarihi yerleri, eserleri göremiyoruz.
Biz helikoptere binip bir yerden bir yere gidemiyoruz. Gebze-Harem minibüslerinde, 500T otobüslerinde üst üste gitmiyor muyuz?
Bizler aldığımız ücret kadar yaşayabiliriz. Çoğumuz asgari ücrete yakın bir ücret almıyor mu?
OHAL’de grevlerimiz yasaklanıyor. Patronların sendikaları, örgütleri yasaklanmıyor. Sendikalaşma anayasal bir hak olmasına rağmen sendikalı olmakta zorlanmıyor muyuz?
***
Bizleri birleştiren şeyler saymakla bitmez. Bunların üzerine biraz da sizler ekleyin. Irkımız, dinimiz, dilimiz ne olursa olsun ya da nerede yaşıyorsak yaşayalım bu kadar çok birleştiren şey varken ayrışmanın, kutuplaşmanın anlamı var mı?
Bizi “ayıran” şeylere baktığımızda ise bir elin parmaklarını geçmez. Dinimiz, ırkımız, dilimiz, rengimiz belki farklı ama biz işçiyiz. Yani bizler alın terimizi satarak para kazanıyoruz. Birinin alınterini çalarak değil. İşçiler çalışır, patronlar onların çalışmalarıyla zengin olurlar. Biz yan yana gelmeyelim diye de dinimizle, dilimizle, ırkımızla bizi ayrıştırırlar. Bizi yapay ayrımlarla bölmelerine, birbirimize düşürmelerine izin vermeyelim. Sorunlarımızı çözmek için birleşelim, hakkımızı mücadele ederek arayalım!
Şarkıda da dediği gibi: Açlığın dili olmaz, yoksulluğun vatanı!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...