Buradasınız
İçimizdeki Şeytan: Kapitalizm!
Ankara’dan bir öğrenci
Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan isimli romanında Ömer karakteri üzerinden küçük burjuvanın çeşitli tezahürlerini tahlil edip eleştiriyor. Romanın başkarakteri Ömer yaklaşık 6 yıldır üniversite için İstanbul’da yaşayan bir öğrenci. Aydın geçinen, toplumsal sorunlara egolarını tatmin edecek “eleştiriler” getiren, tipik küçük burjuva ruh halini taşıyan bir çevrede yaşamaktadır. İleride eşi olacak Macide ise konservatuarda okumak için İstanbul’a gelen ve Ömer’in akrabalarında kalan genç bir kadındır. Ömer vapurla gezerken teyzesini ve yanında oturan Macide’yi görür ve ilk görüşte ona âşık olur. Duygularını Macide’ye de hissettirir. Macide, Ömer ile sevgili olduktan kısa bir süre sonra babasını kaybeder ve İstanbul’daki yakınlarının yanında kalamayacağını anlayarak psikolojisi bozuk bir şekilde evden ayrılır. Ömer’le birlikte kalmaya başlar. Birbirlerini tam tanımadan evlenirler ve bundan sonra hayatın gerçekleri ile yüz yüze gelirler. Evlendikten sonra Ömer tutarsızlıklarını ne Macide’den ne de kendinden saklayamaz.
Ömer, başladığı işi bitiremeyen, verdiği sözlerin arkasını getiremeyen sorumsuz biridir. Tek başınayken az bir parayla geçinebilmekte ve bu parasızlığı umursamamaktadır. Ama Macide’yle evlenince ev geçindirme gibi büyük bir sorumluluğun altına girer. Sorumluluklarını yerine getiremeyen Ömer, bunun suçlusu olarak içindeki şeytanı gösterir. Ömer geçim sıkıntısı altında ezildikçe arkadaşlarına borçlanır. Çevresinde kontrolü dışında yaşananları doğru bulmasa bile alışkanlıkları nedeniyle bu çevreden kopamaz. Ancak gerçeklikler karşısında daha fazla direnemeyen Ömer, “Hiçbirinizi anlamıyorum, verecek cevap da bulamıyorum. Fakat yanılmadığıma eminim. Bizi istemediklerimizi yapmaya çeken bir kuvvet var, bu muhakkak. Bizim daha başka, daha iyi olmamız lazım... Bu da muhakkak... Bunu nasıl birleştirmeli, bunu bilmiyorum...” diye düşünür. Aynı zamanda Ömer’in kişiliğinde bugün birçok insanda ve özellikle bazı gençlerde gördüğümüz “tembellik” ve “zayıf iradeye sahip olmak” gibi özellikler de mevcuttur. Tam da toplumu yönetenlerin istedikleri ruh hali! Ömer içinde olduğu bu durumu şu şekilde ifade eder: “Fakat içimizde, bizim ‘ahlak’ tarafımızla hiç bir şekilde münasebete geçmeyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir ‘hesabi’ tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu.”
Geçim derdi ve imkânsızlıklar bir müddet sonra iyice kendini belli eder. “İmkânsızlık ve sıkıntı arttıkça daha vahşi çalışmaya başlayan kafası en olmayacak planlar kurmak, en manasız arzularla tutuşmak hususunda emsalsiz bir kabiliyet gösteriyordu” diye betimler bu durumu Sabahattin Ali. Ömer’in çelişki ve çatışmaları öyle bir noktaya gelir ki onu seven ve ona karşılıksız iyilik yapan tek insan olan bir iş arkadaşına hainlik yapar. Yaptıklarının, hayal ettikleriyle ve yapmak istedikleriyle uyuşmadığını gören Ömer, zayıf iradesinin ve tutarsızlığının arkasına gizlenerek içindeki şeytanı taşlamaktan ileri gidemez.
Genel olarak umutsuz ve umudu doğru yerde arayamayan örgütsüz insanlar, düzenin çürümüşlüğünde yok olmaya mahkûmdur. Toplumsal sorunlara duyarlı olan Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan romanıyla bu tipolojideki insanların kapitalist sistemden bihaber olarak yaşamalarının üstüne bir de kıramadıkları alışkanlıkları ve zayıf iradeye sahip olmalarının gelmesiyle düştükleri çıkışsızlığı anlatır.
Sabahattin Ali, aydın olmaya hevesli birisini tasvir ediyor. Unutmayalım ki, ne kadar eğitim alırlarsak alalım, kendimizi ne kadar kültürlü, bilgili sayarsak sayalım, kendi sınıf çıkarlarımız etrafında örgütlü değilsek kapitalizmin çukurunda yuvarlanır ve nedeni de anlayamayız, egemen ideolojinin esiri oluruz. Kapitalizm, her şeyin merkezine para ile kazanılmış gücü koyar. Para her şeydir ve para her şeyse onu elde etmek için her şey yapılabilir. Bu gerçeğin üzerini neyle örterseniz örtün sonuç değişmez. Ömer içinde bir şeytanın olduğunu ve bütün kötülükleri ona bu şeytanın yaptırdığını düşünür. Aslında gerçek şeytan kapitalizmdir. İnsanın kendindeki kötülüklere karşı vereceği mücadele de ancak kapitalizme karşı vereceği mücadeleyle kazanılır.
- Sömürü Düzenine Paydos Örgütlü İşçilerle Gelecek
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Genç İşçi Xu Linzi
- İşçi Sınıfının Tarihe Tanıklık Eden Ozanları
- Bal Arıları, Bülbül ve Açgözlü Dev
- Yaşamı Geliştirenler: Haliç’in Direnen İşçileri
Son Eklenenler
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...
- 28 Nisan birçok ülkede iş kazalarında ve meslek hastalıklarında yaşamını yitirmiş işçileri anma günü olarak kabul edilmiş durumda. İlk defa Kanada Kamu Çalışanları Sendikası (CUPE), 1984’te kendi üyeleri için 28 Nisanı Yas Günü olarak ilan etti. Bir...
- ABD’nin New York şehrindeki Columbia Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı Filistin halkıyla dayanışma eylemleri ülke çapındaki diğer üniversitelere de yayılarak büyüyor. ABD’nin 22 eyaletinde 40’tan fazla kampüste öğrenciler aynı taleplerle...
- Aralık 2023’te iktidara gelen faşist Javier Milei ve hükümeti, kemer sıkma politikalarıyla krizin faturasını Arjantinli emekçilerin sırtına yıkmaya devam ediyor. İktidara geldiği günden bu yana birçok protesto gösterisiyle Milei hükümetine...
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...