Buradasınız
Kriz Biz Çalışanlara Nasıl Yansıyor?
Çatalca’dan bir işçi
Dünyada ve Türkiye’de yaşanmakta olan ekonomik kriz biz işçi ve emekçilerin hayatını, yaşam koşullarını nasıl etkiliyor, ne gibi sorunlarla karşı karşıyayız ve daha neler bekliyor bizi, yaşadığım koşullardan da örnekleyerek anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle biraz geriye gideceğim. Fazla değil bundan 10 sene öncesine kadar iş aramaya çıktığım zaman, iş başvuruları esnasında işyerinin belirli özelliklerine göre tercih yapar ona göre işe başlardık. Meselâ o dönemlerde şu ana göre sendikalı işyeri sayısı daha fazla olduğu gibi, işyerlerinde 2, 3 veya 4 ikramiye, yakacak, giyim, gıda parası, yüzde 100 üzerinden fazla mesailer vardı, emekli olabilmek için çok daha kısa yıllar çalışman yeterliydi vb. Şüphesiz işçi sınıfı bu hakları sayısız mücadele ile almıştır. Mücadelenin gerilediği yerde de burjuvazi karşı atağa geçmiştir.
Sınıf mücadelesinin gerilemesiyle birlikte işçiler ellerinde ne var ne yoksa bir bir kaybederken, yaşanan bu sistem kriziyle birlikte saldırının dozajı iyice artmıştır. Krizle birlikte hemen her ülkede oluşturulan kriz bütçelerine milyarlarca dolar para ayrılmasına rağmen bu paralar işçi ve emekçilere hiç uğramamaktadır. Şüphesiz bizim sırtımızdan elde edilen bu paralar bugün işadamlarına peşkeş çekilirken biz işçilere zırnık koklatılmamakta, tam tersine işçiler açlık ve sefalete itilmektedir. Lafa gelince hepimizin aynı gemide olduğunu söyleyenler, icraatta, kimin hangi gemide olduğunu gözler önüne sermektedir.
Krizin kendini iyice hissettirmesiyle birlikte, biz çalışanların yaşamı ve çalışma koşulları daha da çekilmez hale gelmiştir. Ben büyük bir tül perde fabrikasında çalışıyorum. Bu fabrika kısa bir dönem içerisinde muazzam bir büyüklüğe ulaşmış, fakat krizle birlikte duvara toslamamak için patronun deyimiyle bazı “yeniliklere” imza atmıştır. Nedir bu yenilikler? Meselâ en sudan sebeplerle işten atmalar, 12 saat çalışmalara hız verilmesi, maaş ödemelerinin düzensizleşerek 2 ay sonrasına kadar sarkması, en ucuz tabldot fiyatından yemek alınarak yemeklerin kalitesinin düşürülmesi, fabrikada terör estirilerek en saçma sebeplerle tutanak tutulması, en saçma sebepler yüzünden işçilerin küçük düşürülmesi. Bunların yanı sıra, eski işçilere tazminat ödememek için onları değişik bölümlere sürgün ederek yıldırıp işçinin kendisinin çıkışının sağlanması. Tüm bunlar, patronlar sınıfının gerçek yüzünü ve hangi gemide gittiklerini göstermektedir.
Yaşanan bu krizle birlikte, maliyeti kısmak için, kendilerini fabrikanın sahibi zanneden satılık şeflerin ve posta başların birçoğunun işine son verilmesi, aslında patronların kimsenin gözünün yaşına bakmayacaklarını da göstermiştir.
Evet dostlar, biz işçi emekçileri kandırmaya yeminli olan başbakan, kriz Türkiye’yi teğet geçecek diyedursun, işçilerin yaşam koşulları ağırlaşmış, işten çıkarmalar hız kazanmış, maaşlar alabildiğine düşmüş, bıraktık 4 ikramiyeyi asgari ücreti zor alır duruma gelmişiz. Yani işi patronların vicdanlarına bırakırsan sonuç işçiler için tam bir felâket olacaktır.
Bugün emeğiyle geçinen herkesin insan gibi çalışıp insan gibi yaşaması için, sınıf mücadelesindeki yerini alması gerekiyor. Çok açık değil mi, işçiler ya birlik olup kapitalist sistemi yani bu insanlık dışı sömürü sistemini yok edecekler ve yerine insanın insan gibi yaşayacakları bir sistem kuracaklar, ya da sırtlarındaki kırbaç biraz daha hızlandığı gibi sofralarındaki aş biraz daha eksilecektir.
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!
Krizin Faturası Patronlara!
Tuzla’da 115. Ölüm
Birbirine Düşman İki Sınıf ve İki Çocuk
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...