Buradasınız
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Halk masalları geçmişten günümüze kadar gelir ve bizlere kıssadan hisse türlü türlü dersler aktarır. Yaşar Kemal işte böylesine bir halk masalını alıp, biz işçilerin yaşamından da kesitler sunan bir hale getirmiş. “Dünya böyle gelmiş, böyle mi gider?” sorusuna, karıncaların mücadelesinden cevap vermiş. Hikâyemiz şöyle…
Filler sultanı, bir ajan göndererek karıncalardan haber almaya, sesi var kendisi yok, iğne ucu kadar karıncaların hünerlerini öğrenmeye çalışır. Beceriklilikleriyle ve çalışkanlıklarıyla hiç durmadan hareket halinde olan bu karıncaları kendi boyunduruğu altına almak ister. Devasa yapıdaki filler, cüsselerinden kat be kat küçük ama sayıca çoğunlukta olan karıncalara karşı haksız bir savaş başlatırlar. Bir filin ayağının altında milyonlarca karınca birden can verir. Kellesi uçmayan, kolu bacağı kırılmayan karınca neredeyse kalmamıştır.
Geride kalan karıncalar, filler sultanından “aman” dilerler. “Ne dilersen dile bizden, senin kudretin karşısında aciz kaldık. İstersen kırk yıl köle olalım, durdur şu savaşı” derler. Karıncalar filler sultanına biat etmeye başlarlar. Kendilerini ezip yok eden bu güç karşısında teslim olmuşlardır. Ama aralarında bir karınca vardır ki, o da karıncaların ulu önderi demirciler ustası kırmızı sakallı topal karıncadır. Teslim olmaz, “seninle savaşacağız, bir yolunu bulup seninle mutlaka savaşacağız” der filler sultanına. Kendi soyundan olan tüm kırmızı sakallı karıncaları toplayarak karıncalar ülkesini terk eder. Dağlara sığınır. Orada yeniden bir hayat kurar. Ancak Çukurova’dan, Nil nehrinin kıyı topraklarından daha bereketli olan topraklarda ve dostlarında kalmıştır aklı. Bu topraklara geri dönebilmek ve filler sultanını yenebilmek için planlar yapmaya, okumaya ve araştırmaya başlar. Tarihte böylesine sömüren güçler nasıl yenildiler? Biz ne yaparız da kendi topraklarımıza ve özgürlüğümüze geri döneriz? Sömürüyü nasıl yok ederiz? Kurtuluşumuz nerede?
Filler sultanı karıncaları esir almak için çeşitli oyunlara başlar. Aslında karıncaların onlara saldırdığını, fillerin böylesi bir savaşı hiç istemediklerini söyler. “Sırf kendilerini korumak için”dir bu katliam! Karıncalar fillere zarar vermeye son verdikleri anda barışın yeniden yeşereceğini söyler. Filler sultanı ve tüm filler ömürlerini yatarak geçirecekleri fırsatı yakalamışlardır. Karıncalar ise tüm ömürleri boyunca fillerin mutluluğu için çalışacaklardır. Karıncalar onlar için yiyecek toplayacak, onlar için ev yapacak ve fillerin her ihtiyacını karşılayacaklardır. Filler sultanı, karıncalardan ambarları yiyecekle doldurmalarını ister. Bir taraftan da karıncalar başka hiçbir şeyi düşünmesinler, isyan etmesinler diye sürekli iş buyurur. Yeryüzünün merkezinin binlerce metre derinindeki mavi elmastan, bir filin on katı büyüklüğünde bir saray yapmalarını ister. Karıncalar gece gündüz çalışmaya, çok çalışmaktan erken yaşta ölmeye, çatlamaya başlarlar. Kış yaklaşır, hiç yiyecekleri yoktur. Açlık kol gezer. Karıncalar diyarından homurtular yükselmeye başlar.
Durumu haber alan filler sultanı, karıncaları toplayarak, bu dünyada sömürü olmadığı, herkesin kardeş olduğu ve aynı zamanda herkesin özgür olduğu yalanını okumaya başlar. Açlıktan isyan etmesinler diye bir yiyecek ambarının kapısını karıncalara açar. Tıka basa karınlarını doyuran karıncalara, onların da filler soyundan geldiklerini ve daha çok çalışırlarsa karıncalıklarından kurtulacaklarını anlatır. “Her karınca bir fildir” diyerek karıncalarla fillerin soydaş olduklarını, karınca soyunun aslında hiç olmadığını anlatmaya başlar. Fakat bu ters teper. Her karınca kendisinin bir fil olduğunu sanarak filler gibi tüm günlerini ağaç gölgesinde yatarak geçirmeye başlar. Kimse çalışmaz. Bunu haber alan filler sultanı dediğinden pişman olur. Bu sefer de karıncaları fil olmadıklarına ikna etmeye çalışır. İsyanı bastırmak ister. “Ben size filsiniz dedim ama her karınca, ancak, bir karınca kadar fildir dedim. Karıncalığınızı bilin ve işinizin başına dönün” der. Çalışmaktan bıkmış, yaşamanın tadını almaya başlayan “karınca filler” işe dönmezler. Kaderlerine tekrar katledilmek düşer. Ama bu sefer yalnızca o ülke değil tüm dünyanın karıncaları katliamdan geçirilir. Filler sultanı milyarlarca karıncayı katletmiş, egemenliğini pek çok bölgede daha ilan etmiştir. Bir taraftan da ölen her bir karınca için ana karıncalar binlerce karınca daha doğurur. Her doğan karıncanın kaderi çok çalışmak ve daha çok çalışmak olur. Tüm isyan girişimleri katliamla bastırılır. Yenilirler.
Karıncaları isyana teşvik edenlerin, kırmızı sakallı karıncalar olduğu söylenir. Filler sultanının emriyle her bir kırmızı sakalın boynu kesilecektir. Ama gel gör ki ortada hiç kırmızı sakallı karınca kalmamıştır, hepsi dağa sığınmıştır. Karıncalar kendi kellelerini korumak için, yine kendi soylarından gelen ama filler sultanının hesabına çalışan sarıca karıncaların sarı sakallarını kırmızıya boyayarak, kellelerini sultanın sarayına fırlatırlar. Her bir sarıca kellesi başına bir ambarın kapısı daha açılır aç karıncalara.
Bir daha isyanla uğraşmak istemeyen filler sultanı, tüm karıncaları artık baskıyla değil, beyin yıkama operasyonuyla tutsak etmeye çalışır. Filce okulu açarak, karınca dilini karıncalara unutturur. Bir borazanla sabahtan akşama kadar canlı radyo yayını yaptırır: “Her karınca bir fildir. Ancaaak karınca kadar fildir. Çok çalışırsanız karıncalıktan kurtulup fil olursunuz. Özgürlük bu dünyadadır. Hepimiz özgürüz, kardeşiz. Bu dünya hep böyle geldi böyle gider, asla değişmez hem de değişemez. Kırmızı sakallı karıncalar bizim düşmanımızdır. Onlar tembeldir ve bizim yaşamlarımızı kıskanırlar. Onları gördüğünüz yerde kellelerini uçurun.” Karıncalar radyosuz çalışamaz olurlar. Fil okullarından mezun olan genç kuşak karıncalar, fil ideolojisini yaymaya ve tüm karıncalar diyarına fil olmanın güzelliklerini, faydalarını anlatmaya başlarlar. İğne ucu kadar karıncalar, kendilerini dev aynasında görüp, tüm karınca geçmişlerini silerler. Artık onlar da bir fildir.
Bu arada, kırmızı sakallı karıncalar yüzünden öldürülen sarıca karıncaların önderi başbuğ, öç almak için kırmızı sakallı karıncaları saklandıkları yerde bulmaya yemin eder. Geride kalan sülalesini toplayarak dağlara çıkar. Ancak sarıca oldukları anlaşılmasın diye sakallarını kırmızıya boyarlar. Amaçları kırmızı sakallı karıncaların arasına nifak sokarak onları bölmektir. Bunu da başarırlar. Kırmızı sakallı karıncaların bulundukları yere giderek, filleri nasıl yeneceklerini düşünen karıncalara türlü türlü yöntemler önerirler. Kırmızı sakallı karıncalar arasında gruplaşmalar başlar. Bunun sonucunda karıncalar birbirlerine düşman olurlar. Demirci topal karınca ise sarıca karıncaların oyununu ortaya çıkarmak için, sarıcaların sakallarını koparıp gerçeği gözler önüne serer. Demirci topal karınca tek bir şeyi düşünmeye başlar. Yeri delen, saraylar inşa eden, tüm dünyayı sırtında taşıyabilen karıncalar birleştiklerinde fillerin zulmünü yenecektir. Adamlarını karıncalar diyarına göndererek “tüm dünyanın karıncaları birleşiniz!” şiarını yaymaya başlar.
Birleşen karıncalar, cesaretlerini toplarlar ve yeniden umutla dolar yürekleri. Artık bu zulüm bitecektir. Artık birilerinin çalışıp birilerinin yan gelip yattığı günler sona erecektir. Sömürü ortadan kalkacak, kulluk yok edilecektir. Karıncalar gündüz filler sultanına, geceleri de mücadeleleri için çalışmaya başlarlar. Filler sultanının hiçbir ajanı, karıncalardaki bu umutlu çırpınışı fark edemez. Filler sultanı, dünyada kendi egemenliğinin yıkılmayacağı düşüyle mutlu mesut yaşarken, kendi mezar kazıcılarını yarattığını unutur. Tüm karıncalar geceler boyunca toprağı kazıp dururlar. Hazır oldukları anda, artık hiçbir karıncanın filler sultanının hizmetinde olmayacağını ve savaş ilan ettiklerini duyururlar. Öfkesinden bir insan boyu zıplayan filler sultanı, temeli kazılan sarayın toprağı tarafından yutulur. Diğer tüm filler de adım attıkları anda kendileri için kazılan toprağın dibini boylar. Böylece karıncalar tüm bir hayatı kendi elleriyle ve kendileri için ürettikleri kardeşlik ve dostluk dolu bir yaşama kavuşurlar.
Ve kıssadan hisse: Dünyanın bütün işçileri, birleşin!
Onlar ki toprakta karınca,
Suda balık havada kuş kadar çokturlar.
Ve kahreden yaratan ki onlardır
Destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Asırda onlar yendi, onlar yenildi
Çok söz edildi onlara dair
Ve onlar için zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur denildi.
Patronlar Olmasa Aç mı Kalırız?
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Sömürü Düzenine Paydos Örgütlü İşçilerle Gelecek
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Genç İşçi Xu Linzi
- İşçi Sınıfının Tarihe Tanıklık Eden Ozanları
- Bal Arıları, Bülbül ve Açgözlü Dev
Son Eklenenler
- Sendikal hakları için 150 günden uzun süredir kararlılıkla mücadele eden Polonez işçileri Dayanışma TV’nin hazırladığı “146+Bir: Polonez” belgeselinin galasında buluştu. 22 Aralıkta Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleşen,...
- İşçi Dayanışması biz genç işçilerin adeta başucu kaynağı. Her konuda, hayatın her alanında fikirlerimizi besleyen, zihnimizi açan bir eğitim kaynağı niteliğinde.
- Birleşik Metal-İş Sendikası, Çalışma ve Toplum Dergisi değerlendirme toplantılarının yedincisini “Toplu İş Sözleşmesi Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları” başlığıyla 21 Aralıkta gerçekleştirdi. İstanbul Barosu konferans salonunda düzenlenen...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Selçuk İzmir’in güney tarafında son ilçesidir. Daha Selçuk merkeze vardığımızda, gördüğümüz tarihi kalıntılardan pek çok medeniyete beşiklik ve ev sahipliği ettiğini anlarız. Selçuk merkezden sol tarafa gittiğimizde masmavi...
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...